Manisa son birkaç yıldır asayiş, trafik ve terör operasyonlarında çok önemli badireler atlattı. Zor günler geçirdi şehir…
Fevzi Bilgiç, 15 Temmuz Darbe girişimi gecesi Manisa Emniyet Müdürlüğü’nün başındaki isimdi. Özellikle darbe gecesi ortaya koyduğu tavır ve dirayet çok çok önemliydi.
O gece yaşananların ciddiyetini anlamak için Fevzi Bilgiç’in Manisa'da FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin aralarında eski Manisa merkez komutanı Albay Murat Yılmaz'ın da bulunduğu 9 tutuklu sanığın yargılanması davasında anlattıklarına bir bakalım.  
Fevzi Bilgiç o geceyi şöyle anlatmıştı:
15 Temmuz gece saat 21:00 sıralarında İstihbarat şube müdürlüğümüzde değerlendirme toplantısı yapacaktık. Toplantı öncesi arkadaşlarla hal hatır sohbeti yaparken televizyonda haber kanalında İstanbul Boğazı Köprüsü’nde hareketlilik olduğunu gördük. Normalde Türkiye’de olması ihtimal bu tür istihbari bilgiler paylaşılır ancak o gün istihbari bir bilginin olup olmadığını sorduğumda istihbarat şube müdürüm böyle bir bilgiye sahip olmadığını söyledi. Bende o gece vali beyi aradım, kendisine bir hareketlilik olduğunu ancak henüz bir bilgi sahibi olmadığımızı söyledim. Bunun üzerine Emniyet Genel Müdür Yardımcımız Mehmet Akdeniz beni telefonla aradı. Hal hatır sormadan 'bir başkaldırı söz konusu, kesinlikle alet olmayın, TSK içerisinde bir grubun başkaldırısı olduğunu biliyoruz, kesinlikle birlikte hareket etmeyin, son kurşununuza kadar çatışacaksınız.' dedi.
23.10 sıralarında İl Jandarma Komutan vekili Ahmet Çiçek’i aradım ve hareketlilikle ilgili bilgisi olup olmadığını sordum. Kendisi de bana ‘Sayın müdürüm birçok mesaj geliyor. Mesajları anlamaya çalışıyorum, şu an size söyleyecek herhangi bir cevabım yok.’ dedi. Bende ısrarla gelen mesajlardan bir iki kelime de olsa bana söyleyin dedim ancak bana cevap veremeyeceğini belirtti. Bende telefonu kapatmadan önce kendisine irtibat halinde olalım, bireysel davranmayalım, gelişmelerden haberleşelim dedim.
Daha sonra Tugay Komutanlığına vekaleten bakan Murat Yılmaz’ı telefonla aradım. Bu hareketliliği neye yorduğunu sordum. Kendisi de bana, ‘Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu, sizi sağduyuya davet ediyorum, geldiğimizde herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmak istemiyorum’ dedi. Ben de bununla ilgili yazılı bir emir olup olmadığını sorduğumda ‘doğrudur Yurtta Sulh konseyi genelkurmaydan emir yazısı gönderdi’ diye söyledi. Ben de kendisine genel müdürlükle yaptığım görüşmeyi aktardım. Bunun bir kalkışma olduğunu öğrendim ben de sizi sağduyuya davet ediyorum diyerek, herhangi bir durum karşısında çatışacağımızı kendisine söyledim. Daha sonra bu görüşmeyi Genel Müdür yardımcımız Mehmet Akdeniz’e aktardım. Kendisi de onlarda böyle bir bilgi olmadığını söyledi ve durumun daha ciddi olduğunu belirterek siz daha önceki talimatlarınıza devam edin dedi ve telefonu kapattı. Akabinde Anayasal Suçlarla Mücadele Savcısı Kazım Özsoy’a durumu aktardım ve bunu tutanağa almamız gerektiğini, bunun anayasal bir suç olduğunu, derhal gereğinin yapılmasını söyledi. Daha sonra da sabah erken saatlerde Murat Yılmaz Manisa Adliye Sarayı’na geldiği, burada TEM şube ekiplerince gözaltına alındığı tarafıma bildirildi. O gece ben ve tüm polis arkadaşlarım aldığımız talimat doğrultusunda son mermimizi kullanana kadar gerekirse bu uğurda şehit olmayı göze almıştık."

Düşünün;
Şehrin Emniyet Müdürüyle Tugay Komutanlığına vekaleten bakan Murat Yılmaz telefonla görüşüyor ve bir çatışma ihtimalinden bahsedip karşılıklı restleşiyorlar. Biri askerin başında diğeri polis teşkilatının!
Fevzi Bilgiç’in asıl sınavı hain darbe girişimi savuşturulduktan sonra başlamıştı. Manisa’da kamuoyunun yakından tanıdığı birçok isim gözaltına alındı. Bilgiç bu süreçte çeşitli eleştirilere de maruz kaldı.  
Fevzi Bilgiç’in tek cebelleştiği sorun terör değildi elbette. Manisa’nın trafiği başlı başına bir problemdi zaten. Mesela Öğretmenevi kavşağının inşaatına Fevzi Bilgiç döneminde başlandı. Ve Manisa trafiğinin belki de en sıkıntılı dönemini yaşadığı o birkaç ay boyunca trafik alt üst olmuştu. Şehir adeta stres topuna dönmüştü. Haliyle tepkilerden Manisa’da görev yapan trafik ekipleri de payını alıyordu.
