Hani çevremizde bazı insanlar vardır, düzenli bir gelirleri yoktur ama paraları hiç tükenmez.

Darda kalan herkese borç verecek yardım edecek üç beş kuruşları hep vardır.

Dilleri dualı, hoşgörülü, her durumdan hoşnut, mutlu, iyimser bu insanlar çevrelerini bu iyimserlikleriyle adeta aydınlatırlar.

İşte onlardan birinin hikayesi...

Dedem vefat edince köydeki ninem bizde kalmaya başladı. Ben ilkokula gidiyordum.

Okuldan her geldiğimde ninemi hep bir şeylerle uğraşıyorken görüyordum.

Kâh bahçeyi çapalıyor, kâh tohum ekiyor, kuzulara bakıyor, tavukları yemliyor, geceleri de örgü örüyordu.

Ninem öyle sevecen öyle sıcakkanlı bir insandı ki...

Onu sevmeyecek kimse yoktur diye düşünürdüm.

Dayımla teyzem arada sırada ninemi görmeye geliyor, ona harçlık bırakıyorlardı.

Ninem o harçlığı yine bize torunlarına, çocuklarına harcıyordu.

En şaştığım şey, ninemin harçlığının hiç tükenmiyor olmasıydı. Ninemin isteyen herkese verecek az da olsa bir parası vardı.

Birgün akşam yemeğine doğru nineme:

"Nine senin çok mu paran var?" dedim, ninem;

"Param değil oğlum, şükürler olsun Allah'ın ihsan ettiği bereketim var." dedi.

"Bereket ne nine?"

"Evlâdım, ister harçlık olsun, ister bir işten kazandığın para olsun Allah bereket versin dersen... Ama gönlünden Allah'ın nimetine şükredip, inanarak "Allah bereket versin" dersen, Allah kazancının, elindeki nimetin bereketini verir."

Derken öyle inanarak öyle huşu içinde konuşuyordu ki.

Babamın geldiğini, bizi dinlediğini ikimiz de fark etmemiştik.

Babam nineme;

"Valide Hanım bilirsin seni severim. Bu evde başımın tacısın.

Ancak lütfen çocukların aklını karıştırma.

Bereket mereket gibi şeylerle çocukları oyalama.

Bak ben dün maaşı aldım. Evin masrafları, bakkal, kasap, manav derken...

Elde var sıfır. Hani bereket nerede? " derken sesindeki öfke seziliyordu.

Ninem bozulmuştu. Yine de pek belli etmedi, sadece;

"Evlâdım istemezsen bir daha bunları demem. Ama bereketin, iyi niyetli olmanın, inanmanın kime ne zararı var?" dedi.

Epey bir zaman bu konu konuşulmadı.

Aradan üç aya yakın bir zaman geçmişti.

Ninemle kardeşlerim ve ben aynı odada kalıyorduk.

Bir gece odaya erken girdik.

Nineme aldığım harçlık için hep "Allah bereket versin " dediğimi söyledim.

Ninem nemli gözlerle saçımı okşadı.

Birkaç gün sonra yine ninemle bu konuyu konuşuyordum.

Onun açıklayıcı, örnek sözleri bana huzur veriyordu.

Eskilerden, yardımdan, komşuluktan, paylaşmaktan, insanlıktan, doğruluktan söz eden hikayeleri beni çok etkiliyordu.

Bir gece ninemle sohbet ederken odanın kapısını aralık bırakmıştık. Salonda yanan sobanın sıcağı odayı ısıtsın diye...

Ben yine konuyu berekete, inanca, öğrenmek istediğim şeylere getirdim.

Ninemin açıklayıcı, huzur veren sözleri çok hoşuma gidiyordu.

Ninem yine güzel örneklerle anlatmaya başladı.

Zor durumda olanlara yardım etmenin, bereketi, bolluğu artırdığını, veren elin, alan elden hayırlı olduğunu, iyilik yapmanın, iyilik getireceğini, bu alışkanlıkların iç huzuru verdiğini...

Öyle güzel anlatıyordu ki...

Kardeşlerim bu sohbeti masal dinler gibi dinlerken uykuya dalmışlardı.

Ben de uyumak için odanın kapısını kapatmaya kalkınca, babam içeriye girdi.

Ninem endişeyle babama bakıyordu.

Babam;

"Valide Hanım salona gelir misin? Oğlum sen de gel." dedi. Ninemle ben bir şey anlamadan salona girdik.

Annem de salondaydı.

Babam bir süre salonda dolaştı, sonra; " Valide Hanım, sanırım üç ay önce seni kırdım. Özür dilerim."  Dedi. Ninem; "Aman evlâdım, ne demek ben unuttum bile." deyince babam;

 "Yok anne yok. Ben seni çok kırdım. Geç de olsa hatamı anladım. Aylardır elektrik - su  faturasını sen ödüyormuşsun.

Evde benim yetişemediğim her şeyi sen hallediyormuşsun. Kızın bana her şeyi anlattı.

Ha en önemlisi senin Özcan'a bereketle ilgili söylediklerini, ben de artık dilimden düşürmüyorum.

İnanır mısın kazancımın bereketi arttı.

O zaman senin; çocuklarının verdiği birazcık harçlıkla her şeye, herkese nasıl yetiştiğini anladım.

 Bir şeyi daha anladım, senin varlığın bizim bereketimiz... Anne iyi ki varsın, iyi ki çocuklarıma güzel şeyler öğretiyorsun. İyi ki senin gibi değerli bir annenin yetiştirdiği kızla evlenmişim." Dedi ninemin ellerini öptü.

Ninemin gözleri dolmuştu...

Annemle ben mutlulukla babamla nineme bakıyorduk.

O an öyle huzur doluydu ki.

Ninem vefatına kadar bizimle yaşadı. Evimizin bereketi hep arttı.

O günden bugüne aradan kırk yıl geçti. Ancak her maaş aldığımda "Allah bin bereket versin" derken; Tabane'deki evimizi, mutlu çocukluğumu, bana iyi insan olmayı öğreten dili dualı, kalbi inançlı, eli bol, parası bereketli. Hörü ninemi hatırlıyor, onu rahmetle anıyorum."

Allah cümlemizin kazancına, ömrüne, sağlığına, yaşantısına, huzuruna bereket versin.