Dallas çiftliği kimin çiftliği olacak?

Abone Ol

Eğer bir kentin geleceği üzerine bir tartışma yürütülecekse, bu tartışma önce toprağından başlar. Manisa’da son günlerde sessiz sedasız yürütülen Dallas Çiftliği meselesi işte tam da böyle bir mesele. Duyduğumuz el değiştirmeler, değişen imar değişikliği ve tabii ardından gelecek satış kararları... Sanki koskoca Saruhanlı'da veya Manisa' da başka sanayi alanı yok gibi 1. derece tarım alanı sanayi alanına dönüşmüş. Fakat mesele sadece bir parça arazi değil; Manisa’nın geleceği, kimliği ve ekonomik rotası üzerine çok daha derin bir anlayış.

Dallas Çiftliği, Bir zamanlar üretimin kalbiydi

Bir dönemin Manisa'sında, Dallas Çiftliği adeta bir tarımsal üretim üssüydü. İçinde süt işleme tesisleri vardı, salça fabrikası vardı, soğuk hava depoları vardı. Yani sadece ürün yetiştiren bir tarla değil, ürettiğini işleyen, depolayan ve pazarlayan bir kompleks... O yıllarda Manisa’nın tarımıyla övünmesi sadece kuru bir gelenek değildi; somut bir üretim ekonomisinin göstergesiydi.

Sonra ne oldu?
Tesisler sessizliğe gömüldü.
İl Özel İdaresi’ne geçti.
Ardından satış kararı alındı. Satış AKP'lilerin oylarına karşı CHP ve MHP red oyu verdi. Gerekçe buna halka sorarak karar verilmesi gerektiğiydi.
Ve bugünlerde, Saruhanlı Belediyesi tarafından sanayi alanına dönüştürüldü.
Sessizlik yine hüküm sürüyor.

Muradiye Hikâyesi Örneği; Nerden Nereye?

Manisa’nın Muradiye’sini hatırlayın. Bir zamanlar göz alabildiğine üzüm bağları, zeytinlikler, bereketli ovalar... Bugün?
Beton bloklar, sanayi tesisleri, siteler, villalar, alabildiğine beton..

Muradiye örneği bize gösterdi ki, bir kez tarım arazisini betona boğduğunuzda, geri dönüş yoktur. Ne doğa geri döner, ne kaybedilen refah. Bugün nefes alacak alan arıyoruz Muradiye’de. Yarın Dallas Çiftliği’nden başlayarak Saruhanlı'da da aynı hikâyeyi yaşayacağımızı görmek için Nostradamus olmaya gerek yok.

Dallas Çiftliği: Bir avuç için Manisa'nın tamamı mı?

Şu soru artık herkesin zihninde olmalı:
Bugün bir avuç insanın rantı için, gelecekte Manisalıları sağlıksız, pahalı gıdaya ve ucuz iş gücüne mahkûm etmek mi istiyoruz?

Sanki mesele sadece birkaç bürokratın veya birkaç yatırımcının masasında çözülecek bir teknik mesele gibi sunuluyor.

Ama gerçek bundan çok farklı, çünkü tarım sadece ekonomik bir faaliyet değildir.
Toprağı kaybettiğinizde, sadece ürün kaybetmezsiniz:
Bağımsızlık kaybedersiniz, yaşam kaybedersiniz, gelecek kaybedersiniz.

Bugün sessiz kalırsak, yarın çocuklarımıza açıklayacak kelime bulamayacağız.

Dallas Çiftliği tartışmasında mesele sadece “satış” ya da “kullanım değişikliği” değil. Asıl soru şu:

Manisa geleceğini nerede görüyor?
Tarımsal üretimde mi?
Yoksa sınırsız vahşi bir sanayileşmede mi?
Bugün Manisa OSB'yi gezerseniz, büyük kısmının montaj sanayisi olduğunu görürsünüz.
Yani yüksek katma değer yok.
Tarım bırakıldı, ama yerine gelen tam anlamıyla bir “sanayi mucizesi” de olmadı.

Oysa Dallas gibi topraklar bir kez sanayiye açıldığında, geri dönüş mümkün değil.

İşin en dramatik yanı şu:
Bu kadar kritik bir karar alınırken, ortada kitlesel bir kamuoyu hareketi yok.
Ne bir bilgilendirme görüyoruz, ne de geniş halk toplantıları.

Oysa mesele, sadece bir tarlanın dönüştürülmesi değil;
Manisa'nın ruhunun ve yarınının satılması.
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider törende yaptığı konuşmada projeyi, “Saruhanlı’nın çılgın projesi” olarak tanımladı. Allah aşkına çılgınlıkları bırakıp biraz akla davet ediyoruz kendisini ve eşrafını.

Bu yüzden, susmamalıyız.
Konu ile ilgili kamuoyu oluşmalı.
Manisa sadece bugünün Manisalılarının değil; henüz doğmamış çocukların da emaneti.

Dallas Çiftliği'nin kaderi, sadece 553 dönümlük bir arazi değildir.
Bu mesele, Manisa'nın değerlerini tüketerek yok olmasını mı seçeceğinin karar anıdır.

Bugün Dallas için sessiz kalanlar, yarın üzüm bağları için, tarım arazileri için, kendi yaşam kalitesi için de sessiz kalmak zorunda kalacak.

Ve eğer bu sessizlik devam ederse, Manisa’yı gelecekte sadece "kaybedilmiş fırsatlar kenti" olarak anacaklar.

Bugün karar günüdür.

Dallas Çiftliği için.
Manisa için.
Ve hepimiz için.

Not: Ne kadar araştırsam da konu üzerinde sanki sır perdesi var.Daha fazla bilgisi olanlar bana ulaşırsa sevinirim. saruhan.sns@gmail.com a yazabilirsiniz.