Şimdi “sehven” sözcüğü var gündemde.
Sevinen de oluyor üzülen de. “Baraj iyi kalsın.” diyen de var. “Baraj kalksın” diyende. “Kalsın mı kalksın mı halkımıza soralım” diyende var. Sorulacak olanı sormazlar, Sorulmaması gerekeni sorarlar hep. Diyelim ki, herhangi bir partinin yüzde elliden fazla destekleyeni var. Halka sorsak baraj yüzde elli olsun desek ve halk da olsun dese, baraj yüzde elli mi olacak? Ne güzel olur değil mi?
Tek parti gelir iktidar olur hem de güçlü iktidar olur.(!) Gelişmiş demokrasilerde, “çoğunluğun dediği olur” “halk ne derse o doğrudur” denilemez. Demokrasilerde azınlığın hakkı korunur. Demokrasilerde, her görüşün temsil edilmesi esastır. Azınlık hakları güvence altına alınır. Güvence kişiler değil, güvence demokrasinin kendisidir. Liderler bizim adımıza seçeceklerimizi seçince, pazaryerinde “seçmek yasak” diyen pazarcı geliyor gözümün önüne. Seçmek yasak diyen pazarcıya kızıyoruz da, sizin adınıza ben seçerim diyene kızmıyoruz nedense. İstiyorum ki, pazarcı “seçmek serbest” desin. İstiyorum ki, insan istediğini seçsin. Ama olmuyor işte, pazarcı kaşla göz arasında ne varsa dolduruyor torbaya. Yersen diyor… Şifreleme “sehven” yapılmış. Yani sehven de olsa şifreleme yapılmış. Niyet kötü değil. Sehven olmuş. Kabahat bilgisayarda (!) Kabahat sistemde. Sistem bazen izin vermiyor. Bazen izin veriyor. İstediğine izin veriyor İstediğine vermiyor. Sistem bankada çıkıyor karşınıza Sistem tapuda çıkıyor karşınıza Bilgisayarlar çoğaldı ya, Her yerde sistem var. Sistem bazen kilitlenip, bazen açılıyor. Neden diye soruyoruz. Sitemden diyorlar.
Sisteme fazla yüklenildi diyorlar. Bilgisayarların bizi yönettiği günler geldi mi ne? Baksanıza bazı zaman izin veriyor bazı zaman vermiyor. İstediğine veriyor. İstediğine vermiyor… Sistemi yükleyen “hata sistemde” deyip sıyrılıp çıkıyor işin içinden Hata sistemde. Kızmayın canım, niyet kötü değil ki, sehven olmuş. 12 Haziran’da önceden seçilenleri birde biz seçeceğiz.
Ne olacağı, üç aşağı beş yukarı belli gibi.