Mustafa PALA - Büyüklerimize Ufak Bir Eleştiri

  "Olup bitenler artık canımızı yakmaya başladığında,  bu acıyı bir eleştiriyle ortaya dökmek gerekir.  Böyle bir eleştiri, olayla aramıza koyacağımız mesafenin değil,  yakınlığın ürünüdür."   Kim söylemişse güzel söylemiş, yazımın başına aldı

Abone Ol

 

"Olup bitenler artık canımızı yakmaya başladığında, 
bu acıyı bir eleştiriyle ortaya dökmek gerekir. 
Böyle bir eleştiri, olayla aramıza koyacağımız mesafenin değil, 
yakınlığın ürünüdür."

 

Kim söylemişse güzel söylemiş, yazımın başına aldığım sözü.Bize düşen, bilincine yüreğine sağlık demek olmalı. Bende öyle yapıyorum. Bilincine yüreğine sağlık iyi söylemişsin, Peter Sloterdijk

İnsanlar eleştirilmeyi sevmiyorlar. Hep övülsün istiyorlar.
Bırakın, kentin yöneticilerini eleştirmeyi, en yakın dostunuzu eleştirseniz bile kırıldığını darıldığını görüyorsunuz. 
Eşinizi, çocuğunuzu eleştirdiğinizde bile, eleştirinin hoş karşılanmadığını hissettiriyorlar bir şekilde.
Bence gerçek dost, benim eksiklerimi söyleyerek, tamamlanmamı sağlayandır.

 

Yanınızda yanlış bir söz söyleniyor. Yanlış deseniz size kızanların sayısı artıyor. Sussanız kendinize olan saygınızın yıprandığını hissediyorsunuz. 
Konuşulacak yerde susmak, susulacak yerde konuşmak acı veriyor insana.

 

Yanlışları görüp de, duyup da, susmak yanlışa ortak olmaktır.

 

Beğenmediğim bir yapım var. Taşın altında kalırım lafın altında kalmam. Ne yapayım böyleyim işte… 
Ne olacak, sus sende diğer susanlar gibi diyemem kendi kendime. 
Tamam, insanların beni sevmesi sayması önemli de, benim kendime olan saygım daha önemli bence.
Sevenim azmış, olsun.
Doğru söyleyen dokuz köyden kovulurmuş, olsun.
Gidecek bir onuncu köy bulunur elbet.

 

Ben bu kentte yaşayan bir yurttaşsam, kentimle ilgili düşüncelerim varsa, bunu söylemeliyim. 
İyi olanı da söylemeliyim, kötü olanı da…
İyi olanı söylediğinizde “yağcı” diyorlar.
Kötü olanı söylediğinizde kızıyorlar.

 

“Yağcı” demesinler diye iyi olanı söylemekten, kızacaklar diye de kötü olanı söylemekten vazgeçemem. Bu yaşa kadar vazgeçmemişim, bu yaştan sonra da vazgeçemem.

 

Belediye yöneticilerine “parti gözlüğü” ile bakmam.
Doğruya doğru, eğriye eğri demeyi alışkanlık biçimine getirmişim bir kere. 
Çaresi yok söyleyeceğim. Çaresi yok yazacağım.

 

Kentin girişindeki,  Atatürk Anıtındaki zeytin dalının fırtınada kırılıp yere düştüğünü gördüm aylar önce. 
Gücümün yetince duyurdum herkese. Yazdım söyledim.
Hemşerilerimin ”Ya öylemi?” demelerinin ötesinde bir tepki almadım.
Kimse “öyle kalmasın kentimize yakışmaz hemen yaptıralım” demedi.  
Ancak ben, sanata, yaşadığım kente ve Atatürk’e olan saygım gereğince hemen yapılmasını istiyordum.  Yönetenler ilgilenmeyince, Manisalı İşadamı değerli dostum Hakkı Bayraktar’a ilettim sorunu. Sağ olsun, hemen hallederiz, siz gerekli izinleri alın yeter dedi. İlgililere iletip izin aldık ve barışın simgesi zeytin dalı kısa sürede yerine konuldu. Benim dışımda teşekkür eden odlu mu bilemiyorum. Ben bu kentte yaşayan birisi olarak, yüzlerce kere teşekkür ediyorum. 
İnsanın yaşadığı kentte, dayarlı yurttaşların olması ne güzel değil mi?

 

Kentimizdeki birkaç eksikliği dile getirdiğimde, kırılan, darılan, kızanlar olacaktır biliyorum.

 

Fatih Parkında bulunan Manisa Tarzanı heykelinin yerinden sökülüp götürüldüğünün farkında olan kaç hemşerim vardır bilemiyorum. Tarzan’ın elindeki dalı kopardılar önce, sonra parmaklarına geldi sıra. En sonunda da kolunu kırdılar. Kendi kolum kırılmış kadar üzüldüm. Sonra da bir baktım ki, yerinden tümüyle sökülüp götürülmüş. Polyesterden yapılmış heykelin tamir edilmesi kolay oluyor. Heykeli yapan 2 bilemedin 3 gün içinde kırılan kolu yapıp yerine koyabilir. Ancak günler, haftalar, aylar geçti, heykelin yerine konulduğu yok.

