Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 Türkiye’de geçen yılki eğitim öğretim döneminin 2.yarısını etkiledi. Milli Eğitim Bakanlığınca Uzaktan Eğitim Platformunun hazırladığı Eba Tv ve Zoom üzerinden sanal eğitimle dönem kapandı.

Evet, yüz yüze eğitim ‘Aut ‘ olurken online eğitim ‘İn’ oluverdi.

İnternet alt yapısından yoksun şekilde bir yarı yıl eğitim dönemi kargaşalarla, bilmeceler ve çıkmazlarla noktalandı.

Ülke genelinde geçen eğitim döneminde okul hayatı ile tanışan 1. sınıflarda eğitim gören o mini minicik yavrularımızın ve ülkemizin gelecek nesillerinin yarı yılı heba oldu. Liseye geçiş yapacak olan 8. sınıftaki çocuklarımız da aynı sancıyı yaşadı. Üniversite hedefleri olan binlerce öğrenci de hayallerini bu yıla aktardı.

İşte tam da bu bağlamda veliler çocuklardan fazla endişeye kapıldılar. Özel okullara ödedikleri paraları mı düşünsünler, çocuklarının yarı yılının heba olduğuna mı yansınlar. Hangi anne-babaya sorsanız aldığınız yanıt “Bakanlığın veya YÖK’ün eğitim öğretimle ilgili köklü çözümleri olmalıydı. Ödediğimiz özel okul paralarını kimden alacağız.? Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un ağzında sadece bir tavsiye kararı duyduk. Özel okul yöneticilerine yönelik direkt yaptırım işitmedik.”

Yerden göğe kadar haklılar. Onların haklı olmaları kendilerine bir artı ve katkı getirmedi.

Yeni eğitim öğretim dönemi geldi de çattı bile. Yazımın başlığında kullandığım ‘Merdiven altı eğitim’ ifadesinin nereden çıktığını düşünenleriniz olacaktır. Sanal eğitimin yetersizliği, Covid-19 riski nedeniyle etüt merkezlerinin kapatılması, kaybolan yarı yıl tüm velileri özel ders verecek öğretmen arayışına yöneltti.

Çünkü EBA veya Zoom üzerinden bağlanarak verilen eğitim sistemine gerek internetleri olmadığı gerekse karı-koca çalıştıkları için evde yalnız kalan sanal ortamdaki derslerden gereken katkıyı bulamıyor. Öğretmenlerin de 40 dakikalık ders sürecinin 10 dakikalık bölümünde öğrencilerin bağlanmasını beklemesiyle birlikte kaybedilen zaman süresi derse adaptasyonu ortadan kaldırıyor.

Çocuğunun Türkçe ve Matematik ders açığını ortadan kaldırabilmek için kendince Covid-19 bulaşığı olmadığına inandığı apartman dairesinde ders veren öğretmene emanet etmeye başladı. İşte O zaman çare olarak düşünülen fakat sağlık açısından büyük riskler taşıyacak olan ‘Merdiven altı eğitime selam’ yönteminin hızla yaygınlaşmasıyla birlikte inanılmaz ve önü alınamayacak korona vakalarında patlamaların yaşanmasına neden olması da kaçınılmazdır.

Hatta ‘Selam’ sözcüğü ‘Yaşama veda ya’ dönüşebilir.

Salt çocuğum eğitim öğretimden geri kalmasın diye hareketle çocuğunuz başta olmak üzere tüm aile Covid-19 riski ile karşı karşıya kalabilir ve buda kaçınılmazdır.

Düşünün; ‘Merdiven altı eğitim’ yöntemiyle ders aldırdığınız öğretmen sizler gibi birçok çocuğa saatler aralığı ile ders verecektir. Bir şekilde koronavirüs bulaşması kaçınılmaz olacaktır.

Oysa ki Milli Eğitim Bakanlığı Sağlık Bakanlığı ile koordineli biçimde hareket noktası belirleyerek Özel okullara yönelik yaptırımları devlet okulların da uygulayarak hedeflenen yüzde elli kapasite ile yüz yüze eğitimi hayata geçirebilir. Hatta çoktan bunun fiziksel ve dezenfaktasyon sürecini tamamlamış olması gerekirdi. Velilerin bu önlemlerin alındığına olan inancını tam olarak taşımadıkları için ‘Merdiven altı eğitime’ yönelmelerine neden oluyorlar.

Düşünün Devletin FETÖ’den ihraç ettiği binlerce öğretmen kapı aralığında böylesi ‘Merdiven altı eğitimi’ fırsat bileceklerdir.

Başka bir yönden bakıldığında kapatılan ve vergi vermek durumda olan etüt merkezlerinin bir daha öğrenci bulamaması demektir.

Çünkü Velilerin ‘Merdiven altı Eğitim’ alışkanlığının önü alınamayacak çok ciddi vergi kaçaklarına yol açacaktır. Alın size bir ekonomik açık daha.

Üstelik ders ücretleri öyle böyle değil. Saati en az 200-300 TL’yi bulacak. Bu parayı kazanmak isteyen ülkemizde binlerce işsiz öğretmen var.

Siz bu ülkede Covid-19 bulaş tehdidini bertaraf etmek için düğünleri yasaklıyor, maçları seyircisiz oynatıyorsanız, kahvehanelerde okey ve benzeri kağıt oyunlara izin vermiyorsanız ve bu yönde İl Hıfzıssıhha kurullarından kararlar çıkartıyorsunuz. Sonra da sanki hayati önem arz eden o yaptırım kararlarını kendiniz almamış gibi hareket noktasından hareket ederek egolarınız için ve bulaş riski çok çok yüksek olan mitingler için kaldırıyorsanız vay ki vay. Kazanan korana olur kaybeden ise insan hayatı.

Sayın Sağlık Bakanı Koca, aldırttığınız kararların arkasında durun ki istikrarlı ve güvenilir olduğunuzdan ödün vermeyin. Hele hele özellikle sizin ödün vermemeniz gerekir.

Covid-19 belası Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, zengin ve fakir ayrımı yapmaz tüm dünyada yaşanan binlerce ölümler bunun bir ispatıdır.

Aldığınız kararları da ‘Merdiven altı’ kararlarına dönüştürmeye devam ederseniz ki sonucu ölümlerin artması demektir. O zaman velilerin kendince bulduğu ‘Merdiven altı eğitiminin’ önünü alamazsınız.

Sağlıklı ve uygulanabilir, insanlığı sağlık yönünde yaşama bağlayacak kararlara imza atılması dileğimle sağlıkla kalın.

Saygılarımla…