Babam Manisa'ya ilk geldiğinde iyi bir semtte ev tutmak istiyor. 
"Manisa'nın iyi bir semtinde ev kiralamak istiyorum.  Neresi iyidir?" diye sorunca herkes "Karaköy. En güzel yer orası. "diyor. 
Babam epey bozuluyor. 
"Ben ilçeden geliyorum. Köyde ne işim var?" diye tepki gösteriyor. 
Ta ki Karaköy'ün köy değil, semt olduğunu öğreninceye kadar.  Hani 
"Hay Kadıköy'e köy, Akşehir'e şehir diyenin” ... şaşkınlığı gibi...
Aslen Kafkas kökenli olduğumuz için çocukken kahvaltımızda genellikle; Zile pekmezi, kaşar peyniri, tereyağ, çeçil peyniri olurdu.
Zeytin, salça, yeşil sebzeler soframızda çok yer almazdı. 
Manisa'ya gelince yaz ve kış sebzeleriyle tanıştık. Çabuk adapte olduk.
Tabii Manisa'da Zile pekmezi artık soframızda yoktu. 
Karaköy’de oturuyorduk. 
İkindi vakti kapı önünde oynarken, çocukların elinde Zile pekmezli ekmek dilimleri görüyordum. 
Demek Manisa'da da Zile pekmezi vardı. 
Ertesi gün bir anne çocuğuna üzeri Zile pekmezli ekmek dilimi verince bana da bir dilim uzattı. 
Kimseden bir şey alınmaz terbiyesiyle almak istemedim. 
İçimden bir ses "al pekmezli ekmek seviyorsun" diyor, başka bir ses " sakın alma,  sen aç gözlü değilsin. Ayıp." diyordu. 
Ben böyle gel gitler yaşarken, kadın ısrarla ekmek dilimini elime tutuşturdu. 
Bu pekmezin rengi farklı bir kırmızıydı. 
Demek ki Manisa'da böyle pekmez var diye düşünerek iştahla ekmekten bir lokma ısırdım .
Aman Allah'ım bu ne! Hem tuzlu hem de ekşimsi berbat bir tat. 
Ekmeği duvarın üstüne koyup eve koştum. Ağzımı çalkaladım. 
Benim Zile pekmezi zannettiğim şey, salçalı ekmek dilimiymiş.
Şimdi değişik birçok salçalı kahvaltılık sos hazırlıyorum. 
Ne zaman salçayı görsem ilk kez salçalı ekmeği tattığım zaman ki hayal kırıklığını hatırlarım.
Beş altı yıl önceydi. Akşam namazını geçirmeyeyim diye aceleyle seccadeyi serdim , namaza başladım. 
İnsanın aklına her şey namazda gelir ya...
Rükûda gözlerime inanamadım.
Bu gerçek olamazdı. 
Gözlerim secde yerinde, şaşkınlık ve heyecandan kalbim titriyor...
Namazlığın secde yeri, dikkati çekecek kadar beyazlamıştı.
Bu inanılmaz bir şeydi. 
İyi de nur namazlığa niye insindi? 
Gözlerim kapalı secdedeyken aklım başıma  geldi...
Seccadenin ayak kısmını secde tarafına sermiştim. 
Ayak izinden beyazlamış yeri görünce, biran farklı mana yüklemiştim. 
Birkaç saniye süren o şaşkınlığımı, ardından kendime kızdığım o anı hiç unutamıyorum.   
Eskiden Regaip Kandilinde çıtır pıtır, maytap kız kaçıran, torpil, füze, mantar patlatılır, 
Manisa'nın Fethi de kandille birlikte kutlanırdı.
Ne güzel bir tesadüf ki Manisa bir Regaip Kandili gecesinde fethedilmiş.
 Babam, Manisa'da ilk kez Regaip Kandilinde akşam namazından sonra başlayan patlama seslerini duyunca epey korkmuş; 
"Manisa'ya Yunanlılar mı saldırıyor?" diye endişelenmişti. 
"Sarıkamış'ta Ruslar saldırır diyorduk, Manisa'yı Yunanlılar mı bastı , savaş mı çıktı?" diye epey tedirgin olmuştu. 
Sonra da bu patlamaların bir kutlama olduğunu öğrenince... 
Rahatlamış, çok da şaşırmıştı. 
Bu şaşkınlığını hep gülerek anlatırdı...