Haber: Ahmet Ünsal

Duruşma öncesi aileler, sendikalar ve siyasi partiler Akhisar Tren Garı önünde bir araya gelerek mahkeme salonu önüne yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşe madenci ailelerinin yanı sıra KESK MYK üyeleri ile Manisa ve İzmir Şubeler Platformları, DİSK/Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan, Bağımsız Maden İş Sendikası, Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz ile EMEP İzmir ve Manisa il örgütleri, Soma ilçe örgütü, CHP Manisa Milletvekilleri ve il ve ilçe yöneticileri, HDP millletvekilleri, TİP Milletvekilleri Ahmet Şık ve Erkan Baş, Soma 301 Madenciler Sosyal Yardımlaşma Derneği, Manisa ve İzmir Baroları, Sosyal Haklar Derneği, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi katıldı.

Aileler yaşamını yitiren 301 madencinin isminin yazılı olduğu pankart açarken Emek Partisi de "Somaya adalet, katliam düzenine son" yazılı pankart taşıdı. “Soma’nın körümü katilleri yakacak, “Katillerden hesabı emekçiler soracak”, “Soma’yı unutma unutturma” sloganlarının atıldığı açıklamada dava avukatlarından Can Atalay söz aldı.  

“TÜRKİYE’DE EN UCUZ MALİYET KALEMİ İŞÇİ CANI”

 

talay, “7 yıldır olanı olduğu gibi görmemek için olmadık dümen çevirdiler. Türkiye’de en ucuz maliyet kalemi işçi canı. Bu düzen böyle gitmez. İşçilerin canını hiç sayarak bu ilkeyi kalkındıramazsınız, sadece cebinizi dolduruyorsunuz. Bu ülkede kimse ekmeğini kazanırken öldürülmesin diyedir davamız. Suç üstü yakalandılar. Avukat arkadaşlarımdık tutukladılar” diyerek davayı takip eden insanlara cezaların verdiğini hatırlattı.  

Yargıtay üyelerinin değiştirilerek Eylül kararını bozmasını eleştiren Atalay, “Bu karar, tezgahın ne kadar büyük olduğunu, dönen paraların ne kadar büyük olduğunu, kullanılan siyasal nüfusun ne kadar büyük olduğunun kanıtıdır. Türkiye’nin bu koşullarında, bu adaletsizlikte işçi sınıfı ve bu insanlar Eylül kararını aldı. Ancak ocak ayıda çevrilen tezgahı hepiniz biliyorsunuz. Ama siz unutmadık, adalet önünde adil bir şekilde hesap vereceksiniz” diye konuştu.  

“7 YILDIR AİLELER HÂLÂ ADALET ARIYOR” 

Emek Partisi Genel Başkanı Ercümet Akdeniz ise dava öncesi yaptığı açıklamasında, “Soma katliamının 7. yılında hâlâ adalet arıyor aileler. Sadece aileler değil Türkiye işçi sınıfı adalet arıyor ve hâlâ adalet gelmedi. Geç gelen bir adalet gerçekten adil bir adalet olmaz” diyerek Emek Partisi olarak madencilerin ve ailelerin yanında olduklarını ve adalet arayışının peşinde olduklarını söyledi.   

Davada tutuklu sanığın kalmamasını eleştiren Akdeniz, “Katiller nerede? Katillerin yargılanması gerekiyor. Bilinçli taksirle değil olası kasıtla yargılanmaları gerekiyor. Bir yüzleşmenin sağlanması gerekiyor. Türkiye’nin, 301 madencinin hayatına mal olan Türkiye’nin en büyük toplu iş cinayeti ile yüzleşmesi gerekiyor. Bu yüzleşme sağlanamaz ise iş cinayetleri devam edecek. Soma iş cinayetinden sonrada binlerce işçi hayatını kaybetti. Çünkü cezasızlık politikası patronların elini güçlendiriyor, katliama sebebiyet veren işyerlerinin, fabrikaların elini güçlendiriyor” dedi.  

