Tüm dünya olarak hayatımızda yaşamadığımız, yaşamayı hayal dahi edemeyeceğimiz günleri yaşamaktayız. Bu süreçte evlerimizde kalmamız gerekiyor. Çünkü bu salgından kurtulmanın en kolay ve önemli yolu evde kalmaktır.  Ancak “Evde kal” demek, sadece evde otur demek değildir. Bilakis her ev, hayat doludur. Her ev, farklı bir hayatı barındırır. Hayatın, evde yaşanabilecek birçok yönü vardır.

Evde kalmaya alışkın olmayanlarımız için bu duruma alışmak epey zor olmaktadır. Ancak bu zor durumu birtakım fırsatlara çevirebiliriz. Bunun için yapabileceğimiz birkaç hususa yer vermeye çalışacağım.

“Evde Kal”ırken Alınabilecek Maddi Tedbirler

Maddi anlamda Sağlık Bakanlığı’nın ve uzmanların uyarılarını takip etmeye çalışalım. Özellikle Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 14 kurala uyarak elimizi sıkı sık sabunla yıkamalı, bildiğimiz güvendiğimiz ürünleri tercih etmeli, maskesiz ve eldivensiz dışarıya çıkmamaya özen göstermeliyiz.  Dışarıya çıkmak zorunda kalırsak ne olursa olsun sosyal mesafeyi korumalıyız.

Televizyon ve özellikle sosyal medyada çok fazla bilgi kirliliği yer almaktadır. Bu konuda dikkate alacağımız kaynak sadece resmi makam ve rakamlar olmalıdır. Resmi makamlardan gelen tüm kurallara uymaya çalışalım. 

 Bu süreçte kendimizin ve çocuklarımızın psikolojisini düşünerek hareket etmeliyiz. Saatlerce haberlerle moralimizi bozup, paranoyak haline gelmemeliyiz. İleriye yönelik plan ve programlar yaparak zihnimizi olumsuzluklardan uzak tutmalıyız. İleride bu günleri daha iyi hatırlayabilmek ve anlatabilmek için anılarımızı ve hatıralarımızı günlüklerimize yazabiliriz.

Tedbir derken israf boyutuna kaçmamalıyız. Mesela su kullanırken (son birkaç ayda %30 artmış durumda) dikkatli olmalıyız. İhtiyaç sahiplerini gözetmeliyiz. İmkânı olmayanlara yardımcı olmalıyız. Aldığımız ürünlerde ihtiyacımız kadarını almalıyız.

Her gün belirli sayıda 10-15 eş-dost, akraba ve arkadaşımızı telefonla arayıp hal ve hatırlarını sorabiliriz.

“Evde Kal”ırken Manevi Olarak Neler Yapabiliriz?

İçinde bulunduğumuz günler üç ayların ikincisi Şaban ayıdır. Birkaç gün sonra Ramazana gireceğiz nasipse. Bu bağlamda kendimizi bir muhasebeye çekmeli, tefekküre dalmalı ve manevi bakımdan arınmaya gayret göstermeliyiz.

Bu bağlamda manevi anlamda; 5 vakit namazı ev halkıyla cemaatle kılmaya gayret gösterebiliriz. Namazlardan sonra kısa bir sohbet(tefsir, hadis, peygamberler tarihi, dua, kıssa vb. ) yapabiliriz. Ev halkıyla, birkaç arkadaşla veya her camide başlatılan hatim programlarına katılarak bol bol Kur’an-ı Kerim okumalı, meal ve tefsiriyle ilahi mesajı anlamaya çalışmalıyız. Varsa kaza namazlarımızı kılmalı, oruçlarımızı tutmalıyız.

Hayat şartlarının yoğunluğundan yapamadığımız nafile ibadetlerimizi (teheccüd, duha, evvabin namazı vb.) artırmalıyız. Bol bol salavat-ı şerife getirmeliyiz. Çokça dua etmeliyiz. Özellikle her gün yatsı ezanından sonra tüm Türkiye’de minarelerden yükselen dualara amin diyerek dünyevi ve uhrevi kurtuluşumuza vesile olabiliriz..

“Evde Ev Halkıyla Birlikte Kal”abilmeliyiz

Evde kaldığımız günlerin kıymetini bilerek eşimizle, çocuklarımızla, anne ve babalarımızla ileride güzel anıları olacak anlamlı ve kaliteli zamanlar geçirmeye gayret göstermeliyiz. Televizyon, telefon ve tabletin esiri olmamalıyız. Ortak yapılabilecek (kitap okuma, oyun oynama, yemek yapma vb.) faaliyetlere yoğunlaşmalıyız.

Maalesef, kıymetini bilemediğimiz birçok nimet bugünlerde elimizin altından kaydı gitti. Belki bu fırsat bir daha ele geçmeyebilir.  En azından şuan için elimizde olan evde ailemizle mutlu ve huzurlu bir şekilde kalmanın kıymetini bilelim. Rabbim tez zamanda tüm insanlığı bu salgından kurtarsın…

Hepimize sağlıklı ve huzurlu günler dileklerimle…