Suyun olmadığı bir yerde yaşamdan bahsetmenin de mümkün olmadığını söyleyen Başevirgen, “Gerek insani, gerek hayvansal, gerekse tarımsal en büyük ihtiyaç su ihtiyacıdır. Ancak, son yıllarda yanlış yürütülen su politikaları sonucu Manisa’da ciddi anlamda su sıkıntısı yaşanmaya başlandı. “diye konuştu.

Özellikle içme suyu konusunda da büyük problem yaşandığını belirten Başevirgen, “İçme suyu temini noktasında bugüne kadar 400 adet sondaj açıldı. 20-25 sene önce 50 metre sondajla yüzeye çıkan yer altı sularına artık 400 metre derinlikte ulaşılabilmekte. Manisa’nın suyu kendisine yetmezken, İzmir’in bazı bölgelerine verilen içme suyunun; Manisa’da tarımsal sulamada kullanılan barajlardan verilmesi ise apayrı bir problemdir.” dedi.

Turgutlu ilçesinde Akçapınar ve Çıkrıkçı bölgelerinde içme suyu temini için planlanan barajlar olduğunu,  ancak Çıkrıkçı barajının, öngörüsüz bir şekilde fay hattı üzerinde planlandığı için akıbetinin ne olacağının belli olmadığını dile getiren Bekir Başevirgen, “Bunlar ile ilgili çalışmalar DSİ'nin koordinasyonunda halen devam etmekte. İçme suyu ancak bu gibi tesislerden alınabilirse yeraltı sularını koruyabiliriz.” ifadelerini kullandı.

“Tarımsal sulamanın en büyük kaynağı kurudu”

Gediz ovasında tarımsal sulamada kullanılan en büyük kaynaklardan olan Demirköprü Barajında doluluk oranının %1,5’e düştüğünü hatırlatan Bekir Başevirgen, “Gediz ovasında tarımsal sulamada ciddi problemler yaşanıyor ve artmaya da devam ediyor. 90 bin dekar alana can veren Demirköprü barajındaki kuraklık konusunda acil çözüme ihtiyaç var.” dedi.

Gediz ve Menderes havzalarının ise kirlilikten can çekiştiğini ifade eden Başevirgen “Organize Sanayi Bölgelerindeki ve dışındaki sanayi tesisleri, Jeotermal Enerji Santralleri, nehir kıyısına kurulmuş kesimhaneler bütün atıklarını Gediz nehrine boşaltmakta. Suyun kalitesindeki düşüş, tarımsal sulamada kullanıldığında ürün kalitesini de olumsuz olarak etkiliyor. Çiftçinin emeği kalitesiz ürün olarak geri dönüyor. Yıllar önce içilebilir kalitede olan su, artık sulamada bile kullanılamaz hale geldi. Çiftçiler, kendi yiyecekleri ürün için ayrı bir alan tahsis ederek burada kendine yetecek kadar ürün yetiştiriyor ve temiz su kullanıyor. Ancak satacağı ürünün sulanmasında Gediz nehrini kullanıyor. Halk bu şekilde sağlıksız tarımsal ürün tüketmek zorunda kalıyor. Gediz Havzası koruma eylem planı ise istenen düzeyde fayda sağlayamadı, sadece kağıt üzerinde bir proje olarak kaldı.” diye konuştu.

Ege’nin kuş cenneti olarak bilinen Marmara gölünde ise doluluk oranının sıfırlanmış durumda olduğuna dikkat çeken CHP’li Başevirgen, gölde derinliğin 50 santime düşmesinden dolayı, 7 mahallenin geçimini sağladığı balıkçılık faaliyetleri durduğunu söyledi. Başevirgen, “Marmara Gölü'nden hem balıkçılık ile geçimini sağlayanlar faydalanıyor, hem de 3 ilçeye bağlı 40 mahallenin tarımsal sulamasında yararlanılıyor. Bazı yerlerde su, 30 santimetreye kadar düşüyor. Bu da, çamur ve balçık içindeki gölde avlanmayı imkansız hale getiriyor. Vatandaşlar çok zor durumda. Yeryüzü cenneti cehenneme dönmesin. Acilen Manisa’da su sorunları hakkında ciddi ve kapsamlı çalışmalara başlanmalı ve kararlılıkla devamı getirilmelidir.” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilişim