Özel'in açıklamalarından satırbaşları;
"Demokrasiyi işine gelince binilecek, 31 Mart'tan sonra inilecek bir tren olarak gören; yıllar önce bunu söyleyen ve bu pratiği hayata geçiren seçmeninin yüzüne geçmişte "manşetlerle çarpışıyoruz" deyip, bugün manşetlerle rakiplerine iftira atanların; 'vesayet odaklarının karşısındayız' deyip, şimdi yarattıkları vesayet odaklarıyla sivil siyasetin önünü tıkamaya çalışanların; iftira ettirenlerin, hakaret ettirenlerin, ikili hukuk uygulayanların; muhalefete ikili hukuk uygulayanların; eğer kendilerine 'öf' denilirse dava açanların, ama öte yandan her türlü saldırıya, hakarete, iftiraya karşı susanların dönemindeyiz.
"ERDEMLİLER HAREKETİ DİYE YOLA ÇIKIP..."
Bugün bir kuruluş yıl dönümü. Erdemliler Hareketi diye yola çıkıp, bugün kumpasçılar hareketine, iftiracılar hareketine dönen; paçalarından pislik akan, bunu da en çok birbirleri bilen ama bu kara düzeni devam ettirmeye çalışanların dönemindeyiz.
Şimdi, bugün saat 12.00 itibarıyla bir kesit; bundan öncesiyle bundan sonrası elbette farklı olacak ama burası bir kesit. AK Parti iktidarının savruluşunun ve tükenişinin önemli kilometre taşlarından biri. Şüphesiz, AK Parti'nin iktidarı bugün bitmiyor; ama başlamış olan tükeniş, savruluş ve yok oluş sürecinde önemli bir kilometre taşını geride bırakmaya geldik. Kısaca değinerek ve hatırlatarak geçmemiz gereken önemli bir sürecin içindeyiz.
19 Mart darbesinin üzerinden 148 gün geçti. 19 Mart darbesini yapacak olanlar, geçen sene 9 Ekim'de siyasi bir makam olan bakan yardımcılığından, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı gibi çok önemli, kritik, tarafsız, korkusuz ve bağlantısız olunması gereken bir makama atadılar.
Önceki için 'Bu beceremedi, bu çocuk becerir' diye yollandı kendisi. Önceki başsavcının 'Ben bu dediklerinizi yapamam, ben hukukun dışına çıkamam' itirazlarından sonra, geçmişte her denileni yapan, hep hukukun dışına çıkan; bir seyyar giyotin gibi mahkeme mahkeme gezdirilip istenilen kararları hızlıca veren kişi, Selahattin Demirtaş'ı içeri atan, Canan Kaftancıoğlu'na yasak getiren ve Grup Yorum davasına giren; baştan aşağı siyasallaşmış, sıkıntılı siyasi kararlar vermiş olan kişi, ödüllendirilmek için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı gibi kritik bir makama getirildi.
"BİR TANE SOMUT DELİL BULAMADILAR"
Boş dosyayı doldurmak için ilk önce, gizli tanık. Ağaç isimleri verdiler. O gizli tanıklar bir şey söyledi. Ama AYM kararı diyor ki, 'gizli tanığın dediklerini delille destekleyeceksin.' İftiraları attılar, bir tane somut delil bulamadılar.
Şimdi öyle bir çorap söküğü başlayacak ki, öyle bir yere gelecek ki iş, bu iftirayı atanlar, nasıl iftira atmaya zorlandıklarını öyle bir anlatacaklar ki, bunu dünya çapında filmleri olacak. Yeter ki cesaret gösterilmeye devam edilsin. Devletin bütün imkanlarını elinde tutanların ne kadar kötüleşebildiklerini görebilmek için önemli bir noktadayız.
Bir sürü savcı mütevazı lojmanlarda oturuyor. Bir tane savcı, 80 yıllık maaşıyla alabileceği yatı alıcı gözüyle gezebiliyor, Boğaz'da kendisine lojman tahsis edilmiş, tadilatına 56 milyon TL veriliyor.
"BUNDAN ŞÜPHELENMİYORSANIZ BEN NAMUSSUZUM"
Herkesin bildiği bir gerçek bugün ortaya dökülmek zorunda. Tüm Çağlayan bilmiyorsa, Anayasa Mahkemesi'nden izleyenler bilmiyorsa ki Türkiye'de yargıda parayla pulla dönen işler var. Karar avukatına göre çıkıyor. Yalansa sizin vicdanınıza söylüyorum. Bundan şüphelenmiyorsanız ben namussuzum, ben şerefsizim. Hepiniz biliyorsunuz.
Çağlayan'a çok yönlü borsası var. İBB'nin ayrı borsası var. Uyuşturucu ticaretinin bile bambaşka bir borsa var. Tuz kokmadı balçık oldu balçık. Lağım patladı. Eğer Çağlayan'da yargı sisteminde bugün bir kokuşmuşluk, bir adamını bulmak ve bir ucu maddiyata dayanan işler yok diyorsanız kapatın TV'yi bundan sonrasını izlemeyin. Ama kapatamazsın işte. Adalet Bakanı, kapatamazsın o televizyonu işte. Etrafına 'ben de rahatsızım' diyorsun ama yok ki cesaretiniz. Yap bunu göster."
Ayrıntılar geliyor...