Muammer Aksoy’un katledilmesinin ardından birkaç ay arayla Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Turan Dursun ve sonrasında Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı gibi aydınlarını yitiren bir sivil toplum örgütü olan ADD’nin o günlerde olduğu gibi bugün hala karanlığa karşı aydınlık için mücadele ettiğini belirten Başkan Hamza Kopal, “31 Ocak 1990’da Kurucu Başkanımız Prof. Dr. Muammer Aksoy’un gericiler tarafından katledilmesiyle başlayan ve sistematik bir şekilde sürdürülen aydın kıyımı; aslında bir "meydanı boşaltma" operasyonuydu ve gelecekte ülkemizde sahnelenecek oyunların da habercisiydi” dedi.
1950'lerden bu yana Türkiye Cumhuriyeti’nin çoğunlukla Mustafa Kemal Atatürk’e diş bileyenlerce yönetildiğini savunan Kopal, öldürülen aydınlar için şu yorumu yaptı: “Daha o günlerden, bugünleri öngören ve bunu yüreklice dile getirip mücadele eden öncülerin katledilmeleri; toplumun bilinçlenmesini engellemeye, toplumsal duyarlılığı köreltmeye, tepki verme yetisini, mücadele kararlılığını yok etmeye yönelik planlı bir saldırıydı. Aslında geleceğimize yapılan bu saldırıları, sadece terör veya siyasi cinayet olarak nitelemek, olan biteni kavramaya yetmeyecektir” dedi.
“Devrimcilerin faili meçhul cinayetlere kurban gittiği bir düzende, demokrasiden bahsetmenin mümkün olmadığını sözlerine ekleyen Kopal, “Adaletin ve demokrasinin kalmadığı ülkemizde, yeniden adalet ve demokrasi için savaşmak bir insanlık görevidir” diye konuştu.
ADD kurucu Genel Başkanı Prof. Dr. Muammer Aksoy’u ölümünün 31 yılında saygı ve şükranla andıklarını ifade eden Kopal, ADD şubelerinin Muammer Aksoy için Ankara’da mezarı başında yaptıkları bir tören ile andıklarını ifade etti.

Editör: TE Bilişim