Tarihimizde çok önemli bir yer tutan 1453 İstanbul’un Fethinin 568. Yılı bugün hepimize kutlu olsun.
“Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar...”
Üstad Necip FAZIL’ın Canım İstanbul şiirindeki bu dizeleri aslında her şeyi en güzel haliyle anlatıyor. Bundan 26 yıl önce baba mesleğim öğretmenliğe başladığım, sonrasında ise Peygamber Ocağı diye bildiğimiz kutsal vatani görevimi yaptığım şehir İstanbul...
  ​Fatih Sultan Mehmet’in şehri fethettiğinde, şehrin kapısından içeri doğru yürürken daha 17 yaşında olduğunu, doğup büyüdüğüm şehir olan Manisa’da Şehzadelik yapıp geldiğini düşününce en derinden tırnaklarıma kadar hissettim İstanbul’u ilk olarak.
  ​Ulubatlı Hasan’ın şanlı bayrağı diktiği surlara başımı çevirdiğimde bir kez daha  hissettim.
Ben yürüdükçe sur içine doğru, sanki ardımda kalan  Anıt mezarlarında yatan  rahmetli Adnan Menderes ve Turgut Özal’ın bana doğru baktıklarını hissederek içim titredi.
İlk meyvelerim, tohumlarım, şimdinin koca adamları ve kadınları olan ilk öğrencilerimle geçirdiğim yıllarda gezdikçe heryerini daha da hissettim.
  ​Bir çağın bitip bir diğerinin başlamasına sebep olan fethin şehri,
 ​Yedi tepeli kutsal şehir İstanbul...
Evde kaldığımız şu uzun süren kısıtlı günlerde izlediğim Ottoman dizisi ile bir kez daha hissettim seni. bu arada izlemeyenlere mutlaka izlemelerini tavsiye ederim, dört bölümden oluşan mükemmel bir dizi.
  ​Adaleti ve merhameti yaymak için fethi neredeyse 1000 yıl önce müjdelenen bu şehir ve fethi, tarihimizde önemli bir yer tutar. İstanbul, daha önce de defalarca kuşatılmıştır; VII.-VIII. asırlarda Emeviler ve Abbasiler tarafından da kuşatılmış ancak başarısız olunmuştur. Osmanlılar da şehri daha önce kuşatmıştı; ama olmamıştı fetih. Her şey nasip derler ya Peygamberimiz Hz. Muhammed(SAV) tarafından müjdelenen  bu büyük Zafer daha 17 yaşında Fatih ünvanı kazanacak olan Sultan Mehmet’e  nasip olacakmış demek ki, mekanı cennet olsun.
  ​“İstanbul benim canım, vatanım da vatanım” dizeleri çok şey ifade etmektedir. Ama bilmeliyiz ki emanet çok değerli ve bu kutsal emaneti çok daha iyi korumalıyız. Bir şehri fathetmek kadar ona ve kültürel değerlerine, tarihi eserlerine sahip çıkmak, onları koruyabilmek çok daha önemlidir bana göre. Fethi gerçekleştiren Fatih Sultan Mehmet ’’Biz toprakları değil gönülleri fethetmeye gidiyoruz’’ demiştir. İşte bu düşünceyle mirasa sahip çıkmaya devam etmeliyiz diye düşünüyorum. 
Şahsım adına pek çok ülke gezdim; ama ben bu tarihi değerlere sahiplenmeyi en çok şu dört şehirde gördüm hatta imrendim. İlk olarak bir eğitim projesi kapsamında Almanya’nın Mainz şehrini gezerken binaları gördüğümde çok güzel ve oldukça tarihi bir yapıya sahip bulmuştum. Kaç yüz yıllık diye sorduğumda, hepsinin İkinci Dünya Savaşı’nda yakılıp yıkıldığını; ama yerlerine aynılarının tekrar yapıldığını söylediklerinde ise yürekten takdir etmiştim. İskoçya’nın başkenti Edinburgh’da ise her baktığım yer tarih doluydu, adeta ortaçağa gittiğimi söyleyebilirim. İngiltere’nin başkenti Londra’yı yine bir eğitim projesi kapsamında gezerken de kendimi adeta bir açık hava müzesinde hissettim. Son olarak da Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag ise inanın mükemmel bir şehir, her yeri tarih dokusuyla örülü.  Gezerken bu dokuyu koruyabilmiş olmalarını takdir etmemeniz imkansız. Neden olmasın diyor insan!!!
  ​Dünyanın pek çok ülkesinden daha büyük olan imparatorluklara başkentlik yapmış Asya ve Avrupa’yı birleştiren İstanbul’umuz ise tabii ki bunların hepsinden daha değerli bizim için. Onun boğazda esen rüzgârı, Topkapı Sarayı’ndan Boğaziçi’ne baktığınızda gördüğünüz manzara, Kız Kulesi, İstiklal Caddesi, Eyüp Sultan, Galata Kulesi, Eminönü, Sirkeci, Beyoğlu…Ve saymakla bitmeyecek daha niceleri…
 
Yıllar geçmesine rağmen ben hala dalıp dalıp gidiyorum bazen Payitaht’a.
Orhan Veli’nin dediği gibi
“İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı… “
 
  ​Tabii ki tarihi güzellikleri kadar büyük projeleri ile de gündemde şimdi İstanbul’umuz. İki kıtayı birleştiren köprülerinin yanında, büyüklüğü ile dünya listelerinde yer alan yeni havalimanı, boğazın altından suların içinde gidilerek iki kıtayı birleştiren Marmaray’ı, şimdiyse her gün gündemde olan Kanal İstanbul’u ile dünyada parmakla gösterilecek hem tarihi hem modern bir şehir.
​Evet geleceğimiz olan gençler! Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi ümidimiz sizlersiniz. Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta olan sizler, bu ülkeyi geçmişine, tarihine tarihi eser ve yapılarına sahip çıkarak daha da ileriye götüreceksiniz. Gelecek sizlersiniz, tarihi değerlerimize sahip çıkarak büyük Türkiye yolunda sizlerden çok büyük beklentilerimiz var. Başaracağınızdan, bir eğitimci olarak, benim hiç şüphem yok. 
   
​Saygılarımla…