CHP Manisa İl Başkanı Semih Balaban basın toplantısında yaptığı konuşmada, şu ifadelere yer verdi: “Ülkenin enerji krizinden çok en önemli sorunu yönetilememe sorunudur. AKP’nin 20 yıllık iktidarının son 5 yılında ülkemiz adeta uçuruma sürüklenir hale gelmiştir. Bu siyasal iktidar artık ülkeyi her alanda yönetemez durumdadır. Yıllardır ‘Doğalgaz bulduk’ diyorlar. Ama buldukları ve hala çıkardıkları bir doğalgaz yok. Sanırım doğalgazı ya rüyalarında ya da vatandaşın cebinde buldular. 21. Yüzyıl Türkiye’de elektrik kesintisinden dolayı üretimin yapılmaması, üretimin durması veya aksamı büyük bir utançtır. Toplum artık çizilen pembe tablolara inanmıyor. Çünkü o pembe tabloları yalanlarla çiziyor. Vatandaş artık o pembe gözlüğü takmıyor. Yandaş medyaya baktığımızda ülke uçuyor, her şeyi ile ülke mükemmel bir yönetime sahip algısı yaratılıyor. Ama gerçekler öyle değil. Gerçekler doğalgazı, enerjiyi bulamayan bir ülke konumundayız. AKP’nin ekonomi politikasında kar hırsı, zengini daha zengin etme düşüncesi ve yandaşlara kazandırma düşüncesi var. Zaten bütün sıkıntılar bundan kaynaklanıyor. Eğer ülkenin elektrik kurumu özelleştirilmeseydi, devletin elinde kalsa ve gerekli yatırımlar yapılsaydı ne bu enerji krizi yaşanırdı ne de üretimin elektriği kesilmek zorunda kalırdı. Halkımız yüksek elektrik faturaları ödemek zorunda kalmazdı. CHP olarak her şeyin planlı bir ekonomiye bağlı olduğuna inanıyoruz. Tarım, sanayi ve özel sektör planlı bir ekonomiyle düzelebilir. CHP’nin iktidarında planlı bir ekonomiyle toplumun her kesiminin sorununa çözüm getireceğiz. Artık AKP’nin ülkeyi yönetemediği bir aşikar. Çözüm artık erken seçim değil, hemen seçimdir. Ülkenin bir gün bile beklemeye tahammülü kalmadı.” Yaşanan enerji krizi ile ilgili açıklamada bulunan CHP Yunusemre İlçe Başkanı Av.Yalçın Arcak ise şu ifadelere yer verdi: “320 sanayi bölgesinde 50 binin üzerinde bazı fabrikalarda üretim yokken, bazılarında ise üretim kısıtlamalı olarak yapılıyor. Nedeni fabrikalarda enerjinin olmaması. ‘Faizi indirelim, dolar yükselsin, işçilik ucuzlasın, üretim bize yönelsin’ dediler, 3 gündür yerli ve yabancı üretici elektrik ve gaz verilmediği için şalter indirmiş durumda. Sözde Çin modelini uygulayacaklardı. Ama gördüğümüz üzere iktidar bunu da elini yüzüne bulaştırmış durumda. Ülke tarihinde emsal görülmemiş bir yönetim şekliyle karşı karşıyayız. Şuan ki krizin birçok sebebi olduğu söyleniyor. Ama şunu net bir şekilde biliyoruz ki iktidarın açıkladığı gibi bir teknik sorunla karşı karşıya değiliz. İran tarafından böyle bir sorun yok. Var olan stokların tüketilmesi mevzu bahis oldu. Bir iki gündür bu husus gündemi işgal ediyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin gaz aldığı devlet ile anlaşmaları var. En son Rusya ile yapılan bir anlaşma AKP iktidara geldikten sonra anlaşmanın mahiyeti değiştiriliyor. Metreküp başına alınan doğalgazın fiyat hesaplaması değiştiriliyor. Bu durum ülkeye ihanettir. Türkiye bu konuda milyarlarca dolar zarara uğratılıyor. Bu husus Sayıştay raporlarını da yansımış durumda. 