“İŞÇİ SINIFI VE HALKIN ÖNÜNDE HESAP VERECEKLER” 

Akdeniz, “Bu dava sadece Soma işçilerinin davası değildir. Bu dava aynı zamanda Türkiye’nin bütün fabrikalarında, bütün madenlerinde çalışan, servislerde işe giderken hayatını kaybeden tarım işçilerinin davasıdır. Bu davanın nasıl tecelli edeceği bütün işçilerin hayatını da belirleyecek bir unsur olacak. Yüzleşmenin sağlanması gerekiyor. Bunun için bu katliama neden olanların, işçi sağlığı ve iş güvenliğini maliyetten sayanların, ihmallerde kesinlikle sorumlulukları bulunanların bugün bu duruşma salonunda olması gerekiyor. Ama tek tutuklu sanık yok, buraya gelmekten ailelerle yüzleşmekten kaçıyorlar, yargıda onları getirmekten imtina ediyor. Bu yüzleşme sağlanmadan gerçek anlamda adalet olmaz. Onlar mutlaka bugün ya da yarın işçi sınıfının ve halkın önünde bu katliamlarının hesabını verecekler” diye konuştu.  

“ADALET VE DEMOKRASİ MÜCADELESİNİ YÜKSELTELİM” 

Son günlerde tartışma konusu olan mafya devlet ilişkilerine değinen Akdeniz, “İşçi sınıfına, iş cinayeti davalarına, madenci katliamı davalarına yaklaşım yargıda neyse aynı şey mafya düzeninde de karşımıza çıkıyor. Eli kanlı katillere, işçi düşmanlarına, çetelere, devlet bürokrasisinde iş tutan çevrelere gelince ortada bir savcı bulanamıyor, bir dava açılmıyor. Aynı mantığın kendisi burada da tezahür ediyor. Dolayısıyla adalet, demokrasi en az emek ve özgürlük kadar hepimize bütün ülkeye lazım. Sömürüye, yoksulluğa karşı bu düzen çürümüştür diyoruz. Sömürü, yoksulluk ve yolsuzluğa karşı bütün halkımızı adalet ve demokrasi mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz” dedi. 

SOMA DAVASI AVUKATLARIN BEYANLARIYLA DEVAM EDİYOR

301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma Davasında verilen cezaların Yargıtay tarafından sanık Can Gürkan, Efkan Kurt, Adem Ormanoğlu ve Haluk Evinç hakkında “Bilinçli taksirle öldürme ve yaralamaya neden olma” suçlamasıyla bozulması ardından 2’nci duruşması görülmeye devam ediyor.

Akhisar Bülent Ciğeroğlu duruşma salonunda görülen duruşmaya sanık Can Gürkan ve avukatları bulundukları kentlerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Aileler ve avukatları ise duruşmada hazır bulundu.

Mahkeme Başkanı Salih Pehlivanoğlu’nun olduğu heyetin daha önce verilen kararları okuması ardından, konuşan müşteki avukatları sanıkların SEGBİS ile ifade vermesine tepki gösterdi. 


İlk olarak söz alan dava avukatlarından Melek Polat, sanık Evinç hakkında beyanda bulunarak, acil durum sorumluluğa ilişkin “Etkili bir kriz masası kurulmamış, sorumlular maden suluyor. İlk 1 saati maden sulamak ya da başka şeyler için değerlendirmek yerine krizi yönetselerdi bu kadar insan ölmeyecekti” dedi.

BİLİRKİŞİ RAPORU TALEP EDİLDİ
 

“Havalandırmanın ters çevrilmesi ile ilgili hiçbir tatbikat yapılmamış, sonuçlarının ne olacağı bilinmemesine rağmen uygulanmadı” diyen Polat, “Haluk Erinç'in havanın ters çevrilmesi kararını alarak kaç kişinin ölümüne sebep olduğuna ilişkin bilirkişi raporu alınmasını talep ediyoruz. Bu talebi reddederseniz esasa ilişkin çok temel bir talebi reddetmiş olacaksınız” diye belirtti. 


