Türk insanının siyasete bakışı, kimlik arayışındaki bir ergen düzeyindedir.
Kendisini mutlaka bir yere konumlandırmak ister ve yeterli bilgiye ulaşmadan bir sıfat koyar dünya görüşünün önüne.
Şu
cu veya bu
cu olmak, var olduğunun göstergesidir kendisi için.
Mühim olan bir şeye ait hissetmektir kendini.
Henüz emekleme dönemini bile aşamamış bir demokrasiye sahip olduğumuz için de, bu sıfatlar olabildiğine çeşitlidir.
**
Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan ve oy veren insanlar kendilerini
“Cumhuriyetçi” veya
“Demokrat” olarak tanımlar.
Avrupa’da da durum farklı değildir.
Sosyalist ve Sosyal Demokrat Partiler vardır...
Hıristiyan Demokratlar vardır...
Liberaller vardır...
Bir de yeşillik olsun diye “Yeşiller”...
**
Biz de durum öyle mi?
60 yıllık çok partili demokrasi tarihimizde 60’dan fazla kimlik ürettik!
Birini tüketip yenisini ürettik!
Ya kendimizi tanımladık ya da başkalarını yaftaladık!
**
Bizde
“demokrat” olmak yeterli değil.
Sosyal demokratlar var...
Muhafazakar demokratlar var...
Demokratik solcular var...
Liberal demokratlar var...
**
Solcu olmanız yeterli değil.
Demokratik solcu musunuz?
Ulusal solcu mu?
Kemalist solcu musunuz?
Yoksa sosyalist misiniz?
Ya da
komünist? (Ki sosyalist ve komünistler de kendilerinin dahi bilmediği sayıda bölümlere ayrılırlar!)
Belki de 70’li yılların
TİP’çilerindensiniz, ya da
MDD’cilerinden? (21. yüzyıl’ın “hazırcı” gençleri için: TİP: Türkiye İşçi Partisi, MDD: Milli Demokratik Devrim)
Gerçi yetmişli yıllara hiç girmeyelim, çıkamayız. “
Aydınlıkçı”lardan
“bilimsel sosyalistlere”,
“Behice Borancı”lardan
“Aybarcı”lara kadar sadece solun içinde milyon tane “fraksiyon” vardı!
**
“Milliyetçi” olmak da kolay değil!
Ülkücü müsünüz, Nihal Atsız’ın yolundan giden
Türkçü mü?
Belki de
Büyük Birlikçisiniz?
**
Dini yönünüz ağır basıyorsa o da kolay değil!
Sizi nasıl yaftalıyorlar? Ya da siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
İslamcı mı?
Dinci mi?
Şeriatçı mı?
Yoksa
cemaatçi mi? (Ki bu “cemaatçi” tanımı da kendi içinde sonu
“cı” ile biten birçok insan ismini barındırıyor...)
Ya da
Milli Görüşçü?
Yoksa sadece
muhafazakar demokrat mısınız?
**
Bir de geçmişte lidere odaklı
“cı”lar türemişti.
İnsanlar bütün siyasi görüşlerini bir lidere endeksleyip teslim etmişlerdi.
Erbakancı...
Ecevitçi...
Demirelci...
Türkeşçi...
**
Tabi bir de yeni kavramlar var.
Liberaller...
Neo-Liberaller...
Amerikancılar...
Anti-Amerikancılar...
...
...
**
Atatürkçüleri saymıyorum.
En geniş yelpaze onların...
Yukarıdaki sıfatların hemen hepsinin yanına Atatürkçü sözcüğünü de ilave edebilirsiniz.
Herkes başka bir şey de olsa aynı zamanda Atatürkçü çünkü!
**
“Aidiyet” sorunu Türk insanının temel sorunlarından biridir.
Özellikle siyaset söz konusu olduğunda bu kadar farklı kimliklerin ortaya çıkması ve yenilerinin türemesinin sebebi, Türk insanının demokrasiyi –moda deyimle söyleyelim- “içselleştirememesidir.”
60 yıldır yapılan seçim sonuçları bunun kanıtıdır.
70’li, 80’li ve 90’lı yıllarda yapılan seçimlerde, kitleler öylesine hızla parti ve lider değiştirdi ki, bunu başka bir şekilde açıklayamazsınız.
Bir seçimde CHP’ye oy veren seçmenin diğer seçimde MHP’ye oy vermesini başka şekilde açıklayamazsınız!
DSP’nin
%21 oy alıp iktidar olduktan sadece 3 yıl sonra
%1 oy almasını da başka şekilde açıklayamazsınız!
Son 10 yıldır AK Parti’nin iktidar olmasından dolayı günümüzde yanlış analizler yapılıyor.
“Türkiye 2 siyasi görüşlü sisteme gidiyor” deniyor.
Hayır gitmiyor!
Meclisteki parti sayılarının azalması, siyasi kimliklerin azalması anlamına gelmiyor.
Yukarıda saydığım hemen hemen tüm kimlikler hatta daha fazlası mecliste temsil ediliyor.
**
Türkiye yıllardır bir kimlik bunalımı yaşamaktadır.
Ve Türk insanı siyaset kültürünü içselleştiremedikçe de “demokratik ergenlikten” çıkamayacaktır!