2010 yılında çok net bir argüman ortaya koydu. Doğalgaz aktarımı yapılmadan önce alıcı ve satıcı devlet masaya otururlar. Satıcı devlet derki alıcı devlete ‘Bizler ne kadar doğalgaz alacaksın’ der ve alıcı devlet ise ‘Şu kadar alacam’ deyip taahhüt eder. Bunun altında aldığı gazlarında aradaki bedeli ödemek zorundadır. Mesela 1 milyon metreküp taahhüt etti, ama 500 bin metreküp aldı. Aradaki 500 bin metreküpün parasını ödemek zorunda kalır. Bunun gibi bir durum Sayıştay raporu tarafından ortaya konulmuştur. Daha sonra Tayyip Erdoğan bunun içinden nasıl çıkabiliriz diye düşünmüşler ve ülkenin dört bir yanına doğalgaz çevrim santralleri yapmışlar. Bu nedenle yaklaşık 15 yıldır yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili iktidar doğru düzgün ruhsat vermiyor. Sırf doğalgaz santralleri çalışsın ve bizim bütçeden para çıkmasın diye. Ama çıkan çıktı. Ayrıca kapalı kapılar ardından yapılan anlaşmalarda da çok ciddi rüşvetlerin döndüğü iddia ediliyor.” CHP’li Arcak açıklamasının son kısmında, iktidar partisini yaşanan sıkıntıların faturasını vatandaşa kestiğinin altını çizerek şöyle konuştu: “En son Rusya ile yapılan anlaşma maddeleri içerisine Samsun-Ceyhan boru hattının Çalık Enerji grubuna verilmesi maddesi konuldu. Rusya bunu ne karşılında kabul etti. O dönemde Çalık Enerji Grubu’nun başında damat bey vardı. Ülke ne yazık ki bir avuç yandaşa, çok değerli padişahımızın ailesine peşkeş çekiliyor. CHP iktidarında bunların hepsini hesabını sormakta bizim boynumuz borcudur. Gelinen noktada yaşanan sıkıntının faturası halkın cebine ve faturalarına yansıyor. 300 ile 400 lira arası gelmesi gereken faturalar şimdi 1500 lira geliyor. Çünkü artık iktidarın bütçesinde bunu kaldıracak para yok. Tamamen halka yönelmiş ve halkın cebine yönelmiş durumdalar. Bunun hesabını soracağız.” CHP Şehzadeler İlçe Başkanı Hakan Gürtunca ise yaptığı konuşmada, şu ifadelere yer verdi: “Yaşanan bu elektrik ve doğalgaz krizinin bir veya üç günlük olduğunu sanmıyoruz. Yaşanan bu sıkıntı sebebiyle üretimin düştüğü her saniye bu ülkeye milyonlarca ve milyarlarca dolar zarar yazmaktadır. Baktığımızda artan hammadde fiyatlarıyla, kurların dalgalanmasıyla, enerji zamları ve işçilik maliyetleriyle sanayici uğraşıyor. Birde elektrik kesintileri sebebiyle üretim iyice düşüyor ve sanayicilerimiz kaderleriyle baş başa kalıyor. Bu kesintinin her saniyesi kayıp. Bir taraftan ‘İhracatla büyüyeceğiz’ diyoruz, diğer yandan üretimdeki her şeyin maliyetini uçuruyor ve enerjisini kesiyorsun. Zaten insanlar finansmana ulaşmakta büyük sıkıntı yaşıyorlar. Üstüne üretimini engelleyecek elektrik kesintisi yaparak, ‘Sen git öl. Ne yaparsan yap’ diyorsun. Böyle ülkenin ihracatı filan uçmaz. Sanayici artık şaşkın, yılgın ve moralsiz durumda. Bu ülkenin üretmeyi ihtiyacı varken, yapılan bu kesintilerle bu ülkenin ayağına kurşun sıkıyorlar. CHP olarak aylarca ‘Karakış geliyor’ dedik. Bununla ilgili önlem alın ve depolama yapın dedik. Ama söylediğimiz kimse dikkate almadı. Arz güvenliğini sağlayan anlaşmalar yapın dedik. Ama bunu da dikkate almadılar. CHP iktidarında bu ülke yaşadığı bu sıkıntıları aşacak. O güzel günlere kavuşacağız.”