Bir rakı grubuna zam geldi! Bir rakı grubuna zam geldi!

Aile Sosyal Hizmet ve Sağlık İşçileri Sendikası Başkanı Bülent Gökmen’in açıklaması şöyle: 

Aile Sosyal Hizmet ve Sağlık İşçileri Sendikası olarak kurulduğumuz günden bugüne çalışanların karşılaşacağı sorunları önceden haber verdik ve karşılaştıkları sorunları da çözümde yanlarında olduk.
Ne mutlu ki beklenen Asgari Ücret miktarı açıklandı. Rakamsal olarak 8.506 TL ve oransal olaraksa bir önceki yılın yüzde 54,66 üzerinde olmuştur. Ama bu ücretin geçim derdini sonlandırma gibi bir durumu söz konusu değil.
Bizler A.Sağlık İş Sendikası olarak asgari ücreti değil geçinebilecek ücreti savunduk. Kendilerini büyük sendika ve konfederasyonlar olarak tanıtan sendikaların asgari ücretin yükselmesinde çok bir katkılarının olduğunu düşünmemekteyiz. Sendikalar olarak yarışma programına katılır gibi asgari ücret teklifleri yapmaları. Yapılan pazarlığın sonunda da Sayın Cumhurbaşkanı, tıpkı bir zamanlar Merhum Necmettin ERBAKAN’nın sendikalarla oturduğu pazarlıkta yaşanan görüşmenin benzeri gibi bir teklifte bulunması. Merhum ERBAKAN döneminde ne olmuştu; sendikalar biz yüzde yirmi zam istemiyoruz, yüzde otuz istiyoruz şeklinde teklifte bulunmasından sonra Merhum ERBAKAN’ın “oysa ben yüzde 50 zam vermek istiyorum” demesi gibi oldu.
Kendilerini büyük sendika olarak tanıtan sendikalara devlet büyük imkânlar vermiştir. Bu imkânlarla isterseler işçi ve emek dünyasına büyük hizmetler yapabilirlerdi. Ama bunu göremiyoruz. Yasaların sınırlaması nedeniyle bugün birçok sendika üyesinden aidat alamamakta ve bu sendikaların üyeleri zorunlu olarak büyük olarak ifade edilen bu sendikalara aidatlarını ödemektedirler.
Bugüne kadar imzalanan Toplu İş Sözleşmeleri ile belirlenen ücretler, her zaman bir sonraki yılın asgari ücretinin altında kalmıştır. Yani Asgari ücret 15-20 yıllık işçilerin kurtarıcısı olmuştur. Sendikaların bir çoğu da arkalarına yaslanmış Hükümetin asgari ücreti yükseltmesini beklemişlerdir. Toplu iş sözleşmelerine projelerle değil direkt o nu isterim bunu isterim diyerek katılmaları da sendikal sistemin artık değişmesinin zamanın geldiğini göstermektedir.
Ayrıca şunu ifade etmek isterim devletin; gerek ekonomik ve gerekse şer odaklı saldırılara bir cevabı olması da bizleri ülkemiz adına umutlandırmaktadır. Sözün özü Hükümetin asgari ücret hamlesi bizleri mutlu etmiştir, Fakat bizler geçinilebilir ücret belirlenmesinden yanayız.
Ayrıca EYT yani emeklilikte yaşa takılanlar konusu var. Burada en çok mücadeleyi EYT Derneklerinin verdiğini biliyoruz. Ama yine o meşhur sendikalar sahaya çıkıp nasıl hallettik demeleri bizde olumsuz düşünceler yaratıyor. Malumunuz EYT 1999 yılından bugüne emek dünyasında yara oluşturmuştur. İlk Sigorta Başlangıcında kadınlarda 20, erkeklerde 25 yıl olarak belirlenen emeklilik şartı bir anda elimizden alındı. Ne sendikalar ne de başka bir yerden yeterli ses çıkmadı. Şimdiki hükümetin daha önceden işçi-memur alacakları ile yaptığı çalışmalarla örneğin KEY ve NEMA gibi diğer örnekte; eski belediyelerde maaşlar ödenemeyip birikmesi gibi durumların çözülmesiyle çalışma hayatında bir umut ışığı yanmıştır.
Hatırlarsanız ilk EYT’nin kaldırılması taleplerinin olduğu dönemlerde bu teklif kabul görmedi. Bugün ise Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamasında “ ülke olarak bu maliyeti kaldıracak duruma geldiğimizi ve sorun haline gelen EYT’yi yaş şartı olmadan kaldırdıklarını ifade ettiklerini Ülke olarak izledik.
Bu durumda EYT kaldırıldı ve yasalaşması da bekleniyor. Ama emek dünyasında bu konuda bazı sorunlarımız var. Örnek: 696 KHK ile kadroya geçirilen eski taşeron işçilerin, emeklilikte yaşlılık aylığı almaya hak kazandığı an zorunlu olarak emekli olması gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı, bu konuda zorunluluğu ortadan kaldıracak bir uygulama yapılacağını söyledi.
