Türkiye'de özellikle son beş yıldır bazı alışveriş firmalarının televizyon ve sosyal medya reklamlarında Kasım ayının son Cuma gününe “Kara Cuma”, “Efsane Cuma”, “Süper Cuma”, “Şahane Cuma” vb. farklı isimler vererek bir nevi alışveriş kampanyaları düzenlediği, birçok muhafazakâr firmanın da seneler geçtikçe bu kampanyaya katıldığı görülmektedir.

Meselenin özüne baktığımızda karşımıza iki kavram çıkmaktadır; “Kara Cuma” ve “Şükran Günü”. kısaca bunlara değinmek gerekmektedir.

Öncelikle “Şükran Günü” nedir? Diye sorduğumuzda karşımıza; Amerika`da Kasım ayının son Perşembe’sinin “Şükran Günü” (Thanksgiving) olarak kutlandığı görülmektedir. Geleneklerine bağlı Amerikalı ailelerin 1600’lü yıllardan beri kutladıkları, Tanrılarının kendilerine verdiği nimetlere şükrettikleri, özellikle hindi ve o güne özel yemekler pişirip yedikleri bir akşam yemeği olduğu ortaya çıkmaktadır.

Kara Cuma”(Black Friday); ABD’de Şükran Günü’nü (Kasım’ın son Perşembe’sini) izleyen Cuma günü yapılan büyük indirim gününe verilen isim olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu ifade; ilk olarak 1961 yılında Amerika'da yerel bir gazetede kullanılmıştır. Bu tarihten itibaren Amerika’da bulunan mağazaların ortak indirim günü olarak kabul görmüş ve ilerleyen yıllarda bu alışveriş çılgınlığı bir gelenek haline getirilmiştir. Mağazalar için bu tarih aynı zamanda yılbaşı (Noel) alışveriş sezonunun da açılışı anlamına gelmektedir. Kara denmesinin sebebi ise ABD’nin Philadelphia kentinde 1961 yılında indirim günleri sebebiyle oluşan ve vatandaşları çileden çıkaran trafik olarak kabul edilmektedir.

Cuma mübarek bir gündür

İslam Dinine göre cuma gününün anlam ve önemi 1400 küsur yıldan beri çok daha farklıdır; Müslümanların bir araya gelerek kaynaştıkları ve cemaatle haftalık ibadetlerini eda edip, bilgilendikleri, bilinçlendikleri önemli bir gündür. Cuma Süresinde yüce Allah bütün müminlere şöyle seslenmektedir: “Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.[1] Ayet, Müslümanların hayatında cumanın önemini ve cuma günü asıl yapmaları gerekeni haber vermektedir. Ayrıca ayete göre Müslümanların Cuma günü en önemli görevleri, haftalık ibadet olan cuma namazını kılmalarıdır.

Müslümanlar için senenin her cuması, haftalık bayramdır. Bu itibarla Müslümanlar, perşembe günü akşamdan itibaren Cuma namazına hazırlık yaparlar. Cuma günü sabahtan itibaren Cuma namazına hazırlık için boy abdesti alırlar, temiz elbise giyerler, güzel koku sürünürler. Çünkü Peygamberimiz; “Cumaya gelmek isteyen kimse boy abdesti alsın.”[2]  “Ergen olan her kişinin cuma günü gusletmesi, ağız ve diş temizliği yapması ve yeteri kadar güzel koku sürünmesi gerekir.[3] buyurmuştur.

Cuma gününün önemini ve fazileti hakkında Hz. Peygamber’den birçok hadis rivayet edilmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:

        • “Üzerine güneş doğan en hayırlı gün cuma günüdür. Âdem o gün yaratıldı, o gün cennete konuldu ve yine o gün cennetten çıkarıldı. ”[4]
        •  “Cuma gününde bir saat vardır ki Müslüman, bu saate isabet ederek hayırlı bir şey isterse Allah ona istediğini verir.”[5]
        • “Büyük günahlardan kaçınıldığı sürece, beş vakit namaz ile iki cuma ve iki ramazan, aralarında geçen günahlara keffaret olur. ”[6]
        •  “Günlerinizin en faziletlisi cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokca salâtü selâm getiriniz; zira sizin salâtü selâmlarınız bana sunulur.”[7]

Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şerifler Cuma gününün mübarek oluşunu zaten ortaya koymaktadır. Müslümanlara düşen vazife ise; Cuma günü Kur’an okuyarak, Allah’ı çokça zikrederek, tevbe ve istiğfarda bulunarak, akraba, hasta ve kabir ziyareti yaparak, Peygamber Efendimiz’e salât ve selâm getirerek, Cuma namazı için erkenden camiye gidip vaaz ve hutbe dinlemek suretiyle Cumanın manevî feyzinden (mübarekliğinden) ve kıymetinden istifade edip yararlanarak güzel amellerde bulunmaktır.

Cumalarımız şimdiden mübarek olsun.. Kalın sağlıcakla….

 

[1] Cuma Süresi, 9.

[2] Müslim, Cuma, 2.

[3] Müslim, Cuma, 7.

[4]  Müslim, Cum`a 17, 18, (I,585).

[5] Müslim, Cuma, 15

[6] Müslim, Tahâret 16., (I,209); Müslim, Tahâret 14, 15, (I,209).

[7] Ebû Dâvûd, Vitir 26, (I,635)