İl Müdürü Hasan Çebi’nin de katıldığı seminerde kirazın agronomisi, kimyası, antioksidan profili, kalite kontrolü, teknolojisi ve tarladan sofraya HACCP'e uygunluk açısından değerlendirmeleri konu alındı. Manisa’nın kiraz yetiştiriciliği konusunda son yıllarda önemli düzeyde artış gösterdiğini ifade eden Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Hasan Çebi, “İlimiz kiraz üretiminde ülke ikincisi olup, dikili ağacı sayısı bakımından Türkiye’de birinci sırada yer almaktadır. İlimizde 2013 yılı verilerine göre; 34 bin 993 ton kiraz üretilmiş olup, toplam ihracat tutarımız 37 bin 77 tondur” dedi. Ülkemizde ilk defa Salihli kirazı üzerinde denenen kiraz tableti araştırmalarının devam ettiğini de açıklayan Tokuşoğlu, “Kirazın 6 ay süre ile soğukta depolamasıyla antosiyaninlerin içeriğinde yüzde 50’den fazlasında kayıp oluşmaktadır. Bu nedenle sağlığa önemli katkıları olan kirazdaki antosiyaninlerin beslenme açısından her an hazır olabilmesi için Türk Kirazlarındaki antosiyaninlerin tablet halinde piyasada bulunması yönündeki çalışmalarımız devam etmektedir.Ülkemiz açısından iyi bir üretim alanı olan Manisa-Salihlide yetişmekte olan kirazlar sektör açısından yeni bir pazar niteliği oluşturacaktır. Kiraz tableti ülkemiz açısından Manisa’da orijinlenmiş yegane antosiyanin antioksidan kaynağı olan doğal fonksiyonel gıda olacaktır” dedi. Ülkemizin dünya kiraz üretiminde payı olan başlıca 5 ülke arasında olduğunu ve yüzde31 pay ile birinci sırada yer aldığını belirten Celal Bayar Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Tokuşoğlu, “7 milyon 450 bin kiraz ağacı ve yılda yaklaşık 230 bin ton ürün ile Türkiye, dünyanın en büyük kiraz üretici ülkesidir. Kirazın Anayurdu Kuzey Anadolu’dur. Ülkemizde 100 üzeri kiraz çeşidi mevcut olup, yılda yaklaşık 250 bin tonu geçen üretim gerçekleşmektedir. Salihli kirazımız Coğrafi İşaretleme almıştır. Kiraz yetiştiği bölgeye ve çeşidine göre nisan sonu ile temmuz başı arasında olgunlaşma dönemi geçirir” dedi. Kirazın kullanım alanlarına değinen Tokuşoğlu, “Kiraz taze tüketiminin dışında, pastacılık sanayiinde, şekerlemecilikte, meyve suyu, meyveli içecek, içki yapımında, reçel, kurutulmuş meyve olarak tüketilebilmekte, konserve ve dondurulmuş gıda olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca, kiraz ağacı kökünden kaliteli pipo, kiraz kerestesinden kaliteli mobilya ve çeşitleri, kiraz zamkı, kumaş endüstrisi ve ağaç kabuğu, yaprakları, çiçekleri, meyve sapı ve çekirdekleri de tedavi amaçlı kullanılmaktadır” dedi. Kansere karşı koruyucu özelliğinin de bulunduğunu ifade eden Tokuşoğlu, “Kiraz özellikle potasyum açısından oldukça zengin bir meyvedir. Yüksek tansiyon riskini indirgeyici kalp-damar sağlığı açısından son derece sağlıklı ve böbrek sağlığı açısından oldukça risksizdir. Güçlü bir antioksidan kapasitesine sahip olduğu bildirilmektedir. Potansiyel sağlık etkileri ile özellikle damar tıkanıklığı, kalp krizi ve inme riskinin azalması ile ilişkilendirilmektedir. Kirazlarda bulunan çözünmeyen lifler, göğüs ve kolon kanseri gibi belirli kanser türleri riskini sınırlamaya yardımcı olmaktadır. Kirazın kalorisinin düşük olması da son derece sağlıklı bir gıda olduğunu göstermektedir. Kiraz meyvesinin ışık alımı, antosiyanin bileşiklerinin konsantrasyonunun artmasını tetiklemektedir. 20 kiraz tüketilmesi, bir aspirin kullanımı ile özdeş etki sağlamaktadır. Kirazda bulunan antosiyanin maddesinin ağrı kesici etkisinin aspirinden on kat daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Kirazlar, melatoninin önemli bir kaynağıdır. Melatonin, potansiyel bir uyku tetikleyici yani uyku arttırıcı olarak bilinmektedir” dedi. Kirazın tarladan sofraya gelinceye kadar geçen sürede kontrol basamaklarının önemini de vurgulayan Tokuşoğlu, “Kirazların paketlenme ünitesine gelinceye kadar ideal sıcaklığının korunması çok önemlidir. Özellikle 8 dakika hidrosoğutma işlemi ile kirazların tarla sıcaklığından 2 dereceye düşmesinin sağlanması oldukça önemlidir. Onaylı yöntemlerle kimyasal ve mikrobiyolojik analizlerin yapılması gerekmektedir “dedi.