Türkiye 14 Mayıs’ta seçime gitti...

Milyonlarca seçmen sandıkta oyunu kullandıktan sonra gözler çıkan sonuçlara çevrildi.

Yapılan sayımın ardından 28.Dönem Milletvekili tercihleri belli olurken Cumhurbaşkanlığı seçimi ise ikinci tura kaldı.

Cumhurbaşkanlığı'nda seçim süreci devam ederken TBMM’de 30 yaşının altındaki 5 milletvekili görev yapmaya hak kazandı.

Seçimlere AK Parti damga vurdu

"Katliam" yapacağını söyledi! Doktor ve sağlık çalışanları kendilerini odaya kilitledi "Katliam" yapacağını söyledi! Doktor ve sağlık çalışanları kendilerini odaya kilitledi

AK Parti ise 5 vekilin 4'üne sahip olarak seçimlere damga vurdu.

Gençlere olan güvenini her seferinde dile getiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rami Kütüphanesi'nde gençlerle bir araya geldi.

Gençlerle buluştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan buluşmada yaptığı konuşmada önemli mesajlar verdi.

Erdoğan, gençlerin 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı tebrik ederek şu ifadeleri kullandı:

Cumhuriyet'imizin banisi Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere Milli Mücadele'mizin tüm kahramanlarını rahmetle yad ediyorum. Semalarımızda yankılanan ezanlarımızın hiç dinmemesi, nazlı bayrağımızın hep dalgalanması, vatanımızın istiklali, milletimizin istikbali uğrunda mücadele eden şehitlerimize, gazilerimize, kahramanlarımıza Rabb'imden rahmet ve mağfiret diliyorum. Aynı kutlu idealler için bir asırdır mücadele eden güvenlik güçlerimize, devlet ve siyaset insanlarımıza, kendi alanında Türkiye'ye katkı vermek için çalışan herkese ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Gençlerle bir araya geldiği için mutlu olduğunu belirten Erdoğan, bu sevincin gençlerle paylaşılmasının kendisine ayrı bir güven verdiğini vurguladı.

"Rabb'ime, bana sizler gibi genç, dinamik, yürekli, gözleri ışıl ışıl, vatan millet kokan yol arkadaşları lütfettiği için ayrıca hamdediyorum." diyen Erdoğan, bugünlere gençlerin yoldaşlığıyla geldiklerini ifade etti.

Erdoğan, Türkiye'yi gençlerin katkılarıyla Cumhuriyet tarihinin en büyük kalkınma ve demokrasi hamleleriyle tanıştırdıklarına dikkati çekerek şöyle devam etti: “Eskinin o köhne düzenini değiştirerek farklı, modern bir Türkiye'yi inşa etmenin altyapısını oluştuk. Mutlu, müreffeh ve güçlü yarınlarımızı da inşallah yine sizlerle el ele, omuza omuza inşa edeceğiz. Bunun için sizlerden hayallerinize sıkı sıkıya sarılmanızı özellikle istiyorum. Kimsenin sizinle hedefleriniz arasına girmesine, sizi ideallerinizden koparmasına müsaade etmeyin. Çeşitli mecralardan kasıtlı olarak yayılan umutsuzluk dalgalarına asla prim vermeyin. Özellikle geçmişinde ülkeye ve millete hiçbir hayrı dokunmamış kişilerin sizleri kendi dipsiz karanlıklarına çekme çabalarına karşı uyanık olun. Bunlar koltuklarını korumaktan, siyasi ömürlerini biraz daha uzatmaktan başka hiçbir gayesi olmayan kifayetsiz muhterislerdir.”

"Gençlerin her alanda yolunu açmanın gayreti içinde olduk"

Gelecek vizyonu ortaya koymak yerine kendi beceriksizliklerini, başarısızlıklarını örtmeye çalışan müflis siyasetçilerin gençlere örnek olamayacağını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

