Eskişehir maçında gözüm kaptandaydı… Kaptanın kolunda bandı yoktu. Ama hala o kaptandı… Hem benim için, hem de tribünler için… Hala tribünlerin sevgilisiydi. Oysa kimler gelmişti, kimler geçmişti bu takımdan… En son Selçuk Trabzon formasıyla 19 Mayıs St
Eskişehir maçında gözüm kaptandaydı… Kaptanın kolunda bandı yoktu. Ama hala o kaptandı… Hem benim için, hem de tribünler için… Hala tribünlerin sevgilisiydi.
Oysa kimler gelmişti, kimler geçmişti bu takımdan… En son Selçuk Trabzon formasıyla 19 Mayıs Stadyumunun çimlerine ayak basmıştı. Ayak basar basmaz, maç sonuna kadar bir araba küfür yemişti. Hem de aynı tribünlerden. Pazar günü durum farklıydı. Tepkiler ise çok farklıydı. Ona özel pankart bile hazırlanmıştı. Şöyle yazmışlardı büyük kaptan için ‘Bu Kalp seni unutur mu?’ Unutmamıştı elbette tribünler kaptanı… Belki de sindiremediler hala kopartılıp bir hiç uğruna gönderilmesini. Unutulacak gibi değildi. Manisaspor forması altında birçok yazı yazdım ona özel. Hatta bir Karşıyaka maçıydı… Yer Atatürk Stadıydı, tarih 20 Nisan 2009’u gösteriyordu. Sırat köprüsündeydi Manisaspor… Yenerse süper Lig’in kapısını aralayacaktı. Ama işler istenildiği gibi gitmiyordu. Ezeli rakibi karşında gerideydi Manisaspor… Sonlara geliniyordu. Beraberlik bile yetecekti ama bir türlü beraberliği sağlayacak gol gelmiyordu. Derken kaptan çıktı sahneye… Dakikalar 90’dı. Neredeyse orta sahadan çaktı, ampul gibi astı topu filelere… Tıpkı Pazar günü astığı gibi… Ama o golün anlamı başkaydı, tarifi de başka. O maç sonunda onun için ‘Büyüksün Kaptan’ diye yazmıştım… Gerçekten büyüktü… Biraz karmaşık duygularla seyrettim Eskişehir maçını. İlk yarı uyutan futbol, beni aldı götürdü eskilere. Hoş ikinci yarıdaki güzel futbol, Kahe’nin golleri beni bugünlere döndürdü belki ama, kaptanın frikikten attığı muhteşem gol, kalbime ok gibi saplandı! Yine Ampul gibi asmıştı topu filelere… Ama bu kez bağrımıza saplamıştı. Belki maçın galibi değişmedi. Belki sonuca da etki etmedi. Ama o gol… Tek kelime ile muhteşemdi. Peki sonrası? Sonrası da pek güzeldi.Kaptan başını öne eğdi, boynunu büktü… Tebrikleri kabul etti, sessizce kendi sahasına çekildi… Belli ki onun da aklı hala kaptan olduğu takımdaydı. Ama iş işten geçmişti. Benim için hala büyük kaptan o. Manisaspor’u süper lig’e taşıyanlardan biri o… Karşıyaka maçı sonrasında ‘Büyüksün kaptan’ demiştim. Pazar günü de bir kez daha büyüdü gözümde… Helal olsun Sezer’e dedim… Galibiyet güzel. Keyifler yerinde… Belki de amacı olmayan iki takımın maçından daha farklı bir yazı çıkar mıydı? Çıkardı belki. Ama benden bu çıktı. Zaten pazartesi günü çıkanları okudunuz… Takımın geleceğini kurtarmaya çalışanlar var. Hocaya mesaj yollayanlar var. Yönetime haddini bildirenler var… Bu kadar bilenlerin içinde benim ki de böylesine bir yazı oldu… Kaptanı anmak istedim bu maçta… Gerçi yazılarında ananlar da olmuş. Anmakla kalmayıp Mesut Bakkal’ın kulaklarını çınlatanlar olmuş… Olmuş da Nasrettin Hoca’nın fıkrasındaki gibi, hırsıza kimse kulp bulmamış. Tamam Mesut Bakkal kaptanı istemedi doğrudur da, bir kişi de kardeşim bu takımın kaptanı ile ne sorunun var demedi mi? Neyse bunlar geride kaldı. Gelecek hesaplarının zamanı geldi. Şimdi geleceğe bakmalı… Gelecek sezonun planlaması yapılmalı. Bu konuda yol gösterenlere kulak verilmeli. Yoksa koca sezon dillere düşüleceği unutulmamalı. Son olarak yine tribünlerde açılan pankarta küçük bir not yazmalı. Ne demişti tribünler ‘Bu kalp seni Unutur mu? Onlara da şunu söylemeli ‘Göz görmeyince, gönül katlanır…’