NEDEN FUAR? NEDEN MANİSA? - Mehmet GÜZGÜLÜ

Bir malın pazarlaması en az, üretimi kadar önemlidir. Pazarlamanın değişik yöntemleri bulunmaktadır fakat  bunların içinde en önemlisi fuarlardır.  Çünkü fuarlarda üretime başlamamış modellerle de satış yapılır. Yani stok riski ve stok üretim maliyeti yo

Abone Ol


Bir malın pazarlaması en az, üretimi kadar önemlidir. Pazarlamanın değişik yöntemleri bulunmaktadır fakat  bunların içinde en önemlisi fuarlardır. 
Çünkü fuarlarda üretime başlamamış modellerle de satış yapılır. Yani stok riski ve stok üretim maliyeti yoktur. Eğer aranan firma iseniz, maliyet riski de bulunmaz. Üstelik burada üretmediğiniz mal için sipariş ve ön ödeme alabilirsiniz. Bu durum, tabiri caizse bir firma için kaymaklı ekmek kadayıfıdır. 
Manisa, eski adı ile Saruhan; Osmanlı döneminde ayakkabı üretiminde önemli bir yere sahiptir. Manisalı tarihçimiz Çağatay Uluçay bir kitabında, günümüz havuzlu çarşısının, o dönemlerde önemli  ayakkabı üretim noktalarından olduğunu yazmaktadır. Hatta, bir kalfanın ürettiği hatalı ayakkabısı  olursa, ahi başının yanında ustasının, kalfanın ürettiği pabucu, çarşının ortasındaki çeşmenin damına attığını da bir yazısında belirtmiştir. Pabucu dama atılan kalfa, ahi teşkilatının verdiği ceza kadar işten uzaklaştırılırmış. Günümüzde başka anlamda da kullanılsa, "Pabucu dama atıldı" deyimi de buradan gelmektedir.
Günümüzde Manisa'da kaliteli bir ayakkabı üretimi varsa da bu firmalarımız, isim olarak ülkemizde  tanınmaz. Çünkü üretimin çoğu tanınmış firmalara fason olarak yapılmaktadır. Ülke çapında ismi ve markası ile tanınan firma sayımız, maalesef azdır. Fuarlar firmaların ve markalarının tanıtımını da artırır.
"Neden Manisa'da fuar?" sorusuna gelirsek, geçmişte  yılda 80 ile 90 gün fuarlara katılan biri olarak, Manisa’da bir ayakkabı fuarı yapmanın alt yapısının hazır olduğunu gördüm. Ayakkabıcı arkadaşlarımıza bu konuyu açtığımda benimle aynı fikirde olup, yalnızca biraz cesarete,biraz desteğe ihtiyaçları olduğunu fark ettim. Konuyu Büyükşehir Belediye Başkanımız Cengiz Ergün’e açtığımda, fuar konusunda her türlü  desteğe açık olduğunu söylemesi bütün tereddütleri ortadan kaldırmış oldu.
Bildiğiniz gibi malın üretildiği yerde satılmasının faydaları çoktur. Manisalı bazı üreticilerimizin ulusal hatta uluslar arası fuarlara katıldığını biliyoruz. Manisa'daki fuarla daha küçük firmalarımızın fuar ile tanışması sağlanmıştır. Hepsinden önemlisi ise ülkemizin bir çok bölgesinden gelen ziyaretçilerimiz Manisa’mızın ekonomisine  katkı sağlamasıdır.
Fuar sipariş ve ziyaretçi katılımı anlamında beklenenden güzel geçmiştir. Bunun yanında fuar sırasında ilgimi çeken iki anekdotu anlatmak istiyorum. 
Birincisi Bursa'dan gelen ünlü bir firma sahibi ile karşılaştım. Konuşmalarında şu cümleler ilgimi çekti: "Manisa Ayakkabı Fuarını duydum çok şaşırdım. Manisa’dan direk hiç ayakkabı almamıştım. Kalite ve üretim kapasiteleri hakkında hiçbir bilgim yoktu. Fuara geldim, aradığım  bir şeyi bulabileceğimi zannetmiyordum. Hatta biz Bursa'da böyle bir fuara düşünmemişken, Manisa bu işe nasıl kalkışmış diye şaşırıyordum. Yanılmışım, stantları gezerken şaşırdım ve bu stant altıncı mal yazdığım yer demesi  üreticilerimiz için gurur vericiydi. Satışı yapan üreticimizin sözleri de daha çok ilgi çekici geldi bana. 10 yıldır ayakkabı üretiyorum bayan ayakkabısında idolüm olan devamlı takip ettiğim firma şimdi bana gelip mal yazıyor, ben den mutlusu yok" diyerek sözlerini kapaması hayli güzeldi. 
İkinci tespitim: İstanbul’dan gelen, bir büyük toptancının sözü fuarın amacına tamamen ulaştığını bana şu sözlerde  gösterdi: "Artık İzmir için her geldiğimde Manisa’ya da bir gün ayırmam gerektiğini anladım. Hatta konaklamamı da Manisa'da yapmayı düşünüyorum. Manisa geceleri daha sakin ve dinlendirici" 
SON SÖZ: Ayakkabı fuarı, kısaca MAYFU birincisinde amacına ulaşmıştır. Hissedilen ve tespitleri yapılan eksiklerin giderilmesinden sonra yapılacak kış fuarının katılımı bol olacaktır ve eminim ki ülke çapında da daha büyük ses getirecektir .
ALLAH RAHMET EYLESİN
Eski Manisalılar yakından tanırlardı. Sabri Kadıoğlu, halk tabiri ile kaşıkçı Sabri. Nevi şahsına münhasır denilen bir kişiydi. Onu anlatmak benim için çok zor ve sayfalar sürer. O kaliteli insanı yıllar önce kötü bir hastalıkla kaybetmiştik. Hanımı Melahat  Kadıoğlu’nu bu hafta kaybettik. İsmail Kadıoğlu’nun annesi olan ablamıza Cenabı Haktan rahmet dilerim. Mekanları cennet olur inşallah.