Avukat Hatice Arslan da Yargıtay’ın eksik incelemelerde bulunduğunu belirterek, “Yeni bir bilirkişi raporu şart. Sadece Evinç için değil Gürkan için de bilirkişi raporu şart. Ek bilirkişi raporu görev ve sorumluların bilinmesi için şart” dedi.

Katledilen işçilerin aileleri mahkeme başkanına, “Sanıklar hala madenlerde çalışıyor. İkinci katliama hazırlık yapıyorlar” diye seslendi. 


“Taleplerimiz mahkemenizin gerekçeli kararında dayandığı taksir gerekçelerine ilişkindir. Bu gerekçelerde maddi hata bulunmaktadır” diyerek söz alan avukat Derviş Emre Aydın da “Gerekçeli kararınızda yöneticilerin ‘tam bir kayıtsızlık ve kabullenme içinde bulunmadığından’ bahsediliyor. Şirket önceki tüm raporlara rağmen Ocak revize projesinde  ‘halen bir sorun yaşanmamıştır’ diyerek tam bir kayıtsızlık içerisinde olduğunu kanıtlamaktadır oysa. Fan sorununa ilişkin olarak, bu fanların hangi panolar için yapıldığı hakkında bilirkişi raporu alınmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.


Ardından söz alan Can Atalay, “Can Gürkan Ankara'da siyasiler ile yüksek mertebe hukukçular ile görüşmeler yaptı. Gazeteci Barış Pehlivan bunu açık açık yazdı. Manisa savcılığı size parmak salladı. Bu iddialar ile kovuşturmayı genişletmeyecekseniz ne yapacaksınız?” diye sorarak, gazeteci Pehlivan’ın ortaya koyduğu iddiaların incelenmesini istedi.

Avukat Murat Kemal Gündüz de kamu görevlilerinim sorumluluğuna ilişkin soruşturma yolunun açılmasını talep etti.
Mahkeme heyeti talepleri değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi. 


 

Avukatlar mahkeme heyetini bir daha reddetti.  

Verilen aradan sonra mahkeme heyeti avukatlarının taleplerini reddetti. Duruşma müşteki avukatların savunmalarıyla devam ediyor.  

Aradan sonra ilk olarak söz alan Avukat Nergiz Tuba Aslan, “Başkan sıfatıyla sizi ve iki üyenizi reddediyoruz” dedi. Aslan, dosyanın yargılamasına başlandığında gerçekten dosyanın kapsamını bilen savcının gittiğini hatırlatarak, “Şu anki savcı geçen celse itibari ile 19 sayfa mütalaa verdi. Gerekçelerinin tamamı Yargıtay 12. Ceza Dairesi'nin kararının birebir kopyası. Savcılık makamına ilişkin bir red müessesesi bulunmuyor CMK'da. Ancak bu dosyada gerçek bir esas hakkında mütalaadan bahsetmek mümkün değil” diye belirtti.  

Aslan, şöyle devam etti: “Sayın başkan uzun zamandır tarafsızlığınızı yitirdiğinizi düşünüyoruz. Üyelerinizin bu dosyaya gerçek anlamda hakim olabilmeleri mümkün değil, bu yargılamada da hiçbir varlık göstermediler. Bu sebeple üyelerinizi de reddediyoruz.” 

Katledilen 301 maden işçinin sadece rakamlarla açıklanmaması gerektiğini vurgulayan Aslan, “Ama bu kişilerin nerede, niye, nasıl öldüğü tespit edilmesi gerekiyor. Çok küçük farklar hariç hep sorumluluk aynı kabul ediliyor. Herkes bir torbaya atılıyor. Yargılamanın subjeleri varsa bunun hakkını vermek zorundasınız, hukuki sorumluluktur, ahlaki sorumluluktur. Eğer bir ceza yargılaması yapıyorsak her türlü bulgu ile sorumlu tutabilir” dedi.  