Türkiye, daha önce bu tarz siyasetçi profilleri görmüş ama hepsi eninde sonunda unutulup gitmiştir. Şimdi onları kimse hatırlamıyor, kimse hayırla anmıyor, eserleri yok. Ziya Paşa'nın güzel bir beyti var, 'Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.' Eserleri yok ki anılsınlar, böyle bir durumdalar. Biz ise siyasi hayatımızın tamamında gençlerimize güvendik, gençlerimize inandık, sizlerin her alanda yolunu açmanın gayreti içinde olduk. Bunu da öyle birileri gibi lafta bırakmadık. Seçilme yaşı biliyorsunuz 30'du, bunu önce 25'e, daha sonra 18'e biz indirdik. Niye bunlar yapmadı? Çünkü bunlar gençlerine güvenmiyordu ki. Bize aynen şunu söylediler, 'Parlamentoyu çoluk çocuğa mı bırakacaksınız?' Ama bunlar bilmiyordu ki bizim ecdadımız Fatih, 18 yaşında bir çağ kapatıp bir çağ açtı. Benim ecdadım bunu yaptıysa demek ki torunları olarak bizler de bunu yapabiliriz ve yapmalıyız. Düşünün İstanbul'un fethi böyle gerçekleşmiş. Öyleyse bunu biz de yaparız, yapmamız lazım. Yaptık mı? Yaptık. Çünkü gençlerimize güvendik, inandık. İnandığımız için onlarla da yolları yürüdük ve yürüyoruz. İşte pazar günü seçimlerin sonuçlarına göre 28'inci dönemde Meclis'e giren en genç 5 milletvekilinin 4'ünün bizim partimizden olması bunun ispatıdır. Meclis'te 30 yaş altı en çok milletvekili bulunan, grup yaş ortalaması en düşük olan parti de yine biziz. Gençlik kolları başkanımı, 28 yaşında, İzmir'de bölgesinde ilk sırada aday göstererek bu konudaki kurumsal tavrımızı da ortaya koyduk. CHP Genel Başkanı ise asla böyle bir adım atmadı, atamaz. Niye? Bu yürek ister yürek. Zihinsel devrimi gerçekleştirmediğiniz sürece bu işi gerçekleştiremezsiniz. Ve biz şu anda bu zihinsel devrimi gerçekleştirmenin gayreti içerisindeyiz. Bu zihinsel devrimi sizinle gerçekleştireceğiz.

"Eski Türkiye'yi tanımadığınız zaman bugünle mukayesesini yapamazsınız"

Erdoğan, Rami Kütüphanesi'nin geçmişi itibarıyla meşhur Rami Kışlası olduğunu hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti:

Fakat daha sonra ne oldu? Burası Rami Gıda Çarşısı oldu. Ben gıda çarşısında çalıştım, halini bilirim buranın. Daha sonra burasının farklı bölgelere taşınma süreci oldu, Bayrampaşa'ya vesaire. Ondan sonra Kültür Turizm Bakanımla burayı konuştuk ve sağ olsun işi eline aldı ve şu mezbelelik olan yeri şu anda gördüğünüz hale getirdi. Tabii şimdi eski Türkiye ve bugünkü Türkiye olarak mukayesesini yapabilmek için eski Türkiye'yi tanımak lazım. Eski Türkiye'yi tanımadığınız zaman bugünle mukayesesini yapamazsınız. Biz tabii eski Türkiye'yi biliyoruz. Ben İstanbul'un belediye başkanlığını yaptım. İstanbul susuzdu, çöp, çukur, çamurdu. İstanbul'u o susuzluktan 'başkanınız' kurtardı. Tabii ben şimdi size sorsam, desem ki 'Ya siz Haliç'in o eski halini bilir misiniz?' Sizin tamamınıza yakını Haliç'in o eski halini bilmez, o kokusundan geçilmeyen Haliç'i bilmez. Pislik, rezillik... Yüzmek falan öyle bir şey yok orada. Balık falan yaşayamıyordu, öyle bir hal vardı orada. Cumhurbaşkanınız, o zaman belediye başkanı olarak ilk işim oranın bütün o pis suyunu, her şeyini Alibeyköy'deki bir taş ocağına, 9,5 kilometre, adeta petrol boru hattı gibi boru döşedik ve oranın kirli suyunu Alibeyköy'deki o taş ocağına aktardık. Ve orada yine bir tülbent gibi pisliği, tülbendin üzerinde bırakarak suyunu tekrar geri göndermek suretiyle Haliç'e döndürdük ama o çamur tabaka nerede kaldı? Alibeyköy'deki o taş ocağında kaldı. Yaklaşık 600 bin metrekare orada biz şimdi bir oyun parkı yaptık. 'Vialand' denilen Alibeyköy'deki o oyun parkının olduğu yer oydu. Bu hale dönüştürdük orayı. Ama ne oldu? Haliç'in o pis kokusundan çevreyi kurtardık ve boğazın suyunu yine bir tünel hattıyla Haliç'e gönderdik. Haliç'e gönderdiğimiz bu su ile de Haliç'in suyunu temizledik. Mezbahacıların bulunduğu bölgeyi de temizleyerek Haliç Kongre Merkezinin adımlarını attıklarını aktaran Erdoğan, görevi kendisinden devralan Kadir Topbaş'ın da katkılarıyla Haliç Kongre Merkezinin bugünkü haline kavuştuğunu söyledi.

