Akıl tutulması yaşıyoruz Meydana gelen olaylar beyinlere bir virüs gibi giriyor. Ok gibi saplandığı kafaları alt üst ediyor. Ne denge kalıyor insanlarda ne mantık! Toplum adeta bir akıl tutulması yaşıyor. Bu planlı bir şekilde sağlanıyor. Ve ne gariptir

Akıl tutulması yaşıyoruz

Meydana gelen olaylar beyinlere bir virüs gibi giriyor. Ok gibi saplandığı kafaları alt üst ediyor. Ne denge kalıyor insanlarda ne mantık! Toplum adeta bir akıl tutulması yaşıyor. Bu planlı bir şekilde sağlanıyor. Ve ne gariptir her seferinde aynı travmayı yaşıyoruz. Sen ben o, biz siz onlar… Hepimiz…    Hepimiz acıların içindeyiz. Bir zamanlar “acıların çocuğu” diye bir arabesk parça vardı. Sonra onun “acıların kadını” versiyonu çıktı. Şimdi o parçalar popüler değil. Zaten gerek de yok onlara. Acıların toplumu olduk çünkü. İçimizde bir sürü acıların çocuğu var. Acıların kadını, erkeği, annesi, babası… Acılar çevremizi sarmış ve artık 1-2 ölümlü haber veya olaylar dikkat bile çekmiyor. Kaza, bela, ölüm haberi okumaktan hatta bazen yayınlamaktan bıktık… Türkiye günlerdir Uludere’deki 35 insanın ölümünü konuşuyor haklı olarak. Her ay ortalama bir toplu ölüm yaşıyoruz! Uludere olayından bir hafta önce Batman-Diyarbakır karayolunda meydana gelen trafik kazasında 25 kişi ölmedi mi? Ondan önce yaşanan toplu kazaları, ölümleri, doğal felaketleri sayıp daha çok moralinizi bozmak istemiyorum.    Asıl tehlikeli olan bu akıl tutulmasının çatışmaya dönüşmesi. İnsanlar sağlıklı düşünemez oldu. Sosyal medyadaki yorumlar toplumun bazı kesimlerinin (neyse ki nüfusları oldukça az) karşılıklı atışmaları ürkütücü!!!  Kan davası gibi! Birbirlerinin ölümüne çocuk gibi seviniyorlar! Benzer tavırlara Van depreminde de şahit olduk. Bu nasıl bir kindir? Hakikaten algılama güçlüğü çekiyorum. Bu meseleyi burada çözmeye hiç niyetim yok.  Öyle bir gücüm de yok sihirli değneğim de… Ama bir ricam var; En azından bu yazıyı okuyanlardan… Türk-Kürt kardeşliğinden asla şüphe etmeyin ve sakın umudunuzu yitirmeyin. Asla 1 kilo samandan 100 kilo duman üretenlerin oyununa gelmeyin! Asla… MHP’DEN AYRILAN MECLİS ÜYELERİ HANGİ PARTİYE GEÇECEK? Bu sorunun cevabını alır almaz size duyuracağımızdan kuşkunuz olmasın. Eğer meclis üyeleri Fatma Tunçkan ve Ömer Bingöl bağımsız kalmaya devam ederlerse Belediye Başkanı Cengiz Ergün için sorun olmaz. Ancak bu iki isim Ak Parti’ye geçerlerse o zaman MHP ile Ak Parti’nin sandalye sayısı eşit olacak. O zaman kilit parti CHP olur. Özellikle parasal mevzularda, kredi talepleri ve benzeri işlerde CHP bugüne kadar genelde hayır oyu kullandı. Bu tavrının devam edeceğini varsayarsak Başkan Ergün’ün 2 oy hakkı olsa bile MHP’nin oy sayısı 19’a ulaşıyor. Muhalefet ise 20. Yani kritik oylamalarda Ergün’ü stresli bir süreç bekliyor. Bu hesabı neden mi yapıyorum? Bundan sonraki süreçte Fatma Tunçkan ve Ömer Bingöl’ün vereceği kararlar Manisa’nın önümüzdeki iki yılına ciddi etkiler yapabilir. En azından meclis kararları açısından bu yadsınamaz bir gerçek. Yaptığım küçük bir araştırmadan şu sonuç çıktı: Ak Parti istifa eden iki isimi bünyesine alma konusunda şüpheli ancak stratejik açıdan istekli. Transferlerin 2009 yerel seçimlerindeki yenilgiye teselli de olabileceği düşünülüyor. Benim bu aşamada kamuoyu adına beklentim şu: Fatma Tunçkan ve Ömer Bingöl neden istifa ettiklerini detaylarıyla açıklamak zorundalar. Çünkü bu koltuklar seçimle veriliyor. Dolayısıyla alınan her karar seçmenle ve kamuoyuyla paylaşılmak zorunda. Öte yandan meclisin çalışamaz duruma gelmesi Manisa’nın zararına olur. Ne olursa olsun kararlar bir şekilde uzlaşılarak alınabilir. Sonuç itibariyle mecliste bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Kesin olan bu sanırım…