“HUKUKA UYGUN BİR KARAR VERMEKTEN YOKSUN OLDUĞUNU GÖSTERDİNİZ”

 

Sanık Evinç’in bir imza atmamış olmasının onu sorumluluktan kurtarmayacağını belirten Aslan, sanıkların beyanlarını anımsatarak, “Burada havayı ters çevirdiklerini gururla anlattılar. Ne yaptıklarını bizim hayret nidalarımızla anladılar. Meslektaşlarımız taleplerde bulundular, siz bizim ‘taleplere ilişkin taraflara sormayacak mısınız’ sorumuza rağmen, ara verip kararı yazarak geldiniz, sonra savcılığa sordunuz. Bu usule eksiklik dahi sizin bu dosyayı hızla karara çıkarmak istediğinizin kanıtıdır” diye konuştu. 

“Bürokratın birilerine tonla para verme iddiaları gözünüzün önünde, Yargıtay kararları, raporlar her şey gözlerinizin önünde. Bunlara rağmen bu yargılamanın hukuksuz olduğunu görmemeniz bu yargılamayı sürdüremeyecek olduğunuzun göstergesidir. Bu dosyada hukuka uygun bir karar vermekten yoksun olduğunu gösterdiniz. Biz sanıksız ceza yargılaması yapıyoruz. Adalet için vazgeçmeyen aileler burada ama sanıklar yok. Sanıkların getirilmemesi sizin nasıl bir karar vereceğini ve tarafsız olmadığını göstermiş oldu” diyen Aslan son olarak reddi heyet talebini yineledi.  

Daha sonra söz alan Avukat Melek Polat ve Hatice Arslan Atabay da reddi heyet talebinde bulundu. Atabay, “Vicdanen çok rahat bir şekilde sizi reddediyorum. Patronu koruduğunuz için, taraflı kararlar verdiğiniz için sizi reddediyorum” dedi.  

“SİZDEN ADALET BEKLENTİMİZ HİÇ YOK” 

Avukat Mürsel Ünder, “Nafile bir çaba içinde olduğumuzu düşünebilirsiniz. Ama biz son ölümüzün hesabını son katile sorana kadar durmayacağız” diyerek sözlerine başladı.  

Mahkeme başkanına, “Sizden adalet beklentimiz hiç yok. En azından göstermelik de olsa usulü uygulayın” diyen Ünder diğer iki heyete seslenerek, “Size dikta edileni onuruz ve mesleğiniz için kabul etmeyin. Dosyayı okuduğunuzu birlikte karar aldığınızı düşünmüyoruz” dedi.  

İş güvenliği ya da iş cinayeti davalarında yargının patronların yanında olduğunun söyleyen Ünder, “Aman sermayedarı ürkütmeyelim algısı var ve bu konuda bir cezasızlık politikasının olması da bundan kaynaklı. İşçilerin bir canı yok, sadece maliyet olarak görülüyorlar” diyerek iş cinayeti davalarındaki cezasızlığı eleştirdi. 

“Soma davasının Türkiye ekonomi politik davasıyla ilgisi var. Parayı takip edin bu dosyadaki müdahaleyi görürsünüz. Para dışında, nüfuz, statü, korku, kariyer motivasyonu da var. Bu davaya yapılan müdahale bunlardan kaynaklıdır” diyen Ünder reddi heyet talebinde bulundu.  

“SADECE SİZİ DEĞİL İSTİNAF MAHKEMESİNİ VE SAVCIYI DA REDDEDİYORUZ” 

Avukat Seçil Ege Değerli ise, “İlk atandığınız zamanda sizi reddetmiştik, hâlâ değişen bir şey yok. Hatta özel olarak atandığınız yönünde kanaatimiz daha da güçlendi” dedi.  

Değerli, “Bu yargılamayı yürütmek bizler için fazlasıyla yorucu ama bu yorgunluk sizi olası kasta ikna etmeye çalışmaktan. 6 yıldır buna emek veren avukatlar ile davasının peşinden koşan insanlarla dalga  geçiyorsunuz. Sadece sizi değil istinaf mahkemesini ve savcıyı da reddediyoruz” diye ekledi. 