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, "Ya sizin İstanbul'da böyle bir eseriniz var mı?" diye seslenerek şu çağrıda bulundu: Yaptınız mı böyle bir şey? Bu CHP'lilere sorun, 'Ya ne yaptınız?' Ben şu anda iki örnek verdim. Bizim Türkiye genelindeki durumumuz bu değil. Susuzluk diyorum, Istranca Dağları'ndan, 110 kilometreden İstanbul'a su getirdik. Veysel (Eroğlu) Bey'i İSKİ'nin başına getirmiştim, oradan İstanbul'a su getirerek İstanbul'un susuzluğunu giderdik. Onun için ben CHP'yi üç şeyle tanımlarım, çöp, çukur, çamur. Ve çöp dağlarını kaldırdık, çukurları yok ettik, çamurlarımızdan İstanbul'umuzu kurtardık ve susuzluğunu giderdik. Doğal gaz noktasında o zaman 50 bin eve, benden önce CHP vardı malum, 50 bin eve doğal gaz vermişlerdi. Ben görevi bıraktığımda 1 milyon 250 bin eve biz doğal gazı getirdik. Aradaki fark bu.

Soruları yanıtladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rami Kütüphanesi'nde bir araya geldiği gençlerin sorularını yanıtladı.

Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü 1. sınıf öğrencisi Murat Eril, ilk kez oy kullandığını ve oyunu Erdoğan'a verdiğini belirterek şu soruyu sordu:

Seçim sürecinde ve akşamında gördük ki Millet İttifakı, sanki kendileri çok daha heyecanlıymış gibi ve kendileri çok daha fazla seçime konsantre olmuş gibi gösterdi. Halbuki durum bize tam aksini gösteriyor. AK Parti'li seçmenler suskun kalmış gibi gösterdiler. Ama biz sandıkta gerekeni yaptık, cevabımızı verdik. Millet İttifakı'nın bu algı operasyonu hakkında ne düşünüyorsunuz?

"2 milyon 600 bin oy farkla biz öndeyiz"

Bunun üzerine Erdoğan soruya şu şekilde cevap verdi:

Millet İttifakı, tabii her şeyi kendi lehine çevirebilmek için ne gibi yanlış, yalan yöntemlere başvurabilir, hep bunun üzerinden oynadı. Hatırlayın, seçim akşamı 'Biz öndeyiz. Kılıçdaroğlu seçimi kazandı.' gibi yalan yanlış algı operasyonlarıyla biz çok çok önde olduğumuz halde onlar bununla halkı aldatmaya ve kendi tabanlarını da tatmin etmeye çalıştılar. Sonra ne oldu? 5 puan farkla biz işi önde bitirdik. Yani yarım puan daha alabilseydik biz o akşam işi bitiriyorduk ve düşünün yine yaklaşık 2 milyon 600 bin oy farkla biz öndeyiz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan bir gence "sevdiği kızı isteme" sözü

Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümü 2. sınıf öğrencisi Necati Işık'ın, aynı zamanda plastik enjeksiyon firmasında maaşlı olarak çalıştığını, bu bilginin önemli olduğunu ve birazdan kullanacağını söylemesi üzerine Erdoğan, "Yalnız çok fazla kullanma ha." dedi. Işık da "Tamamdır." diyerek gülümsedi.