 

Tarzan heykeli yerinde olmadığı gibi, “Niye söküldü?”, “Niye yerine konulmuyor?” diye soranda olmuyor biliyorum. Hatta sökülüp götürüldü diye sevinenlerde olmuştur belki…

 

Başkası sormazken sen niye soruyorsun diye kızıyorlar bana da.

 

Sanıyorum ki, Manisa Tarzanı Heykelinin kolunun kırıldığından ve yerinden söküldüğünden Manisa Belediye Başkanı Sayın Cengiz Ergün’ün bilgisi yoktur. Olsaydı mutlaka gereğini yapardı. Heykelin söküldüğünü bilen başkan yardımcıları, müdürler var elbet. Yaşanan bir sorun, bilinip çözülmediğinde, fatura Belediye Başkanına kesiliyor. Belediyede işiniz mi aksadı, aksatana söz söyleyen olmuyor. Fatura Belediye Başkanına kesiliyor her zaman. Manisa Tarzanı heykelinin yerine konulmayışının sorumlusu olarak, Belediye Başkanını görmek haksızlık olur bence... Böyle sorunları çözecek başkan yardımcıları, müdürler, şefler olmalı. Böyle işler başkana kalmamalı. Böyle işlerde Başkanın talimat vermesibeklenmemeli. Belediyelerin eksikliği yetki göçerimidir. Yetkiler bir elde toplanınca, aksaklıkların olmaması mümkün değil. Yetki bir elde toplanınca, eleştiri de ona geliyor…

 

Manisa Tarzanı Heykeli yerine konulmayacaksa, oraya başka bir heykel düşünülüyorsa, Manisa Tarzanı Heykeli için başka bir yer bulunabilir. Yeter ki, sorun çözümlenmek istensin…

 

Biliyorsunuz Manisa lisesinin yakınında Sayın Zafer Ünal’ın Belediye Başkanlığı döneminde yapılan kitap okuyan çocuk heykeli vardı. Vardı diyorum çünkü şimdi yok..
Ne oldu kitap okuyan çocuk heykeline?
Ne olacak sökülüp götürüldü ve unutuldu. Unutturuldu…

 

Manisa Belediyesinin Park ve Bahçelerden sorumlu Müdürüne de kendisini her gördüğümde ilettiğim bir sorunu birde buradan iletmek istiyorum. Yeşil alanların düzenlenmesinde, Peyzaj Mimarlardan yararlanılır. Yeşil Alanın düzenlenmesi,  ağaçlar için çukur kazanlara bırakılmaz. Kent içindeki yeşil alanlara ağaçlar, beşer metre ara ile, zeytin ya da kiraz bahçelerinde olduğu gibi dikilmez… İnsan bilmiyorsa bir bilene sormalı. Ya da bilenlerin yaptıklarına bakmalı. Kentimizin güzel parklarından olan, Fatih Parkına bak, araları metre ile ölçülerek dikilmiş birağaç var mı? Ulu parka bak… Yeşil alanlara bitkiler, meyve bahçelerinde olduğu gibi dikilmezler, cinslerine, şekillerine göre dikilirler, bazıları birbirlerine çok yakın, bazıları da uzak dikilirler. Çınar ağacı ile servi aynı aralıkla dikilmez.
Yapraklı olanı, yaprak dökeni dikkate alınarak yeşillendirme yapılır. Bununla da mı Belediye Başkanı uğraşacak? Evet, derseniz, bende insaf artık derim…  

 

Güzelyurt Mahallesinde, düzenlenmeyi bekleyen boş alanlar var. Gelin birlikte ağaçlandıralım. Hatta düzenleyeceğimiz bir alana Manisa Tarzanı Parkı adını verelim. Eğer Manisa Tarzanı Heykeli yerine konulmayacaksa, Manisa Tarzanı Parkı adını vereceğimiz parka koyalım Tarzan Heykelini…

 

Eleştirmek kolaydır. İnsanlarımız eleştirdikleri kadar, güzellikleri de dile getirmelidirler. Eleştiriyi kişileri yıpratmak için değil, korumak için yapmalıdırlar. İnsan dostunu dostça eleştirir. Benim yazdıklarımın da dostça olduğundan kimsenin kuşkusu olmasın.

 

Eleştirmenin sevilmediğini bilerek yapıyorum eleştirilerimi. Sevilmemeyi göze alarak yapıyorum. Kendimi ve kentimi sevdiğim için yapıyorum. Dostça yaptığım eleştirilerin dostlukla karşılanacağını umuyorum.

 

“Duymadım, görmedim, söylemedim.” Diyenleri simgeleyen üç maymuna özenmeyeceğiz elbet. İnsansak, yurttaşsak, göreceğiz, duyacağız ve söyleyeceğiz….