Vicdani kanaat oluşmasını beklemediğini vurgulayan Değerli, “Çünkü siz yaralı kurtulan 162 işçiyi dinlemediniz, tanıkları, aileleri dinlemediniz. Bu davayı el birliği ile çöpe atmanıza izin vermeyeceğiz. Bu düzen değişecek ve aldığınız kararlarda sizin peşinizden gelecek. Nasıl ki Elbistan kararı peşinizden sizinle geldiyse bu da peşinizden gelecek. Bu pisliği biz temizleyeceğiz” dedi.  

“SİZİ DE SİZİN TEMSİL ETTİĞİNİZ DÜZENİ DE REDDEDİYORUZ” 

Reddi heyet gerekçesini açıklayan Avukat Tamer Doğan da “Yangından mal kaçırır gibi davayı kapatmak istediğiniz için, özel bir şekilde buraya atandığınız için, taleplerimizi kabul etmediğiniz için sizi reddediyoruz. Sizin buradaki kararınız hukuki değil sınıfsal bir karardır. Sizde bir sınıfsal tercih yaptınız. Bu yüzden de sizi de sizin temsil ettiğiniz düzeni de reddediyoruz” dedi.   

Mahkeme avukatların savunmasından sonra arar verdi.  

MADENCİ EŞİ GÜLTEN KAVAS: ACILARIMIZI SİL BAŞTAN YAŞATIYORLAR

 

Manisa'nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014'te meydana gelen olayda yaşamını yitiren 301 madencinin ölümünden sorumlu tutulan Can Gürkan, Efkan Kurt, Adem Ormanoğlu ve Haluk Evinç’in yeniden yargılandığı dava duruşması verilen arasında yaşamını yitiren madenci Ali Kavas’ın eşi Gülten Kavas, dava sürecinde yaşadıklarını anlattı.

Dava başladığından beri davanın takipçisi olduğunu söyleyen Kavas, sanıklara verilen cezaları hatırlatarak, “Türkiye’de kahrolası bir adalet olduğu pandemi gerekçesiyle hepsini cezaevinden çıkardılar. Yargıtay verilen kararı bozup bizi bu günler getirdiler. Acılarımızı sil baştan yaşatıyorlar. 13 Mayıs bayramdı ama bayram bayram değildi bize. Ölen 301 kişi toprak oldu. 301 kişinin arkasında bıraktığı çocukları büyüdü. Ama biz halen bu davanın peşindeyiz. Davamızı bırakacağımızı sanmasınlar. Davamızı asla bırakmayacağız” dedi.

“HAKİMİ ELBSİTAN’DAN TANIYORUZ”

 

Davanın görüldüğü bir duruşma gününde aile yakınlarından birinin kaybetmesine rağmen o gün dahil duruşmaya katıldığını söyleyen Kavas, mahkeme heyetinin tutuma tepki gösteri. Mahkeme Başkanı Salih Pehlivanoğlu’nu Elbistan’daki 11 işçinin yaşamını yitirdiği olayda da tanıklarını dile getiren Kavas, “Bugün hakim ve savcının yerinden olsaydım kürsüyü terk ederdim. Biz hakimi zaten Elbistan’da 11 kişi toprak altında kalırken sanıklar hakkında ceza verip ardından o cezayı parayı kararından biliyoruz. Bide verdiği para cezasını taksitlendirmiş. Sen ölümü taksitlendiriyorsun” ifadelerini kullandı.

 

“BU DAVANIN MAHŞERİ DE VAR”

 

“Bu davanın mahşeri de var” diyerek, mahkeme heyetinden adalet beklemediğinin altını çizen Kavas, şöyle devam etti: “Öbür dünyada elbet savcı ve hakimle karşı karşıya geleceğiz. Burada alamadığım adalet ve hakkımı orada kalacağım. Ama ben istiyorum ki burada bu hakkımı alayım. Bir kişi öldürüldüğünde müebbet hapis cezası veriliyor. Ama burada 301 kişiyi öldürdüler ama sanıklar dışarda geziyorlar. 301 kişinin değeri yok mu? 301 kişinin annesi, babası ve çocukları yok muydu” diye sordu.


