Seyrediyoruz

 Seyrediyoruz Sevgili Asım Uslu köşesinde bizim Manisaspor’u çok iyi analiz ettiğimizi söylüyor. Öncelikle övgüsü için teşekkür ederim… Sadece gördüğümüzü kaleme alıyoruz deyip, son durum hakkında görüşlerimizi yazalım. Aslında yazılacak, çizilecek fa

Abone Ol

 Seyrediyoruz

Sevgili Asım Uslu köşesinde bizim Manisaspor’u çok iyi analiz ettiğimizi söylüyor. Öncelikle övgüsü için teşekkür ederim… Sadece gördüğümüzü kaleme alıyoruz deyip, son durum hakkında görüşlerimizi yazalım.

Aslında yazılacak, çizilecek fazla bir şey de kalmadı… Hani takke düştü, kel göründü derler ya… Manisaspor’un durumu da bu… Yazıyoruz çiziyoruz, hep aynı şeyler… Bilindik durumlar… Dön dolaş aynı noktadayız… Ne bir ileri, ne bir geri… Sıkıntılar belli… 90 dakikayı kaldıracak bir orta saha yok… Böyle olunca da maç 60. Dakikadan sonra kopuyor… Çünkü ortada bir Yiğit İncedemir sağlam kalıyor, diğerleri yatıyor… Ya da pili bitiyor… Burada Murat Erdoğan için ayrı bir parantez açmak lazım… Yatanların arasına sokmamak lazım… Adamın yaşı belli, gücü belli… Elinden gelenin fazlasını yapıyor… Sahada gücü yettiğince basmadık yer bırakmıyor… Golünü de atıyor… Daha ne yapsın… Ama mesela bir Ferhat… Haftalardır forma için şans  bekliyor. Şans veriliyor, ama sonuç ortada… Hele bir pozisyon kaçırıyor ki atsa maç kopacak, bekliyor bekliyor, neyi bekliyorsa artık, rakip de geliyor topun önüne kendini atıyor, pozisyon heba oluyor… Keza Isaac da öyle… Öyle bir gol kaçırıyor ki, o da atsa rakibin fişini çekecek, maç bitecek yine olmuyor. Bu kadar olmayan işlerin sonunda da son dakikada yine yıkım oluyor…

Üzülmek çare değil… Kahrolmamak elde değil… Takımı son terk eden Kemal hoca heyecan gelsin diye gitmişti… Belki de ümidimiz artsın diye yönetimimiz Ümit Özat ile anlaştı… İlk maçta eleştiri oklarını çevirmek bize yakışmaz… Zaten hiç de adil olmaz… Takımın başında iki gün geçiren bir hocaya ne olacak bu takımın haline diye sorulmaz… Ama şunu sormak istiyorum. Maçı televizyondan seyrettim… Kameralar Ümit hocaya döndüğünde o da bizim gibi dikkatli bir şekilde seyrediyordu sahayı… Ne bir heyecan gördüm kendisinde, ne bir hırs…

Belki de stili böyle olabilir… Tarzı böyledir… Ona da saygı duyuyorum… Ama takımın ihtiyacı olan heyecanı bekledik bu maçta, sahada olmasa da en azından saha kenarında… Ama ben onu göremedim… Sonra maçın analizi geldiğinde mikrofon tutuldu Ümit hocama, bana sanki zorla  bu takımın başına getirilmiş gibi geldi… Muhtemelen bana öyle geldi ama, bu takımın heyecana ihtiyacı olduğu içindir bu beklentilerim…

Ondan sonra, on birinci haftada bitti… Hasret sürüyor… Bir üç puan belki yeni bir başlangıç olacak… Ama olmuyor… Hep beraber seyrediyoruz bu inanılmaz düşüşü, hem de gözlerimiz açık…