Diğer tarafta 5620 sayılı yasa ile Üniversitelerde, Belediyelerde ve Devletin farklı kurumlarında çalışan Geçici işçi arkadaşlarımız var. Bunlarda da aynı şekilde yaşlılık aylığına hak kazandığı gün emekli olma zorunluluğu vardır. Bu işçi arkadaşlarımızın da 696 KHK lı işçiler gibi emeklilik zorunluluklarının kaldırılması yönünde bir uygulama bekliyoruz.
İnsanlar sorabiliyor hem EYT istiyorsunuz hem neden emekli olmak istemiyorsunuz. Bu böyle bir şey değil. EYT sorununun çözülmesi çok önemli bir konuydu. Fakat yıllarca asgari ücret ve katları şeklinde çalışan taşerondan kadroya geçen işçilerin ve geçici işçilerin emekli maaş miktarı çok düşük olduğundan biraz daha çalışmak istiyorlar. Devletimizin bu konulara el atması talebimizdir.
Nasıl EYT konusunu yine EYT Dernekleri gündeme getirdi ise daha önce de taşeron konusunu da daha fazla gündemde tutan taşeron dernekleriydi. Daha sonra bu durumlar kendilerini büyük ve önemli olarak gösteren sendikalar sahiplenerek biz demiştik dediler. Maalesef bizim gördüğümüz Bu sendikalar ne zaman söz sahibi olsa, o anda işçi ve emekçiler kaybeden oldular.
Taşerondan kadroya geçiş devletin işçilere olan bir müjdesi idi fakat o muhteşem sendikalar bu konuya dahil olunca, yarım yamalak bir kadro ortaya çıktı.
Örneğin belediye işçileri şirket kadrolarına geçti ve asıl işte çalışanlardan çok daha düşük ücret aldılar. Tediye ve diğer ikramiyelerden mahrum kaldılar. Bakanlıklarda kadroya geçenler asıl kadrolu işçilerden hep geride devam ettiler, toplu iş sözleşmelerinden kademeli olarak faydalandılar. Hala daha toplu iş sözleşmelerinde yazan haklarını kullanamıyorlar. Çünkü bu durum muhteşem sendikaların işine geliyordu. Diğer taraftan Sağlık Bakanlığı’nda bir proje kapsamında çalışan işçi arkadaşlarımız için promosyon almaları konusunda girişimde bulunduk ama sağ olsun, kurumlardan olumlu ya da olumsuz cevaplar alınamamakta ve mağduriyetler oluşmaktadır.
Hali hazırda bilindiği üzere taşeron bitmemiştir. Ben bu konuda muhteşem sendikalarında suçu olduğu düşüncesindeyim.
Sağlık Bakanlığı bünyesinde Hasta Bilgi Yönetim sistemlerinde çalışanlar, yemekhane personelleri, Röntgen ve laboratuvar çalışanları, diğer kitlerde de benzeri birçok taşeron işçi çalışmaya devam ediyor. Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde, ek ders ücreti adı altında; tam gün ve hafta çalışan hemşire, sağlık memuru, psikolog, sosyolog,  öğretmen gibi statülerde çalışan birçok personel var ki bunlar bazen asgari ücretin dahi altında kalabiliyor. Özlük hakları maalesef yok. Hangi haklarının olduğunu öğrenmek adına Aile Sosyal Hizmetlere, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler’e, Çalışma Bakanlığı’na yazı yazarak öğrenmeye çalıştığımızda ise cevap vermeye dahi tenezzül etmeyen kurumlar var.
Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konulara çözüm bulacağı inancındayım. Şu anki işçi Sendikalarını bağlayan kanunların bir an önce düzenlenmesi gerekmektedir. Bu sorun çözüldüğünde her işçi üye olduğu sendikaya aidat ödemeli. Şu durumda işçiler, üye olduğu değil, yetkili sendikaya aidat ödemektedirler. Bu durumda işçilerin aidatlarını yükseltmekte ve hiç üye olmadığı sendikaya aidat ödemek zorunda bırakılmaktadırlar. Bilindiği gibi sendikaların tek geliri aidattır. Kendi üyesinden aidat alamayan sendikaların üyelerine yapacağı yardımlar kısıtlanırken, üyesi olmadığı halde yetkili sendikaya aidat ödeyen işçiler ise bu sendikadan herhangi bir yardım alamamaktadır.


 

Editör: TE Bilişim