 

Eşinin çalıştığı dördüncü günü göçük altında kaldığını anımsatan Kavas, 7 seneden beri 3 çocuğa hem annelik hem de babalık yaptığını söyledi. Kavas, “Ben yaşıyor muyum? Hayır, yaşamıyorum. Sadece çocuklarım için yaşıyorum. Sonuna kadar da bu davanın peşindeyim. Çocuklarıma da diyorum ben öldükten sonra ‘Babanızı davasını siz sürdürün’ diye. Çocuklarım da ‘ölmek var dönmek yok’ diyor. Ölümde olsa ucunda dönmedim, dönmeyeceğim de davamdan. Adaleti yeryüzüne çıkarıp, sorumluları hak ettikleri yere gönderene kadar davamın arkasındayım” diye konuştu. 

AVUKATLARIN REDDİ HAKİM TALEBİNE RED

Aradan sonra avukatların reddi hakim talebine ilişkin kararını açıklayan mahkeme heyeti, reddi hakim talebini reddetti.  

Mahkeme heyetinin ara kararına tepki gösteren Avukat Nergiz Tuba Aslan, “Verdiğiniz bu red kararına tüm meslektaşlarımız adına itiraz ediyorum. Hakimin reddinin özü ve mantığı şudur; reddedilen hakim ancak acil işleri yapabilir. Bir başka hakim bu iddialarımızı değerlendirmelidir öncelikle. Dolayısıyla bu aşamada dosyanın esasına ilişkin sizin devam etmeniz mümkün değildir. Öncelikle itirazın sonucunun beklenmesini talep ederiz” dedi.  

“BU ÜLKEDEKİ ADALET KOKUŞMUŞTUR” 

Avukatların taleplerinin reddedilmesinin üzerine aileler karar tepki gösterdi. Duruşmada söz alan madenci aileleri mahkemenin tarafsız bir şekilde karar vermesini istedi.  

Eşi Mustafa Kaya’yı kaybeden Naciye Kaya, “Bu acının hesabını siz sormayacaksınız biz soracağız, biz soramazsak çocuklarımız soracak. Arkanızdaki adalet yazısını kaldırın bu ülkedeki adalet kokuşmuştur” dedi.  

Kaya’dan sonra İbrahim Duman’ın annesi söz aldı. “Beni oğlum daha 27 yaşındaydı. Yüzüne bile bakmaya kıyamıyordum. Madende hiçbir sorun olmadığını söylüyorlar ama benim oğlum çalıştığında eve bitkin geliyordu. Yalan söylüyorsunuz” diye konuştu.   

Erdoğan Köse’nin oğlu Berkan Köse ise, “Ülke mafyalarla, yolsuzluklarla çalkalanıyor, esnaf kan ağlıyor. Mahsuni Şerif’in de söylediği gibi yiğit muhtaç olmuş kuru sağana. Bu sistem sıkışmış halde. Siz bu sisteme alet olmayın” dedi.    

Oğlu Uğur Çolak’ı kaybeden İsmail Çolak da “Bizim çocuklarımızı ‘fıtratında var’ diyerek katlettiniz. Bu yargılama ile siz bize ikinci bir katliam yaşattınız. Sizin verdiğiniz kararlar sermayedarlara bir ders olacaktır. Bunu düşünüp karar vermenizi istiyoruz” diye ekledi.  

SANIK AVUKATINA AİLE VE AVUKATLARDAN TEPKİ  

Ailelerin ifadesinden sonra mahkeme heyeti sözü sanık avukatlarına verdi. Sanık avukatlarından Abdurrahman Gök’ün “Mağdur edebiyatı yapmayın” demesi üzerine katledilen işçilerin aileleri ve avukatları tepki gösterdi. Sanık avukatları ayrıca, “Müvekkillerimizin eylemlerinin ortaya çıkan sonuçla hiçbir ilişkisi yoktur” dedi.  

Son olarak sanık avukatı madenci ailelerinin avukatlarını hedef göstererek, mahkeme başkanının suç duyurusunda bulunmasını söyledi. Can Atalay da “O suç duyurusunu sen açacaksın” diyerek tepki gösterdi.  

