Pazar günü 2 maç arasından bir seçim yapmam gerekiyordu. Ya Manisa BŞBS ya Turgutluspor maçına gidecektim. Şunu baştan söyleyeyim; Futbol izlemeye bayılırım ancak sadece canlı, yani kendi gözlerimle. O çimin kokusu, futbolcuların saha içindeki diyaloğu ve oyunun topsuz alanında geçenler çok ilgimi çeker. Manisa'da üniversitenin ardından aralıksız olarak her maça gitmeye 2 senedir devam ediyorum ve şunu açık söyleyeyim; Artık Akhisar Belediyespor ve Manisa Büyükşehir Belediyespor maçlarına gitmekten yıldım. Anlayacağınız Turgutluspor maçındaydım. Nedeni de şu;
AKHİSAR'IN ARTISI VAR
Neden bilmiyorum ama bu iki takımda da olmuyor. Akhisar geçen sene üç büyüklere kafa tuttu, kupada çeyrek finali buldu, Avrupa Kupaları'nı filan ucundan kaçırdı ama ruhsuzlar, hakikaten ruhsuzlar. Yani ne oynadığını bilen bir takım yok. Her maçları pozisyonsuzluk, golsüzlük, sistemsizlikle geçiyor ve ben de inadına maçlarına gitmeye devam ediyorum. Böyle durumlarda maçlara gitmek için kendime belli amaçlar verdim. Mesela heyecan veren bir futbolcuyu izlemeye gitmek. Geçen sene için ben bunu Rodallega'da buluyordum, bu sene Hasan Ali ve Olcan'ı izlemek için maçlara gidiyorum diyebilirim ve elbette rakiplerdeki büyük topçular. Her takım benim için 1 yıldız için izlenir. Antalyaspor maçına Eto'o için, Başakşehir maçına Adebayor, Fenerbahçe maçına Van Persie, Galatasaray maçına Bruma, Beşiktaş maçına Quaresma için gidilir, gittim, gideceğim. Akhisar Belediyespor'un böyle bir artısı var, en azından kendinde ve ya rakipte 1-2 yıldız var ancak Manisa BŞBS'de yok. 
2+2 4 ETMEZ
Haftalardır içeride oynadıkları maça gitmemeyi tercih ettim. Ya şehirde olmadığımdan ya da ayaklarımın geri geri gitmesindendi bu. Ne zaman Belediye'nin bir maçına gitsem bir entrika, bir isteksizlik görüyorum sahada, üzülüyorum. Bu takıma onca paralar harcandı, kaç tane hoca geldi, geçti ancak olmuyor olmuyor olmuyor. Nedenini de anlamıyorum. Levent Eriş'in kanı bu ligle uyuşmadı, değişmesi şarttı, yönetim değiştirdi. İsmail Yalçın geçiş döneminde iyiydi, yönetimi imzaya itti ama hatadan erkenden dönüldü, e yine eyvallah. Transfer döneminde takımın yarısı gitti, yarısı geldi. Yani şuan Belediyespor'da bir kültürsüzlük oldu. Manisa'yı, 3. Lig futbolunu, bu kulübü bilmeyen onca adam bir anda doluştu yine takıma, hoca da dahil. Her izlediğim Belediyespor maçının berabere bitme olasılığının bu kadar yüksek olması da biraz beni staddan iten etken. Evet, ciddi bir seyirci ortalaması yakalandı. Evet, 3. Lig için çok üst düzey bir kadro var ama samimi söylüyorum; Ben bir ruh görmüyorum. Futbol ne isimlerle, ne paralarla oynanmaz. Takım kimyasıyla, ruhuyla ve uyumuyla oynanır. Belediyespor'un yapması gereken bence geçen seneden itibaren 1-2 sene bu lige uyum sağlamaktı, başındaki Hakan Şapçı'yla beraber. Ancak kestirmeden hemen çıkmak istediler, "Elimizdekiler yetersiz, yenilerini alalım" diyerek daha iyi futbolcunun, daha iyi futbol oynatacağını varsaydılar. Bu profesyonel ligdeki 2 sene bize ve Belediyespor yönetimine açıkça gösterdi ki; Futbolda 2+2 4 etmez.
