Türkiye genelinde 33 firmanın 7 milyar dolarlık bir jeotermal santral yatırımı yaptığı ve 5 bin kişiye istihdam sağladığını belirten Kındap, Manisa’da 8 firmanın yaklaşık 1,5 milyar dolarlık jeotermal yatırımı yaptığı ve bin kişiye istihdam sağladığını ifade etti. Kındap, Manisa’ya yapılacak olan 4 yeni santralin 2025 yılına kadar tamamlanacağı ve 3.5 milyar dolar yeni yatırımla toplam yatırımların 5 milyar dolara yükseleceği öngörüsünde bulundu. Jeotermal enerji üretiminde Manisa’nın Aydın ve Denizli’den sonra üçüncü sırada yer aldığına değinen Kındap, yeni yatırımlarla Manisa’nın liderliği Aydın’dan alabileceğini dile getirdi. 
JESTER Başkanı ve Zorlu Enerji Genel Müdürü Ali Kındap, Türkiye’nin, tektonik yapısı nedeniyle jeotermal santral yatırımları için dünyanın en zengin ülkelerinden biri olduğunu ifade ederek, Ege Bölgesi’nde tespit edilmiş 3 bin megavatlık elektrik üretim potansiyeli, 30 bin megavatlık da termal-ısıtma-soğutma-kurutma için kullanılabilecek enerji kaynağının bulunduğunu belirtti.  
Jeotermalin, yerli, yenilenebilir ve temiz bir enerji kaynağı olduğunu  ve Ege’de kurulu olan santrallerin Türkiye’nin enerji arz güvenliğine büyük katkı sağladığını belirten Kındap, “Yani Ege’deki jeotermal kaynakların tümü devreye alındığında Türkiye, 2.2 milyar dolarlık cari açıktan kurtulacaktır” dedi.
Son dönemde kamuoyunda jeotermal enerji santralleri ile ilgili doğru olmayan iddiaların yer aldığını ifade eden Ali Kındap, bilimsel araştırmalar ve resmi veriler, santrallerin başta üzüm olmak üzere tarım ürünlerine olumsuz bir etkisinin olmadığını göstermekte.  Manisa’da bulunan jeotermal elektrik santrallerinin, Valilik tarafından düzenli biçimde denetlendiğini vurgulayan Kındap, bu konuda Tarım ve Ormancılık Bakanlığı ile Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yapılan bazı incelemelerin sonuçlarını paylaştı. 
Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre 2012-2017 yılları arasında Manisa’da don olayları ve hastalıklar dışında rekoltede dramatik oranlarda düşüş yaşanmadığı ve ve başta üzüm olmak üzere, çeşitli ürünlerde rekoltelerin iyi geldiğini kaydeden Kındap  “Sultani çekirdeksiz üzümün ihracatıyla ilgili veriler de, yurtdışına satışta dramatik düşüşler yaşanmadığını göstermektedir. İhracat yapabilmek için belirli standartları yerine getirmek gerektiği düşünülürse, üretilen üzümün kalitesizliğinden bahsetmek söz konusu olmaz.”
Çekirdeksiz üzüm üretiminde hem alan hem de üretim olarak birinci sırada yer alan Alaşehir’de de, üretim alanlarının genişlediğinin gözlendiğini ifade eden Ali Kındap, “Türkiye’de jeotermal enerji yatırımı yapan Alaşehir Belediye’sinin ilçe verileri,  jeotermal santrallerin üzüm üretim ve kalitesini düşürdüğü iddiasını yalanlamaktadır” diye konuştu.
Jeotermal enerjinin fosil yakıtlarla kıyaslanmayacak derecede temiz bir enerji kaynağı olduğunun altını çizen Kındap, Jeotermal santrallere karşı basında yer alan olumsuz ve asılsız iddiaların, temiz enerji kaynağının değerlendirilmesine ket vurduğu ve kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesine sebep olduğunu belirterek “Çeşitli kaynaklardan sağlanan veriler ışığında üzüm kalite ve veriminde herhangi bir düşüş olmamasının yanı sıra, giderek artan bir potansiyel olduğu görülmektedir.”diye konuştu. 
Jeotermal yatırımcılar arasından zaman zaman hatalı ve mevzuata aykırı davranışlarda bulunanlar çıkabileceğini belirten Ali Kındap, “Ayıbımız varsa örtmüyoruz. Ortaya sorun çıktığında nasıl çözüleceğine odaklanıyoruz” dedi ve gazeteciler ile halktan, santrallerde yaşanan sorunlarla ilgili kendilerini bilgilendirmelerini rica etti.
Jeotermal elektrik santrallerinin çevresel etkilerini değerlendirmek amacıyla Dünya Bankası ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) ile işbirliği yaptıklarını belirten Ali Kındap, bu yıl tamamlanacak iki araştırmanın bölge halkının tüm sorularına,  bağımsız ve tarafsız kuruluşlar ağzından yanıt getirileceğini belirtti. Kındap’ın verdiği bilgiye göre, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın “Kümülatif Etki Değerlendirmesi Çalışması” adlı araştırması, JES’lerin çevresel etkileri konusunda bugüne kadar hazırlanan en kapsamlı raporlardan biri olacak.

Jeotermalin çevreye etkileri konusundaki gerçeklerin bu çalışmalar sayesinde bu yıl aydınlanmış olacağını kaydeden Kındap, Jeotermalin, yerli, yenilenebilir, temiz bir enerji kaynağı olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti “Jeotermal elektrik santralleri, enerji üretiminde kullandıkları akışkanların tamamını tekrar yeraltına re-enjekte etmektedir. Aksi takdirde santrallerin verimleri düşer. Avrupa Kalkınma Bankası ve Dünya Bankası’nın çalışmalarının jeotermal elektrik santrallerinin yenilenebilir ve çevreci niteliklerini tartışmaya yer kalmayacak şekilde ortaya koyacağını düşünüyorum.” 

Jeotermal santrallerin atıkları hakkında da bilgi veren Ali Kındap, atıklar arasında yer alan karbondioksitin insanlar, hayvanlar ve bitkiler tarafından da üretilip atmosfere atıldığını, sera etkisi dışında sağlığa bir zararı bulunmadığını belirtti.
JESDER’in, jeotermalin ısıtma gücünden yararlanmak için Jeotermal İhtisas Sera Bölgeleri projesini geliştirdiğini anlatan Ali Kındap, Manisa Alaşehir’de bin 827 dönümlük alanda kurulacak Jeotermal İhtisas Sera Bölgesi için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve ilgili kamu kurumlarının çalışma başlattığını belirtti. Altyapı yatırımlarının yaklaşık yüzde 80’inin devlet tarafından gerçekleştirileceği proje, jeotermal santrallerin tedarik ettiği sıcak suyla ısınacak.
Türkiye’de bir ilk niteliği taşıyan Jeotermal İhtisas Sera Bölgelerinin istihdama da büyük katkı sağlayacağını vurgulayan Ali Kındap, “Kurulmakta olan 3 Jeotermal İhtisas Sera Bölgesi, yaklaşık 3 bin kişiye istihdam sağlayacak” diye konuştu. Ali Kındap, Jeotermal İhtisas Sera Bölgelerinin Türkiye’nin tarımdaki kurutma kapasitesini ve kuru meyve ihracatını artıracağını da dikkat çekti.

Editör: TE Bilişim