Işık, "Bu şarkı burada bitmez" albümünü çok sevdiğini, telefondan dinlediğini belirterek, "Tabii sizin favoriniz 'Zindandan Mehmed'e mektup' onu biliyorum, kimseye vermiyormuşsunuz." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun üzerine, "Hepsi de favorim. Çünkü 10 şiir, onları bayağı seçerek yaptık. Cezaevine girmeden önce onu yapmıştık. Yani o şiirlerin hepsi hakikaten severek, inanarak okuduğum şiirlerdi ve hala da severim. Burada da tabii 'Zindandan Mehmed'e mektup' benim favorilerimden bir tanesi. Çünkü Üstad'ın şiiri olur da favori olmaz mı?" diye konuştu.

Şiir üzerine konuştular

Albümden "Sana, bana, vatanıma, ülkemin insanlarına dair" şiirini sevdiğini söyleyen Işık'a, Erdoğan "O da güzel." dedi.

Işık'ın, Erdem Beyazıt'ın şiirin sonunda "Can kuşum, umudum, canım sevgilim." dediğini hatırlatması üzerine Erdoğan, "Orası çok duygulu." yorumunu yaptı.

Bunun üzerine, "Evet çok duygulu. Ben de duygulu bir yere geleceğim. 150 bin liralık evlilik paketi vaadiniz var, malum. Vadesi de güzel, ödemesiz olması da güzel." diyen Işık'a, Erdoğan "Bekarsın galiba." sorusunu yöneltti.

Genç kızdan Erdoğan'a başörtüsü için teşekkür

İbn Haldun Üniversitesi Psikoloji Bölümü 4. sınıf öğrencisi Melike Ayşe isimli genç, Erdoğan'ın kadınlara ne kadar değer verdiğini bildiğini belirtip, bu vesileyle tesettürlü kadınlar adına kendisine teşekkür etti.

Tesettür geçmişte annesinin, ablalarının, teyzelerinin önüne eğitimde ve kamusal alanda engel olarak konulmuşken, bugün tesettürle lisans eğitimini yüzde 100 burslu bir şekilde tamamlamak üzere olduğunu söyleyen Melike Ayşe şunları söyledi:

Allah nasip ederse yüksek lisans için de yurt dışından kabul aldım, doktorada da devam etmek ve tesettürümü gururla taşımak istiyorum. Ben bu zulmü bizzat yaşamamış olsam da annemin hikayesini ve size ne kadar dua ettiğini biliyorum. Sizden Allah razı olsun. Nesillerin maruz kaldığı haksızlıktan bizi muhafaza ettiniz. Çok teşekkür ederim.

"28'i akşamı 'bay bay Kemal' yapalım"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun üzerine şunları anlattı:

"Tabii bu sıkıntıyı ben ailede yaşadım. Benim iki kızım imam hatip öğrencisiydi. Düşünün, imam hatip öğrencisi oldukları halde başörtülü olarak okuma şansları yoktu ve mecburen kızlarımdan bir tanesini oradan alarak benim bir sınıf arkadaşımın müdür olduğu okula göndermek durumunda kaldım. Dedim 'Göndereyim mi, ne yaparsın?' 'Sen endişe etme, gönder, burada ev bark, her şeyi hallederim.' dedi. Kızımı oradan aldım ve Trabzon'a gönderdim, orada bitirdi. İmam hatipte başörtülü okumanın adeta yasaklandığı bir dönem. Kendi ülkemde adeta 'Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya.' oldular. Ben de tabii bunları -elhamdülillah- kaldırdığımız için mutluyum. Ama bay bay Kemal, yalan üstüne yalan söylüyor. Şimdi alıyor diyelim bir tane kızımızı veya bayanı karşısına, ona bir CHP rozeti takıyor. Ondan sonra da kendisinin başörtüsüne karşı olmadığını söylüyor. Ya sizin bir defa Anayasa Mahkemesine başörtüsüyle ilgili yaptığınız başvurular var. Biz sizin ne noktada olduğunuzu, karakterinizi A'dan Z'ye biliyoruz. Bu milleti nasıl aldatacaksınız ya mümkün mü? Onun için eşeği sağlam kazığa bağlayalım, ondan sonra Allah'a emanet edelim. Güvenilmez, akşam yalan, sabah yalan. Onun için 28'i akşamı 'bay bay Kemal' yapalım."

Editör: Ali Gözen