SAĞ KANAT OTOBAN, MAÇIN ADAMI SAMANCI
Nedenlerimi anlattıktan sonra Turgutluspor maçına geleyim. Normalde saha kenarına inmem ama bu maçı saha kenarında fotoğraf çekerek geçirmek istedim. Turgutluspor'un haftalardır vasat futbol oynadığını duyuyordum, zar zor kazanıyor, pozisyon bulamıyormuş, gözlerimle görmeliydim. En son Ayvalıkgücü'nü 4-0 yendiğinde bu takımı görmüştüm ve o kadronun vasat oynamasına imkan vermiyordum. Maç başladığı gibi yine haklı olduğumu gördüm, takım tıkır tıkır oynadı. Ferdi eski günlerindeki atikliği, İsa yine oyun görüşüyle fark yarattı. Kasaba özellikle sürekli sağ kanadı kullandı. Neden? Samet Samancı'dan! Samet'i uzun süredir hem futbolculuğuyla hem kişisel olarak iyi tanırım ve objektif gözle bakarak söylüyorum; Bu ligin oyuncusu değil, çok daha üzerinde. Sadece Samet değil, Berkay, Cüneyt, Ferdi bence en az profesyonel lig oyuncuları ve bu yeteneklerin Turgutluspor forması altında olmasının en büyük sebebi de Hakan Şapçı. Hakan hoca yıllar öncesinde bu futbolcuların çoğuyla altyapılarda ve BAL Ligi'nde oynadığı için tanınıyor, saygı duyuluyor. Ne oynamak istediğini, rakibi nereye yöneltmek istediğini iyi bilen bir teknik adam. Neyse... İlk yarının tamamında sağ kanattan iyi baskı kurdu Turgutlu ama gol olmadı. Biraz futbolcular üzerinde baskı hissettim. Ancak 2. yarı Berkay solu, Samet sağı domine etti. Ferdi'yle Kaan'a kalanda doğru zamanda, doğru yere koşmaktı. Penaltı olmasa 2 asiste ulaşacak Samet'e ben asisti verdim. Maçın adamını da Samet Samancı seçtim, bunu hem hocalara hem birçok izleyene de söyledim; Karşı çıkan görmedim. 
ALEM DERBİ GÖRSÜN
Turgutluspor gerçekten büyük bir camia. Amatör lige kadar düşmesine karşın çok ciddi bir taraftar kitlesi var. Saymadım ama bu kadar formalite maçı gibi bir mücadelede bile stadın 3'te 2'sinden fazlası doluydu. Başkanı taraftarla can ciğer, oyuncusu bal börek, hocası dost gibi taraftarla. 4-5 gole gidebilecek maçta bir noktadan sonra hem rakibin 10 kişiye düşmesiyle hem de kalan haftalara kendilerini saklamak için çok da baskı kurmadılar. Ben sezon başından beri hem kurulan kadro, hem de Hakan hocanın oyun sistemine ve bu ligi bilmesine güvenerek Turgutluspor'un 3. Lig'e çıkacağından emindim, bu maçı izledim yine emin oldum. Rakiplerden gelen sonuçlarmış, 3 puan 5 puanmış bu hesaplara gerek yok. Bu takımın kupayı kaybetme ihtimali, Sabri Sarıoğlu'nun orta sahadan trivelayla gol atma ihtimaliyle aynı; KOCA BİR 0! Play-Off'larda da bu takımı kimsenin zorlayabileceğini düşünmüyorum. Bu takım kendine güvenirse, kendi oyununu oynarsa bu ligde yenemeyeceği takım yok, çünkü Kasaba amatör ligde çocukların arasındaki olgun adam gibi kalıyor. Bu takıma, bu taraftara bu lig yakışmıyor. Yakışanı yapın, kupayı Turgutlu'ya getirin. Önümüzdeki sene de yeni stadın açılış maçını Manisaspor'la yapın, alem gerçek derbi görsün.
Editör: TE Bilişim