19 Mayıs’ta Ahmet Alim Efendi

Abone Ol

19 Mayıs… Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkarak esaret zincirini parçaladığı, Anadolu topraklarına umut tohumlarının serpildiği gündür. Bugün direnişin başladığı, bağımsızlığın, özgürlüğün temellerinin atıldığı gündür.. Ama ne acıdır ki, o günlerin kıvılcımını çakan gerçek kahramanların isimleri bugün unutturulmakta, yerlerine devletin kurucu değerlerine düşmanlık eden, “din” kılıfı altında kin ve nefret yayan figürler parlatılmaktadır.
*
Manisa Müftüsü Ahmet Alim Efendi’yi bilir misiniz?...

O, sadece bir müftü bir din adamı değil, bir bestekar, bir vatanperver, bir direniş lideri. Mondros Ateşkes Antlaşması'nın ardından işgalin ilk adımları olarak Manisa'ya demir yollarının kontrolü amaçlı Fransız askerleri gönderildiğinde, İzmir'in işgaliyle ilgili tehditler ayyuka çıktığında, İstanbul'daki padişah ve hükümet suskun kalırken o susmamıştır.

Manisa’nın ileri gelenleriyle birlikte İzmir İşgaline kadar tam 25 telgraf çekmiştir Osmanlı hükümetine. Her biri “Bu gidişe dur deyin, dur diyemiyorsanız halka destek olun, garanti verin bir şey olmayacak deyin” telgraflarından oluşan 25 telgraf. Cevap yok! Bir tek yanıt var, o da Aydın Valiliği’ne yazılan şu alçakça ifade: “Müftü Âlim Efendi ve arkadaşları kötü niyetlidir.”

Kötü niyetliymiş öylemi, Vatanperver diyemedikleri için kötü niyetli. Ne farkı var bugünden?

Oysa Manisa’da kurduğu cemiyetin adı bile gerçeği haykırıyor: İstihlas-ı Vatan Cemiyeti… Yani “Vatanı Kurtarma” Cemiyeti! O günlerde kimse “Osmanlıyı yıktılar” masalına sığınmıyor. Kimse “Bu da bizim kaderimizdir” deyip başını eğmiyor.

Direniyor! Samsun’dan önce, Kuvayı millîye ruhu İzmir’de, Manisa’da yeşeriyor. İşgal orduları Manisa’ya dayandığında halkın av tüfeklerini teslim etmesini isteyen Yunan emirlerine karşı, Âlim Efendi halka “Teslim olmayın!” diye sesleniyor. Elindeki fetvayla değil, vatanperver imanıyla direnişi örgütlüyor.
*
Peki bugün?

Bugün ne görüyoruz?

Kürsülerde cübbesiyle boy gösteren, sosyal medyada paylaşımlar yaparak halkı kutuplaştıran, Atatürk’e ve Milli Mücadele’ye hakaret eden, “Keşke Yunan kazansaydı” diyen bir güruh. Bunların ağızlarında "din", kalplerinde ise kin var. Manisa’da imamlık yaparken popüler olmuş Halil Konakçı ve benzerleri… Cumhuriyet’i hedef alırken, kurucu değer ve ilkeleri hedef alırken bir kere olsun Âlim Efendi’nin adını andıklarını duydunuz mu? Onlar için vatanı kurtarmak değil, aklı karartmak esas. Rıfat Börekçi’nin adını andıklarını ülkeyi kurtarmak için canla başla çabalayan din adamlarına rahmet okuduklarına şahit oldunuz mu?
*
Oysa gerçek bir din adamı, Âlim Efendi gibi olur. İnancını, vatan sevgisiyle harmanlayan, işgale karşı direnişin öncüsü olan… "Vatan sevgisi imandandır" sözünü ete kemiğe büründüren bir insan.

Bugün onun mezarı hâlâ bu topraklarda. Direnişin toprağında, Mustafa Kemal’in kurduğu Cumhuriyet’in koynunda yatıyor.

Peki ya o gün Milli Mücadele’ye katılan için “kafir”, “vatan haini” diye fetva verenler? Onların mezarları nerede biliyor musunuz? Kaçtıkları işgalci güçlerin topraklarında. Çünkü bu vatan, hainlerini değil, kahramanlarını bağrına basar.
*
Bugün 19 Mayıs… 19 Mayıs’ı yaşatmak ruhu yaşatmak, sadece bayrak sallamakla olmaz. O ruhu anlamak, Âlim Efendi’yi anlamaktan geçer. O ruhu anlamak Rıfat Börekçi’yi anlamaktan geçer. O ruhu anlamak Ege’nin çarıklı efelerini anlamaktan geçer. O ruhu anlamak Mustafa Kemal’i anlamaktan geçer. Bugün, Alim Efendi gibi gerçek din alimlerine düşen ilk görev budur: Gerçeği Anlatmak. Gerçeği öğretmek. Yalana değil, hakikate inanmak. İnandırmak

Âlim Efendi'yi tanıyın.

Yaktığı Direnişi hatırlayın.

Ve unutmayın: Bu topraklar ancak ve ancak direnenlerin vatanıdır. Çünkü bu topraklarda Alim Efendilerde, Mustafa Kemal’ler de bitmez.