CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, “Kârın özelleştirilip şirketlere, zararın kamulaştırılıp halka yıkılması anlayışının öne çıktığı ve ekolojik yıkım yaratacak bu teklif, çevre derneklerinin görüşleri alınmadan hazırlandı. Bu torba yasada halk yok, enerji demokrasisi yok, enerji tasarrufu yok, enerji verimliliği yok, ekolojik duyarlılık yok. Sadece enerji ve maden şirketlerine daha fazla destek, daha fazla kıyak, kamu denetiminin ortadan kaldırılması, tüm yetkilerin tek adamda toplanması, kârın şirketlere, zararın halka yıkılması ve ekolojik yıkım var. Azalan tarım arazileri, maden sahaları ve enerji santralleri için talan edilecek. Ekecek bir karış toprağımız kalmayacak.” İfadelerini kullandı.

Yasanın meclisten geçmesi halinde, şirketlerin ruhsatsız bile madencilik yapabileceğini, ruhsat alanları dışında tesis kurulmasına izin verileceğini söyleyen Başevirgen, “Tesisin ÇED’de belirlenen alanlar dışına taşması durumunda, herhangi bir cezadan da kurtarılması söz konusu olacak, üstelik devlete olan borçlarına göz yumulması da sağlanıyor. Kanun Teklifine göre maden şirketleri arama izninden sonra faaliyete hemen geçebilecek, alanı istedikleri şekilde izinsiz büyütebilecek. Vadesi geçmiş borç durumunu gösterir belge zorunluluğu da kaldırılıyor" dedi.

MANİSA 

Seçim bölgesi Manisa’da, bereketli Gediz Ovasında bölge halkı ile birlikte yıllardır JES’lere, HES’lere, Biyoenerji Santrallerine, Nikel madenlerine karşı topyekün bir mücadele verdiklerini ifade eden Başevirgen, “Teklifle halk için mülkiyet hakkının da hiç bir güvencesi kalmıyor, Cumhurbaşkanlığı kararıyla  vatandaşın mülkü "acele kamulaştırma" adı altında elinden alınıp şirketlere peşkeş çekilebilecek. Bunun en yakın örneğini geçtiğimiz günlerde Manisa’nın Çapaklı köyünde kurulmak istenen biyogaz enerji santrali arazisinin acele kamulaştırılmasında yaşadık.  HES’ler, JES’ler ve RES‘lere YEKDEM destekleri devam ettiriliyor. Bu santrallerin sayısı kontrolsüz bir şekilde verilen teşviklerle daha da arttırılıyor. Biz topraklarımızda maden sahaları ve enerji santralleri istemiyoruz. Yıllardır bunun mücadelesini veriyoruz. Toprağımız suyumuz kirlendi. İktidar ise toplumsal uzlaşıdan uzak bir şekilde getirdiği teklif ile sağlığımızın, doğamızın, geleceğimizin daha da karartılmasına sebep oluyor. Halkı değil rantı savunuyor. Tarihin en büyük doğa katliamının yaşanacağı gerçek bir facianın önü açılmış olacak. Burada yapılan şey; sermaye için doğanın özelleştirilerek, doğayı sermayenin mülkü haline dönüştürmeye çalışmaktır. Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir” şeklinde konuştu.

MAPEG tarafından 766 maden ihalesinin toplu olarak ihalesi ile birçok bölgede sondaj çalışmaları yürütülüyorken geçen hafta  73 maden ihalesinin daha eklendiğini belirten Bekir Başevirgen, “Bizde yapılan şey madencilik değil, ülkemizin yeraltı  zenginliğinin soyulup yağmalanması. Madencilik yasası da bu soygunu yasal bir şekle dönüştürmek için yapılan bir hukuki düzenleme sadece. Kanun teklifinde yapılmak istenen değişikliklere dikkat edilirse, şirketlerin önündeki tüm yasal engeller temizlenirken, bazı şeyleri suç olmaktan da çıkarmaya çalışıyorlar. Ülkemiz yeraltı maden pazarı haline getirildi. Bir yanda doğa talanı yaşanırken bir yanda tüm yeraltı zenginliğimiz de madencilik adı altında soyuluyor" ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilişim