Genel

9 kadın 9 başarı öyküsü... Manisa'dan da bir isim var

Mimarlıktan demir ticaretine, kuyumculuktan lastikçiliğe kadar birbirinden farklı sektörlerde başarıdan başarıya koşan İzmir Ticaret Odasının (İZTO) 9 kadın meclis üyesi, azim dolu öyküleriyle rol model oldu. Listede Manisa'dan da bir isim var.

Abone Ol

İZMİR (İHA) -  İş dünyasında olduğu gibi İZTO’nun meclisinde de kadınların temsil gücünün önemine dikkat çeken İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, "Odamız çalışanlarının yüzde 56.3’ü kadınlardan oluşuyor; ayrıca 9 kadın meclis üyemiz var. Enerjisinden, çalışkanlığından, her konuya farklı bakış açısıyla çözüm bulma yetisinden yararlandığımız kadınlar, odamızda bizim en büyük destekçimiz. Odamızın organlarındaki kadın sayısını daha da artırmak istiyoruz. Ülkemizin ve İzmir’imizin gelişimi için çalışan, yüzlerce kişiye istihdam imkanı oluşturan, her zorluğun üstesinden gelerek şehrimizin itici gücü olan kadın meclis üyelerimiz, genç nesiller için de güçlü bir ilham kaynağı. Biliyoruz ki, kadınlarımız güçlüyse gençlerimiz de, çocuklarımız da, ekonomimiz de, ailemiz de daha güçlü. İZTO olarak bu bilinçle hareket ediyor, kadınlarımızı destekleyen projeler üretiyoruz. Yeni kadın girişimcileri ülkemize ve şehrimize kazandırmak için çalışmaya devam edeceğiz" dedi.

"Manisa’da küçük bir işletmemiz vardı"
Hümeyra Çözel ise "Ben yıllarca ekmeğimi taştan değil ama demirden çıkardım. Dedem sıcak demirciydi, babam da soğuk demirci. 1967 yılında Manisa’da küçük bir işletmemiz vardı. Ben 15 yaşımdan itibaren babam Riza Çözel’in yanında çalıştım. Manisa Sanayi’de bulunan iş yerimizde muhasebeye baktım, satış ve pazarlamada yetiştim. 1993 yılında İzmir’de de şube açtık. Çok sevdiğim ağabeyim Ahmet Çözel’i 1996 yılında 26 yaşındayken kaybettik. Abimin ölümüyle tarifsiz bir acı yaşarken kendimi işlerin başında buldum. Erken büyümek zorunda kalmıştım, acı beni hızlı olgunlaştırdı. İzmir’de işlerin başına geçtim. Ben demir alıp, satıyorum. Bazen kamyonun tepesindeyim bazen vincin üstünde. Kaynak da yapıyorum, yurtdışı fuarlara da katılıyorum. ‘Erkek işi’ denilen bir mesleği kadın gibi yaptım ve başardım. Erkeklerin dünyasında erkekleşmeden var oldum. Kadın iş dünyasında olmalı. Çünkü bir kuş tek kanatla uçamaz. Sürdürülebilir ekonomi kadınsız olmaz. Köylerden eski bindallıları topluyorum. Elimde 500 yıllık bir bindallı vardı onu yatak örtüsüne dönüştürdüm. Antika biriktiriyorum. İzmir Ticaret Odamızın sergi salonunda Türk geleneksel el sanatları sergisi açmak en büyük hayalim" dedi.

"Hayatın her alanında ve anında kadınların var olmasını görmek istiyorum"
Öte yandan kadınlar, başarı dolu hikayeleriyle 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde önemli mesajlar verdi. Kadın meclis üyeleri, hemcinslerine ‘mutlaka çalışın, üretin’ çağrısında bulundu.
"Kariyer yolculuğum ortaokulda ne yapmak istediğimi keşfettiğim an başladı" diyen Adile Dilek Mutlutürk, "Makyajla ilgili iş yapmak, makyajın tüm dallarını öğrenmek istiyordum. İzlediğim filmler, tiyatro oyunları, resim çalışmalarım beni uzun bir yol hikayesine hazırlıyor gibiydi. Lise bitti ve görsel sanatların bir dalı olan makyaj sanatının, ülkemizde yüksekokulu olmadığı için güzellik uzmanı olarak işe başladım. Uzun zaman çalıştıktan sonra, İzmir artık bana yetmiyordu. 2000 yılında TV kanallarında dizi, belgesel, sinema sektöründe çalışmaya başladım. 2011 yılında kendi ismimle ‘makyaj atölyesi’ firmasını kurdum. Bu İzmir'de bir ilkti. Türkçe-İngilizce workshoplar düzenlemek, yurt dışından İzmir'e öğrenci gelmesini sağlamak, üniversitede makyaj bölümü oluşturabilmek için proje hazırlamak, iyi bir makyaj fırçası üretebilmek, İzmir' de saç ve makyaj festivali düzenlemek gibi hayallerim var. İş dünyasında kadının var olması, her ne kadar uzun zamandır konuşulan, tartışılan bir konu olsa da uygulamada yetersiz kalındığını; çifte standardın, cinsiyetçiliğin iş hayatında hala engel teşkil ettiğini biliyoruz. Hayatın her alanında ve anında kadınların var olmasını ve artık sayılarının tartışılır olmaktan uzak, hak edilen, kabul edilmiş seviyeye gelişini görmek istiyorum" dedi.

Kendi markasını oluşturdu
Ayşe Duygu Elçi, "Bugün, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde bin metrekareye yakın alanda üretim yapıyoruz, 256 bin adetlik üretim kapasitesine sahibiz" dedi.
Elçi, "Mezuniyet sonrası ‘garanti bir işin olsun’ baskısıyla kurumsal bir şirkette mimar olarak işe girdim. Ekibin en küçük mimarı olarak kısa sürede inşaattan sorumlu bir konuma geldim. ‘Kendi işimi yapmalıyım’ isteği ağır basınca da 3 yıl sonra şirketten ayrıldım. Önce fuar standı dekorasyonu işine yoğunlaştım. Daha sonra Step Collection markasıyla olmayanı yapma felsefesiyle dekoratif seramik ürünler üretip pazarlamaya başladım. Geçen yıl ikinci markamızı oluşturduk. ‘Stil 44’ ile ahşap ve seramiği buluşturduk. Bugün, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde bin metrekareye yakın alanda üretim yapıyoruz, 256 bin adetlik üretim kapasitesine sahibiz. Kadınların toplumda istenilen yere ulaşabilmeleri için toplumun kadına bakış açısının değişmesi gerekiyor. Kadın, iş dünyasında ne kadar çok yer alırsa, bu bakış açısının değişmesi o kadar hızlanacaktır. Son yıllarda ivme kazanan, kadınlara yönelik mesleki eğitim, iş edindirme kurs ve programları kadın istihdamının artmasında büyük önem taşıyor" şeklinde konuştu.

"890’a ulaşan meslektaşımı temsil ediyorum"
Filiz Avcı Belet de, iletişim ve tasarım sektöründe 25 yıllık deneyime sahip olduğunu söyledi. Belet, "Hayal ile gerçeğin kol kola olduğu, üretimin de mesaisinin olmadığı bir alanda faaliyet gösteriyorum. İZTO meclis temsilciliği görevini meslektaşlarımın vekâletiyle 2 dönemdir sürdürüyorum. Yaşamak ve üretmek, iz bırakıyorsa anlam kazanıyor. Yaşamımda, iş hayatımda ve şu anda sayıları 890’a ulaşan meslektaşımı temsil ederken de inancım ve ilkem budur. İZTO, üyenin ihtiyacı olan her konuya karşı duyarlı ve çözüm sağlama konusunda kararlılığa sahip. Son 2 yıldır içinden geçtiğimiz Pandemi, deprem ve sel felaketlerinde mensubu olduğum İzmir Ticaret odası, bu zor zamanlarda üzerine düşeni fazlasıyla yaptı ve yapmaya da devam ediyor, bu refleksi tüm STK’lar içinde çok kıymetli bir örnek olmuştur. Siyasi, ekonomik, toplumsal koşulların ticarete ve sosyal hayata tartışmasız bir etkisi oluyor. Her ne kadar bu koşulları oluşturan biz insanlar olsak da ‘katılım ve örgütlenme’ noktasında kadın ve erkek ayrımı yapmaksızın; herkesin insani ve mesleki haklarının farkına varmasını çok önemsiyorum" diye aktardı.

43 yaşına kadar ev hanımıydı
24 yaşında anne olduğunu, 43 yaşına kadarda ev hanımı olarak hayatını sürdürdüğünü aktaran Güler Handan Baransel, iş hayatına ev yemekleri yapan bir lokanta açarak başladığını, daha sonra eşinin ve oğlumun ısrarıyla aile mesleği olan kuyumculuğu öğrendiğini söyledi.
Baransel, "Mesleği bana oğlum öğretti. Daha sonra 1 yıl kadar dükkanı tek başına idare etmem gerekti. Bu süreçte çok zorlandım, hata yapmaktan korktum; ama daha sonra alıştım. Bugün eşimden ve oğlumdan bağımsız olarak tek başıma kuyumculuk yapıyorum. Bizim sektörde kadın sayısı yok denecek kadar az; ama bugün zorlu ekonomik koşullara rağmen hala ayaktaysak demek ki başarabildim. Ürünlerin seçiminde kadın olmanın avantajlarını yaşıyorum. Ev hanımlığını da bilen biri olarak çalışma hayatının her anlamda bana büyük katkılar sağladığını gördüm. Çocuklarınızın, eşinizin bile size bakış açısı değişiyor. Sağlığım izin verdiği müddetçe çalışmaya devam etmek istiyorum" diye konuştu.

"Hayalim verimli başarılı yenilikçi bir kadın olarak hep ilerlemek"
Güleylem Akduman da, "İş hayatım, İstanbul’da 90’lı yıllarda aile şirketimizde başladı. Baba mesleği benim de mesleğim oldu" diyerek sözlerine başladı.
Akduman, şöyle devam etti:
"İzmir’e yerleştikten sonra, mesleğimizi sürdürmek için eşimle birlikte bir şirket kurduk. Şirketimiz daima yükselmeyi ve ilerlemeyi hedefleyen yenilikçi bir aile şirketi oldu. Yurt dışından ithal ettiğimiz numaralı ve numarasız gözlük camlarının, Ege Bölgesindeki gözlükçülere satışının gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda gözlük yedek malzemelerinin tamamının satışı da şirketimizde yapılıyor. Birçok akademik çalışmada kadınların şirket değerlerini ve imajını doğrudan pozitif yönde etkilediği ispatlanmıştır. Kadın istihdamını arttırmak ve kadınların her sektörde başarılı olabileceğini gösterebilmek için bizlerin iş dünyasında çoğalarak var olmamız çok önemli. Hayalim verimli başarılı yenilikçi bir kadın olarak hep ilerlemek."

"300 erkeğin arasında tek kadınım"
Jülide Tutan Hergül, 1994 yılında kendi şirketimi kurduğunu, 31 yıldır çalışma hayatının içinde olduğunu ifade etti. Hergül, "Gün içinde çok önemli bir toplantıya katılmam gerekebiliyor, hemen ardından iş kıyafetlerimi giyip şantiyeye gidiyorum. Şantiye alanında 300 tane erkeğin arasında tek başına olduğum günlerim oldu. Kadın kimliğimi kaybetmeden, mesleki kimliğimle her ortamda var oldum. İşimi çok seviyorum. Ne yazık ki iş hayatında hem yönetimsel hem maddi anlamda bir ayrımcılık var. Bu nedenle kadınlar iş dünyasından uzak duruyorlar. Çağdaş ve eşitlikçi bir dünya için kadının iş gücüne katılımı çok önemli. Bu uğurda kendi mesleğim alanında da bir takım şeyler yapmaya çalışıyorum. İZTO 70. Mimarlık grubu olarak şehir plancısı, mimar ve iç mimar kız öğrenciler ile kadın iş sahiplerini buluşturduğumuz bir mentörlük programı yaptık. Şimdi de Çiğli Belediyesi ile Kadın Dostu Kent projemizi yürüyoruz" şeklinde konuştu.

"Lastik camiasının yengesi oldum"
Mukaddes Başakcı da, 1968 yılında Bergama'nın bir köyünde doğduğunu anlattı. "Yaşadığım köyde kısıtlı imkanlarla okudum. 1991 yılında eşim Ali Başakcı ile birlikte bir firma kurduk. Otomotiv yan sanayi lastik tamir malzeme pazarlaması yaptık" diyen Başakçı, "Eski kırmızı Ford marka bir arabayla dağ bayır demeden satış yapıyor, siparişler alıyor, geceleri de evimizde paketleme yapıyorduk. Daha sonra işler ilerledi, panelvan minibüs alıp Aydın’dan Manisa'ya tüm Ege Bölgesindeki lastik tamircilerine malzeme temin etmeye başladık. Yıllar sonra 12 araç ile tüm Türkiye'yi dolaşmaya başlamıştık. Lastik camiasının yengesi oldum. Bundan onur ve gurur duyuyorum. Kadınlar dünyanın en güçlü varlıklarıdır. Bir kadına doğru ayakkabıları verirseniz dünyayı fetheder" şeklinde ifadeler yer verdi.

"Bir kadın gülerse bir nesil güler"
Son olarak Saniye Fıçı da, başarı hikayesini şöyle anlattı:
"İş hayatıma 1987 yılında kamuda sözleşmeli personel olarak başladım. Çalıştığım dönemde Milli Eğitim Bakanlığının açtığı hizmetiçi eğitim kursuyla engelli bireylerin eğitimi ile tanıştım.2000 yılında kendi Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezimi açtım. İş İnsanları dünyasına böylelikle girmiş oldum. Sivil toplum hareketini fazlasıyla önemsediğin için Özel Eğitim Kurumları Derneğinin kurucusu ve ilk yönetim kurulu üyesi olarak yıllarca sektöre hizmet verdim. Kadının sadece iş dünyasında değil toplumun her kademesinde bulunmasını önemsiyorum. Özellikle de kadının sosyal güvencesinin ve ekonomik özgürlüğünün olması ve ayaklarının üzerinde durmayı başarması sağlıklı bireyler yetişmesinde etkili olacağına inanıyorum. Kısaca hayatın her alanında eşit temsiliyetin önemli olduğunu düşünmekteyim. Ben aynı zamanda bir siyasi partinin İzmir İl Başkan Yardımcılığı görevini sürdürmekteyim. Hemcinslerime rol model olmayı başarabildiysem ne mutlu bana. İnsan önüne çıkan imkanları değerlendirerek, bazen de şartları zorlayarak hedeflerine ulaşabilir. Bir kadın gülerse bir nesil güler."