Akhisar’da doğdu. Doğduğunda Osmanlı Devleti, okula başladığında Cumhuriyet yönetimi vardı. Babası öğretmendi, annesini bir yaşında kaybetti. Tütüncülük çilesi, annesizlik onu erken yaşta hayatın çileleriyle tanıştırdı. Balıkesir Öğretmen

 

Akhisar’da doğdu.

Doğduğunda Osmanlı Devleti, okula başladığında Cumhuriyet yönetimi vardı.

Babası öğretmendi, annesini bir yaşında kaybetti.

Tütüncülük çilesi, annesizlik onu erken yaşta hayatın çileleriyle tanıştırdı.

Balıkesir Öğretmen Okulu’nu bitirip öğretmen oldu. Üç yıl öğretmenlik yaptı. Sonra Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nü kazandı. Hocalarından biri Sabahattin Ali’ydi…

Sabahattin Ali sayesinde öykü yazmaya başladı, her yazdığını ona okutuyor, onun görüşlerini alıyordu.

Ankara Radyosu’nun Radyo Tiyatrosu programında ünlendi.

Şiir yazdı…

Öykü yazdı…

Roman yazdı…

Akhisar’da geçen çocukluğunu ve gençlik yıllarını Acı Lokma romanında anlattı.

Kırklı yılların cezaevi yolculuklarından o da nasibini aldı.

Sabahattin Ali’nin Bulgaristan sınırında öldürülmesi onu çok etkiledi. Kısa süre sonra o da ülkesinden ayrılıp Bulgaristan’a gitti. Yurt dışında da Nazım Hikmet ile usta-çırak ilişkisi yaşayarak ondan çok şey öğrendi. Onunla ilgili anılarını “Kalkın Nazım’a Gidelim” kitabında anlattı.

Bir daha Türkiye’ye dönmedi. Bulgaristan’da öldü.

1945’de Türkiye’den ayrılmadan önce “Şen Olasın Halep Şehri” isimli bir şiir kitabı yayınladı.

Ve o kitaptaki bir şiir, ölümünden 29 yıl sonra Varlık Dergisi’nin Ocak ayı sayısında “Orhan Veli’nin daha önce hiç yayınlanmamış şiiri” olarak yayınlandı!

Üstelik bu hatayı yapan Varlık Dergisi, yıllar önce bir öykü yarışmasında Orhan Kemal’i birinci, onu da ikinci seçmişti!

Neyse ki Kemal Anadol çok sağlam delillerle bir açıklama yaptı da biz de hem o şiirin Orhan Veli’ye ait olmadığını öğrendik, hem de Fahri Erdinç’i tanımış olduk.

Kırklı yıllarda dönemin ustaları tarafından alkışlanan, ödüller alan, ozan ve öykücü olarak yer edinen Fahri Erdinç, hem siyasal görüşleri nedeniyle, hem de Sabahattin Ali’nin ölümünden çok etkilenerek Türkiye’yi terk etti ve Akhisar’da başlayan yolculuğu Sofya’da son buldu.

Zaman edebiyatı her zaman kişilerin siyasal görüşlerinin üstüne çıkarmıştır. Edebiyat ideolojilerin üzerindedir ve hep öyle olacaktır.

Fahri Erdinç’in kitapları Yordam Kitap yayınevi tarafından yayınlanıyor. Bizim toprağımızdan yetişmiş, eserlerinde buranın havasını, kokusunu yansıtan bir yazarla tanışmak isteyenler kitaplarına ulaşabilirler.

Fahri Erdinç’in yaşamını merak edenler ise Kemal Anadol’un “Karşı Yaka Memleket” romanını edinebilirler.

Ben de yazımı Orhan Veli’nin sanılan ama Akhisarlı bir şaire, Fahri Erdinç’e ait olduğu ortaya çıkan o şiirle bitirmek istiyorum.

ÖLÜMÜM

Sabah
Alnımda iki ter damlası konuşacak
Yorgun öldüğüme dair
Ve benim Yeni Sabah'ı
Başkasına verecek gazeteci Yusuf.
İskele kahvesinde çayım soğuyacak,
Boğazın ilk yolcuları
Yanlarında bulunmadığımın
Farkına bile varmayacaklar..
Laz müezzin, gazel çeker gibi
Hakkımda sela verecek
Kuş kafası gibi kar yağarken,
Çamlıcada ölünür mü diyen
Çoğu abdestsiz bir cemaatim olacak
Musallada..
İmam bildiğini okuyacak,
Bozuk düzen makamından,

Hazirun "iyi biliriz" diye
Yalan söyleyecekler..
Sülalem sayılıp Cumhuriyet'te
Müessif bir irtihal- denmeyecek
Müjdelik ölümüme,
Mezarımın başucu
Dünyalık başım gibi bomboş kalacak.