Yaşar Fahri CAN- MANİSA BÜYÜK ŞEHİR Mİ YOKSA BÜYÜK KENT Mİ?

Öncelikle kent ve şehir kavramlarını sorgulamalıyız. Her iki kavram da aynı şeymiş gibi algılanıp birbirleri yerine kullanılsalar da aynı anlam derinliğini ifade etmezler. Kentler bir çok açıdan tanımlanabilir ama tarihsel ve toplumsal çıkış noktası ol

Abone Ol

Öncelikle kent ve şehir kavramlarını sorgulamalıyız.

Her iki kavram da aynı şeymiş gibi algılanıp birbirleri yerine kullanılsalar da aynı anlam derinliğini ifade etmezler.

Kentler bir çok açıdan tanımlanabilir ama tarihsel ve toplumsal çıkış noktası olarak, kendi kendini yöneten ve bir arada oturan bir topluluğun işgal ettiği ve bu işgalden ötürü iskan ettiği, buna bağlı olarak örgütlendiği mekan demektir.

Her kent aynı zamanda bir res publica, yani kamusal nesnedir. Kamusallık ise, kentdaşların kendi mahremiyetlerinin dışında ve ötesinde “hemşehri olmanın” bilincini ürettikleri ortak mekânlarının varlığını zorunlu kılar.

Şehirler ise uygarlık yanları ağır basan yerleşim yerleridir. Daha sivildir. Daha sıcaktır.

Bir yerleşim yeri her iki özelliği de sahip olabilir. Yeni modern bir kent ve tarihi güzelliklerini koruyabilmiş bir şehir olabilir.

İstanbul yoğun uğraşlara rağmen şehir olma özelliğini yitirmemiş nadir yerlerdendir. Siz onu ne kadar yok etmeye çalışsanız bile o kendi küllerinden doğmaya devam eder. Bunu sağlayan onun ebediliğidir. Ankara ise kentlere verebileceğimiz en güzel örnektir. Başkent olmanın ağır başlılığı ile geniş caddeleri, büyük bulvarları ve yüksek binaları ile modern bir kent.

Herkes kendi kentlerini ve şehirlerini kendi ölçüleri içinde üretebilir. Yaşadığımız alanlara sahip olabilmenin ve onlara sadece maruz kalan edilgen insanlar olmaktan uzaklaşabilmenin yollarından biri de bu olsa gerek.

Bütün bu yazdıklarımızın ardından Manisa’yı nasıl değerlendireceğiz. Kent-şehir ölçüsünde yaşadığımız bu yeri nereye koyacağız?

"Magnesia" dan Manisa’ya uzanan süreci iyi değerlendirerek bu soru üzerinde yapacağımız yorumlar, Manisa’nın çeşitli alanlardaki sorunları üzerinde de yoğunlaşmamızı gerektirecektir ki bu da aslında benim ulaşmak istediğim noktadır.

Manisa büyük şehir oldu. Ama binlerce yıllık tarihi mirasına sahip çıkıp modern bir kent olabilecek mi?

Maalesef Manisa’da yaşayanların birçoğu kendini buranın bir parçası olarak görmüyor, kentini sevmiyor ve onu sahiplenmiyor. Buna Manisa’nın yerli halkı da dahil.

Bunun neden böyle olduğu konusunda bir fikrim yok. Ama şunu söyleyebilirim:

Manisalıların Manisa’ya ve onun değerlerine sahip çıkma konusunda gösterdikleri tembellik sürdükçe büyük şehir olmak bina yığınlarının artmasından başka bir şey ifade etmeyecektir.