HIRSIZ

Abone Ol

Yıllar önce Manisa'da doktorluk yapan Gökçe Beyin, bir yakınına anlattığı hatırası...
"Ankara'dan Manisa"ya doktor olarak atandığım için gelmiştim.
Kiraladığım eve yeni eşyalar almış, epey borca girmiştim.
Eşim, oğlum ve yüklü bir borçla Manisa'daki yeni hayatımız başlamıştı.
İlk geldiğim günden beri bu şirin şehri sevmiş, ikinci memleketim diye benimsemiştim.
Kısa sürede güzel dostlar , arkadaşlar hayatımızı renklendirmiş, çevremiz genişlemişti.
Evimizin mobilyaları gelmiş, henüz tam yerleşmemiştik.
Halılar rulo halinde duvara dayalı duruyordu.
Son temizliği yapıp halıları serecektik.
O günlerde bir dostun düğününe tebriğe gitmemiz gerekiyordu.
Oğlum erkenden uyuduğu için , biz hemen gidip, geliriz diye düşünüp, oğlumu evde bırakıp gittik...
Kendimizi o kadar güvende hissediyorduk ki , sekiz yaşındaki oğlumuzu , hemen döneriz diye evde bırakmıştık .
Düğünde fazla oyalanmadık , aklımız evde bıraktığımız oğlumuzdaydı .
Eve geldiğimizde oğlum uyanmış ağlıyordu.
Biz evden çıktıktan sonra , oğlum duyduğu bir gürültüyle uyanmış, salona gelince tanımadığı yabancı bir adamın, çekmeceleri karıştırdığını görmüş.
Oğlum kim olduğunu sorunca adam bir müddet konuşmadan , oğluma bakmış.
Sonra " oğlum git odana beni uğraştırma,sesini çıkarma.
Ben hırsızım. İşim çalmak, sen çok küçüksün, seni korkutmak istemem."
Deyince oğlum, bütün saflığıyla " amca ne olur eşyalarımızı çalma. Onları daha yeni aldık.
Babamın çok borcu var. Eğer sen eşyalarınızı çalarsan, hem eşyamız olmayacak, hem çok borcumuz olduğu için, babam çok üzülecek " diye ağlamaya başlamış.
Hırsız yine " oğlum benim mesleğim bu , ben girdiğim yerden bir şey çalmadan çıkmam." Diye niyetini açıklamış, oğlum gözyaşları içinde yalvarmaya devam etmiş, hırsız oğlumu odasına götürmüş. "Buradan çıkma demiş. "
Biz olayı öğrenince adeta şoka uğradık.
Görünüşte her şey yerinde duruyordu.
Çekmecelere baktığımızda, bir not bulduk. Not gayet düzgün yazılmıştı.
"Evinize hırsızlık için girmiştim. Oğlunuz o çocuksu haliyle , öyle içten gözyaşı döktü ki...
"Babamın çok borcu var , babam çok üzülür" diye öyle ağladı ki. İçim parçalandı.
Ama ben hırsızım, mesleğim bu. Girdiğim yerden bir şey almadan çıkmam. Sizin çantanızla steteskopunuzu aldım. "

Ertesi gün karakola gidip durumu anlattım, tutanak tutuldu.
Taksitle halı aldığım, halıcının önünden geçerken , halıcı beni çağırdı. Bir çay söyleyip , biraz şaşkın, çokça memnun ;"Ya sen on iki ay taksitle aldığın halıların senetlerini, bugün erkenden bir tanıdığınla gönderdin.
Allah senden razı olsun.
Benim de işim kolaylaştı " Demez mi ?
Neye uğradığımı şaşırdım.
Bizim hırsız, çekmecedeki borç listesini almış, halıcıya olan borcumuzu da ödemişti.
Bunu kabul edemezdim.
Derken kısa süre sonra bizim hırsız yakalandı.
Karakolda yüzleştik .
Orada da aynı şeyi söyledi. ;" benim işim hırsızlık, ama oğlunun gözyaşları içimi yaktı.
Sen ne kadar iyi bir babasın ki , oğlun senin üzülmeni istemiyor . Kendisine her türlü kötülüğü yapabilecek birine ağlayıp, " babam çok üzülür " diye yalvarıyor.
Keşke her çocuğun senin gibi bir babası olsaydı, her çocuk iyi bir ailenin içinde yetişmiş olsaydı.
O taksitleri, o masum yavrunun gözyaşlarına sebep olduğum için ödedim. Söyleyin ona beni affetsin. " Dedi.
Senetleri bana verdi.
Yıllarca doktorluk yaptığım Manisa'yı Manisalıları çok sevdim, çok güzel anılar biriktirdim.
Ancak Manisa deyince, aklıma ilkönce bu tuhaf hırsızlık olayı geliyor ."
Çok ilginç bir anı olduğu için siz değerli Manisalı dostlarla paylaşmak istedim.
Sevgi ve selamlarımla.