İzmir ve Doğu caddelerinde başlatılan tek yön uygulaması, birçok cadde ve sokağın otoparka yasaklanması ve elektrikli otobüslerin trafiğe girişi de Fevzi Bilgiç dönemine denk geldi. 
Mimar Sinan Bulvarı’nda sık sık yaşanan kazalara karşı Fevzi Bilgiç döneminde zaman zaman aksasa da radar uygulamasıyla caydırıcı bir çözüm bulundu. 80 hız limitine ilk kez bu kadar uyuldu.
Tabi korkunç kazalar da devam etti.
Asayiş noktasında zaman zaman eleştiriler olmadı değil. Ancak suç çetelerine karşı ciddi operasyonlar yapıldı.
Şöyle geriye dönüp baktığımızda 3.5 yıllık görev süresi boyunca olağanüstü durum ve sorunlara rağmen hata yapmadan Manisa’dan ayrıldığını düşünüyorum Fevzi Bilgiç’in…
Manisa Emniyet Müdürlüğü gerçekten kolay bir görev değil. Hiç şüphesiz Manisa’ya yeni atanan Emniyet Müdürü Ömer Uslusoy için de kolay bir süreç olmayacak.
Ancak şöyle bir avantajı var Ömer Uslusoy’un;
Manisa’da FETÖ operasyonları büyük ölçüde tamamlandı ve davalar da bir bir karara bağlanıyor.
Manisa’daki tek yön cadde uygulamalarına halk alıştı. Eskiye nazaran trafik problemi hafifledi. Elektrikli otobüs sitemi oturuyor. Keşmekeş bitti…
Cadde ve sokaklardaki park yasağı çok ciddi park problemine neden olsa da trafik polislerine yansıyacak bir durum yaşanmıyor.
Yani ilk badireler atlatıldı, sistemin sıkıntılı dönemi geçildi. Bundan sonra nimetleri var…
Bu sıfır sorun anlamına gelmiyor. Şehrin trafik ve park problemi her daim olacak.    
Yazımızı giriş, gelişme ve sonuç diye üçe ayırırsak sonuç kısmı için şu tespitleri ve çağrıyı yapmanın çok abes kaçmayacağını düşünüyorum. 
Türkiye’nin en feci trafik kazalarına sahne olan şehir içi güzergahlarından biri olan Mimar Sinan Bulvarı en çok baş ağrıtan yol. Bu yolun en önemli özelliği çok sayıda trafik kazasına sahne olması. Çünkü adına “sürat yolu” denmiş. Aslında resmi adı bu değil. Ancak adres verilirken bile “sürat yolu” deniyor.
Eee sürat yolunda ne yapılır: Sürat…
Böyle bir algısı olan yolda araçlara yavaşlatmanın tek yolu var;
Radar!
Ve bu uygulama asla gevşemeye gelmiyor. Azıcık gevşedi mi kazalar başlıyor. ve tabi ölümler de…
Manisa en çok motosiklet ve traktörün olduğu illerden biri. Motosiklet kazalarında ölen gençlerin sayısını hatırlamıyorum. Kask konusunda asla taviz verilmemeli.    
Ve tabi ki asayiş noktasında devlet otoritesi azıcık dahi zayıflamamalı. Geçtiğimiz ay Manisa şehir merkezinde üç ayrı tarihte bildiğiniz silahlı çatışma yaşandı. İnsanlar yataklarında kurşunlara maruz kaldı. Esnaf dükkanında kurşunların hedefi oldu. Üstelik çatışan insanlarla hiçbir ilgileri yokken.
Bir şehirde asayişin berkemal olması kolluk kuvvetlere bağlıdır. Herkesten eğitimli, uyumlu, kuralcı olmasını bekleyemezsiniz. Siz kuralı koyar ve otoritenizle bu kuralları uygulatırsınız.   
Bu gelişmiş ülkelerde de böyledir. Almanya kuralcıdır. Ama bunu sağlayan sıkı kuralları uygulayan otoritedir. Almanlar da zamanla bunu alışkanlık haline getirmiş ve otokontrol sistemi gelişmiştir.    
En caydırıcı yöntemdir bu…
Örneğin yaya önceliği projesiyle kısa süre içinde birçok sürücünün yayalara yol verme alışkanlığı edindiğini gördük. Ve bu eğilim birkaç ay içinde büyüdü. Nedeni kuralları uygulatan üniformalı görevlilerin oluşturduğu psikolojidir. Sürücü yayaya yol vermediği zaman müeyyide ile karşı karşıya kalacağını biliyor. Kural uygulandıkça alışkanlığa dönüşüyor. Ve daha sonra bunun adı medeniyet olacak…
Manisa’da trafik akışının tıkandığı noktalarda trafik polisi müdahalesi gerekiyor. Genellikle vatandaşın şikayet etmesi bekleniyor. Oysa teknoloji gelişti. Artık cep telefonundan nerede trafiğin tıkandığını görmek mümkün. Ki emniyetin bunu görecek sistemi zaten vardır…
Trafiğe müdahale için ihbar beklenmemeli…
Sonuç itibariyle devlet otoritesini güler bir yüzle hissettirebilecek bir polis teşkilatı Manisa’nın olmazsa olmazıdır. Bu bağlamda Emniyet Müdürümüz Ömer Uslusoy’un çok hassas davranacağını diliyor, düşünüyor ve umuyorum…