Manisa’da ilk kez böyle kapsamlı, herkesin bir arada olduğu bir programa şahit oldum. Programın ana temasına çok uygundu her şey. Mutlaka eksikler olabilir; ama bu programı düzenlemek bile cesaret ister.
Bunu yapabilmek için önce birleştirici bir gücünüz olmalı. Murat Baybatur’da bu var. Dün gece bunu gördük. Program öncesi neredeyse herkesi bizzat aramış.
Titizlikle hazırlanmış bir program. Konuşma metninde çok ince mesajlar var. Baybatur genelde kâğıttan okumaz; ama bu programda önündeki notlara sık sık baktı. Çünkü hitap ettiği kitlede her kesimden, her zümreden insan vardı. Çok dikkatli ve birleştirici mesajlar verdi Baybatur.
Murat Baybatur, Milli Görüş geleneğinden gelmiş, AK Parti’nin kuruluşundan bugüne her kademesinde görev almış ya da verilen görevi yapmış bir siyasetçi. Milletvekilliği döneminde diğer partilerle de gayet güzel diyalog kuran ama özellikle Manisa’nın eşrafıyla oldukça samimi bağı olan bir isim. Partisi adına “Adımız Kardeşlik, Soyadımız Türkiye” temalı toplantıyı organize edecek belki de en uygun isim oydu.
Peki, programda verilen mesaj yerine ulaştı mı?
Bazen insanların bilinçaltına bir fikir gönderirsiniz; olumlu veya olumsuz. Bu kabul görürse yer eder orada. Bu toplantı, tam bir bilinçaltındaki yanlış bilgileri silme ve biraz da güncelleme toplantısıydı.
Evet, farklı yörelerden geldik, farklı görüşlere sahibiz; ama aynı ülkede yaşıyoruz, aynı şehirdeyiz. Aynı gemideyiz.
Ortak noktamız vatan ise kimlikteki doğum yeri ibaresinin ne önemi var? Ve ülkemizde 40 yılı aşkın bir süredir devam eden terör sona ermiş. En azından bir mesafe katetilmiş. Bu emek boşa gitmesin. Herkes elinden geleni yapsın... Bu yaklaşım yankılandı salonda...
Konuşmacılar dikkatle seçilmişti. Manisalılar vardı, Manisa’da ekmek kapısı açan doğu kökenli, Karadeniz kökenli, farklı illerden iş insanları, siyasetçiler, sivil toplum kuruluşlarında görev alan insanlar vardı.
Hepsini bir araya toplamak, aynı masada, aynı sofrada buluşturmak bile verilmek istenen mesaj için yeterli argümanları içinde barındırıyordu. Hiçbir konuşma yapılmasa bile fotoğrafın birleştiriciliği yetiyordu. Önemli olan herkesin samimi olması.
Siyaset üstü düşünmenin zamanı geldi de geçiyor. Zaten bir aradaydık, ticaret yaptık, kız alıp verdik. “Neyi bölüşemedik?” sorusunun cevabını içimizde değil, dışarıda ararsak sonuca rahatlıkla ulaşabiliriz. Çünkü oyun kurucular böyle istedi: 40 yıl huzur olmasın, savaş olsun ki silah, mühimmat satabilsinler. Ülkenin enerjisi terörle mücadelede eriyip gitsin. Devlet değil, devletçikler istiyorlar.
Bu ülkede annelerin ağlama sesi hiç eksilmesin istediler. Bunu başardılar. Ama hiç olmazsa bundan sonra annelerin feryadı, babaların “vatan sağ olsun” sözleri duyulmasın. Buna inansın, bunun için çabalasın herkes. Ben dün akşam bu çabayı gördüm. Toplantıya katılanlardan hiçbirinin mecbur kaldığı için geldiğini sanmıyorum.
Gönül ister ki iktidarıyla, muhalefetiyle herkes buna katkı sunsun. Bu olmuyorsa bile toplumun ekseriyeti olumludan yana olsun.
Ben dün geceki toplantıda güzel şeyler gördüm. Eksikleri görmek istemedim. Çünkü bazen nasıl bakarsan öyle görürsün. Güzel bakalım, güzel düşünelim, güzel şeyler olsun...
Murat Baybatur ve ekibini tebrik ediyorum ve devamı niteliğindeki adımların, verilmek istenen mesajı tamamlayacağını düşünüyorum. Artık mesele vatan olduğu sürece gerisi gerçekten teferruat olsun. Bu düsturun içi dolsun, anlamı büyüsün...