Soldakinin 380 Bin, Sağdakinin İse 1.8 Milyon Takipçisi Var

Abone Ol

Sosyal medyada gezinirken gördüğüm bir paylaşım beni epeyce düşündürdü.
Gönderide, bir karede yan yana konmuş iki kişi ve açıklamada; "Soldaki Nobel ödüllü bilim adamı Aziz Sancar'ın 380 bin takipçisi var, sağdakinin ise 1.8 milyon takipçisi var. Tek bir mahareti var göbeğini oynatmak..."

Peki neden böyle?
Bir yanda 2015 Nobel Fizik Ödülü'nü kazanan bilim insanımız Prof. Dr. Aziz Sancar, diğer yanda göbek sallayarak ettiği danslarla ünlenen Yasin Cengiz.
Aziz Sancar'ın paylaşımlarını merak eden az bir kitle varken, Yasin Cengiz'in bir sonraki videoda nerede göbeğini sağlayacağını merak eden 2 milyona yakın takipçi...

Tüketim çağı ve etkileri hayatımızı öyle bir kapsar hale geldi ki, bu sadece ekonomiyi değil iletişimi de içine alarak adeta sarıp sarmaladı. Kolay içerik tüketimi bizi sersemletti. Dakikalarca hapsolunan Instagram keşfetleri, aklı yerde sürükleyen TikTok içerikleri gibi yeni meşgaleler, toplumu bir noktadan diğerine savuran bumeranga çevirdi.
Bilgiyi kendinden bilen sözüm ona yurdumun kahvehane bilginleri de ne yazık ki gününü zekadan uzak, içi boş sosyal medya içerikleriyle geçirir hale geldi.

Sokrates'in sözü geliyor aklıma; “Cahil insan, gürültüsüyle kalabalıkları peşine takar; bilge ise sessizdir, arayan bulur.”

Kimi takip ettiğimizin, nasıl biri olduğumuzu anlattığı bir dönemdeyiz. Kimi seviyorsak ondan yanayız. Seçtiğimiz yoğunluk nasılsa o yöne doğru evriliyoruz.

Bana has, çokça kullandığım bir sözüm var; "Bir insanın başına gelebilecek en kötü şey bilgisizliktir."
Evet, bir insan aç ise o yemek için çalışır ne yapar eder onu bulur ve doyar. Susuz ise su içerek ihtiyacını giderir. Başı boş ise topluma uyar, kendince fanatiklik edinir. Fakat bilgisiz ise bunu kabul etmesi çok güç olacağından ve bu durum fizyolojik bir ihtiyaç olmadığından bilgi için pek de çabalamaz.

İnsanımızın yönlendirilmesi, bilgilendirilmesi şarttır. Bu konuda da ülke olarak sürekli zorunlu eğitilmemiz elzemdir. Bu kanayan yaramızdır.
Eğitim sadece diploma ile çözülemeyecek kadar derin bir konudur. Bilinç, farkındalık, bunlar olmadan alınan diplomanın, online sertifikaların bir geçerliliği yoktur.

Bugün gelinen noktada, birbirine benzeyen insan tiplemeleri karşımızda!
3 harfli küfürler olmadan cümle kuramayan gençler...
Her akıma ayak uyduran estetik yüzler...
Sürekli direksiyon snapi paylaşarak dikkat çekenler...
Benzer şablon remixleriyle fotoğraf paylaşan tipler...
Bunlar toplumun geldiği seviyeyi gösteriyor!

Hal böyle iken takipçiler, DNA onarımı üzerine çalışan bilim insanı yerine, göbeğini sallayarak ünlenen kişiyi yeğliyor.

Ali Şeriati şöyle demişti; “Eğer bir toplumda, ayakkabı boyacısı profesörden daha çok ilgi görüyorsa; o toplum yerlerde sürünmeye mahkumdur.”

"Çokluk sizi aldatmasın" düsturu ortadayken, yeniden ve yeniden bilgiye sarılmamız gerekiyor. Yönetenler bu durumu ciddiye almazsa yönetilenlerin vay haddine!
Gelecekte bizi su krizinin yanında bilgi krizi de bekliyor.

Şu anlık Prof. Dr. Aziz Sancar'ın takipçisi sayısının Yasin Cengiz'e ulaşması imkansız görülse de toplumun bilinç ve farkındalığının artmasıyla bilim insanlarına da ilgi kayar mı dersiniz?
Kim bilir?