Zeytin… Bin yıllardır bu topraklarda bereket sembolü. Savaşların, barışların, sofraların, inançların, medeniyetlerin tanığı. Akdeniz’in kadim çocuklarından biri. Ama ne yazık ki bugün Türkiye’de, sadece bir ağaç değil; bir rejimin açgözlü çarkında ezilen bir direniş sembolü haline geldi.
*
İspanya, İtalya, Yunanistan… Bu ülkelerde zeytin sadece bir ürün değil, ekonomik kalkınmanın mihenk taşı olarak görülüyor. Zeytinyağı, sofralık zeytin, kozmetik ürünleri, ihracat kalemleri daha birçok şey… Bunların hepsi devlet teşvikiyle, bilimsel tarımla, çiftçi dostu politikalarla korunur, geliştirilir, pazarlanır. Çünkü o ülkelerde devlet, çiftçiye düşman değil, ortaktır. Kimse “hadi al ananı da git” demez.
*
Türkiye’de ne yapılır? Zeytinliklerin göbeğine maden ruhsatı kazınır. Ormanlara dinamit sokulur. Yangın çıkarılır. Köylünün toprağı, yandaş müteahhitin kazmasına peşkeş çekilir. Yetmezmiş gibi bir de üzerine yasa çıkarılır: Zeytinlik alanlarda madencilik yapılabilir. Ses mi çıkarmayı düşünüyorsun hadi yiyorsa çıkar padişahımız çok yaşa demezsen, “ananı da alır gidersin”.
*
Talan yasasına bir yumuşama gerekli, yandaş basına bir propaganda ürünü gerekli, maaşlı emir erleri ne yapacak her kötülüğü savundukları gibi bunu da yere göğe sığdıramayacaklar. Havuzlu villalarından lüks sitelerinden çıkıp başlayacaklar övmeye. İşte bu talan yasası içinde bir yumuşama, süslü bir gerekçe uyduruldu: “Enerji arz güvenliği.”
Oysa gerçek şudur: Bu ülkeyi yöneten zihniyet doğaya düşmandır, çiftçiye düşmandır, insana düşmandır.
Bu bir yasa değil, doğa katliamı ruhsatıdır.
*
AKP rejiminin Meclis'e sunduğu “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” zeytinliklerin altına dinamit, üstüne rant koyma planıdır.
3573 sayılı Zeytincilik Kanunu “3 km yakına toz çıkaran tesis kurulamaz” derken, bu teklif doğrudan anayasal ve yasal korumaları baypas ederek zeytinlikleri maden sahasına çevirmeyi hedefliyor.
Üstelik buna bir de “uzman katkısıyla doğayla barışık yapılacak” gibi akıl almaz bir cümle ekliyorlar. Doğayla barışık maden mi olur? Termik santralin doğayla barışını hangi rapor yazacak?
*
Bu durumlar bir anda olan bir şey değil yıllardır yavaş yavaş verilen emeklerin karşılığı. Bu yıl zeytin ihracatına bile yasak getirmiş bir hükümetten bahsediyoruz! Zeytinyağına ihracat yasağı geldi. Gerekçe yine klasik: “İç piyasada fiyat artmasın.”
Ama ne oldu? İç piyasada da fiyat arttı, çiftçi de kazanamadı. İhracatçı da mağdur oldu. Yandaş ithalatçı sevindi, ithal zeytinyağı kapılarından girerken yerli üretici boğazına kadar borçta kaldı.
*
Yani bu ülkenin yöneticileri için zeytin yalnızca kösteklenmesi gereken bir şey. Üreticiye destek vermek yerine madenciye teşvik veriliyor, zeytinlik korumak yerine şirketlere ruhsat veriliyor. Çünkü bu rejim insanı değil yandaşı yaşatmak üzerine kurulu. Yandaşı değil halkı yaşatırsan, köylünün cebine para girmesini sağlarsan, köylü parası olmadığı için değil para kazandığı için şükrederse işte o zaman kimseyi “uyutamaz”.
*
TEMA Vakfı, Ziraat Mühendisleri Odası, Türkiye Barolar Birliği, yüzlerce çevre platformu ve uzman bu yasaya karşı çıkıyor. Ama ne oluyor? Komisyon oturumlarına alınmıyorlar. Milletin sesi susturuluyor.
Çünkü mesele yasa değil, rantsal mutabakat. Bu teklifin gerçek adı “Yandaşa Peşkeş Kanunu”dur.
*
Yasanın geçmesi durumunda özellikle Muğla çevresindeki zeytinliklerin yerle bir edilmesi bekleniyor. Koordinatlar verilmiş gibi, Milas, Yatağan ve Yeniköy gibi termik santrallerin çevresindeki verimli topraklar bir bir hedef alınıyor.
Bu sadece ağaç değil, bir kültürün, bir geleneğin, bir geçim kaynağının, bir yaşam biçiminin hedef alınmasıdır.
*
Ey çiftçi! Uyan!
Bu yasayla senin zeytinliğin gidecek.
Toprağın gidecek.
Köyün gidecek.
Yaşam hakkın gidecek.
Sen hâlâ "Bize bir şey olmaz" diye mi düşünüyorsun?
Senin tarlan maden olacak. Sonra kamulaştırma diye gelip üç kuruşa topraklarını alacaklar.
Sen sustukça, onlar sesini toprağına gömecek.
*
Zeytin ağacı kolay yetişmez, ama bir kez kesilirse bir daha gelmez.
Burası Anadolu. Bu topraklar, zeytinle bereket bulmuş topraklar.
Ama bu yasa geçerse, sadece zeytin değil; geleceğimizin kökleri kesilecek.
Bu yasa, doğaya karşı bir savaş ilanıdır.
Bu yasa, Zeytin’e yazılmış bir idam fermanıdır.
*
“Zeytin’i Talan Yasası”na ya da “Yandaşa Peşkeş Kanunu”na kim destek veriyorsa önce aklını sonra vicdanını kontrol etsin ikisinden biri muhakkak eksiktir.