Savcı ise esas hakkındaki mütalaasını bir önceki celse verdiğini ve mütalaaya karşı taleplerinin karşılanmasını istedi.  

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, reddi hakim talebinin itiraz süresinin değerlendirilmesine, eksik kalan hususların tamamlanması gerekçesiyle 14 Haziran tarihine erteledi.   

 

14 HAZİRAN'A KİTLESEL KATILIM ÇAĞRISI  

 

Soma davası ardından Mahkeme önünde avukatlar açıklama yaptı. Öncelikle söz alan Avukat Can Atalay: " Soma'da öldürülen 301 işçinin dosyasına siyaseten müdahale edilmiştir. Gözlerimizle gördük. Artık rezalet ortalığa saçılmış durumda. Davamız kimse öldürülmesin diyedir. 14 Haziran'da burada olacağız. Somayı unutursak kalbimiz kurusun diyen herkesi buraya bekliyoruz" dedi.  

Avukat Nergiz Tuba Aslan, sermayeyi koruyup kollayan bir sistemin olduğunu hatırlatarak, "Burjuva hukuk sistemi içinde bizler 301 canımız için adalet aramaya devam ediyoruz. O patron Can Gürkan'ın daha fazla bedel ödemesini sermayaderler istemez.  Bu çürümüş düzen devam etsin isterler. Burada yaşananların hiçbirini unutmadık. Biz bütün sorumluların peşindeyiz" diye konuştu. 

Kamuoyuna çağrı yapan Aslan, "Tek tutuklunun hala Selçuk Kozağaçlı'nın olduğunu unutmamak lazım. Bizler sonuna kadar bedeli ne olursa olsun sözümüzü söylemekten vazgeçmeyeceğiz. Burayı boş bırakdıkça olanları bizzat yaşıyoruz. Kamuoyu baskısıyla biz birçok kazanımlar elde ettik. Unutmayalım, 14 Haziran'da burada, davada olalım" dedi. 

CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel de katılım çağrısı yaparak, "Gelin bu organize suça hep birlikte suç üstü yapalım. Davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz. Soma'yı unutmayın. Yoksa burada bir hukuk katliamı daha yapacaklar" diye belirtti.  

"BU DAVA TÜM İŞÇİ SINIFININ DAVASIDIR"        

Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz ise temsili değil kitlesel katılım çağrısı yaptı. Akdeniz, "Önümüzde tarihi 15-16 Haziran işçi direnişin yıldönümü var. 14 Haziran'da burada hesap sorma gününe çevirelim. 301 canım davasının karambole getirilmesine asla izin vermeyelim. Ayrıca şunu belirtelim, bizler Elbistan'da hayatını kaybeden iş cinayetinde 11 işçi kardeşimizi de unutmadık, unutmayacağız. O dava da 24 bin TL ile takside bölünerek bitirilecek bir dava değildir. Onun gibi Soma davasının da peşini bırakmayacağız" dedi. 

Soma düzeninin 'hadi hadi çalışma düzeni' olduğunu hatırlatan Akdeniz, "Soma düzeni, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetten sayılmasıdır. Bir yanda Soma düzeni diğer yanda sömürü, yolsuzluk, mafya düzeni. İşte bunlar el ele verince memleketin felaketi olur. Buna işçi sınıfı olarak emekçi olarak dur diyelim" diye konuştu. 

"DİRENİŞ İŞ YERLERİNDE DE SÜRMELİ" 

Ayrıca sendikalara da seslenen Akdeniz, "Burada Türk- İş' e bağlı, Hak İş'e bağlı maden sendikaları var. Maden işçilerini neden buraya getirmiyorlar ve başkanları nerede? Bu kabul edilemez. İşçiler Akhisar'da tabandan gelen gücüyle bu bariyerleri kırmalı. Bu dava tüm iş kollardan işçilerin davasıdır.  Tüm işçilerin burada olmalı. Gelemeyeler iş yerlerinde eylemler yapıp direnişi yükseltmeli" dedi. 

Editör: TE Bilişim