Manisa son 25-30 yılda büyük değişim yaşadı.

Şehir hem dikey hem yatay hızla büyüdü, gelişti.

Bunun en önemli göstergelerinden biri değişen uzaklık kavramıdır.  

Eskiden Muradiye, Akgedik uzaktı. Şimdi lüks sitelerin yapıldığı, TOKİ konutlarının inşa edildiği yeni şehirlere dönüştü.

Şehzadeler’in TOKİ konutları Sancaklıbozköy’e inşa edilecek.

Bundan 10 yıl önce böyle bir karar alınmış olsa herkes şaka zannederdi.

Laleli konum itibariyle merkezde kaldı. Oysa bundan 30 yıl önce yeni bir mahalleydi. Şimdi eskidi. Hatta kentsel dönüşümü bekliyor.

Organize Sanayi Bölgesi aldı başını gitti. Bir şehir nüfusu kadar işçi çalışıyor.

Manisa OSB sadece Manisa’nın değil İzmir’in de karnını doyuruyor.

Wolkswagen Manisa’ya muhtemelen fabrika kuracak. Birçok marka Manisa’da ve devamı yolda…

Şöyle geriye dönüp baktığımızda büyükşehir olalı 5 yılı geçmiş.

Çarşı merkezindeki belediye binası daha düne kadar Büyükşehir Belediyesi’nin bir birimi olarak kullanılıyordu. Yakında Şehzadeler Belediyesi taşınacak.

Emniyet Müdürlüğü, Adliye Sarayı ve daha birçok kurum bundan 20 yıl önce tenha sayılan şuanki mevcut yerlerine taşındı.     

Şehir inanılmaz bir hızla genişliyor.

Nüfus artıyor.

5 yıldır Muradiye’ye gitmeyen biri gittiğinde evini bulamaz.

Bir zamanlar 150-200 bin nüfuslu bir şehir olan Manisa büyükşehir olma yolunda adeta evrim geçiriyor.

Yani anlayacağınız çok ama çok mesafe kat etti Manisa. Her alanda… Okullar, yollar, köprülü kavşaklar,  çevre yolları, fabrikalar, oteller, sosyal tesisler.

Şehrin hayatı, yaşam tarzı değişti. Manisa Lisesi’nden eski Emniyet Müdürlüğü’ne çıkan cadde adeta İzmir Küçükpark’a dönüştü. Uncubozköy en renkli semt oldu.

Güzelyurt’ta evlerin fiyatları eski parayla trilyonu aştı.

Öyle bir değişim ki bu, Doğu Caddesinde şöyle bir yürüyeyim deseniz insan trafiğinden şehrin büyüdüğünü ve nüfusun nasıl da değiştiğini anlıyorsunuz.       

Eskiden Manisa küçüktü. Sokaktaki her 10 insandan biri tanıdıktı. Şimdi yüzlerce yüz arasında belki bir tanıdık ya çıkar ya çıkmaz…

Büyüdük, geliştik, çoğaldık.

Ama…   

Ama bir sorun var ki bir türlü sorunlar listesinden çıkamadı.

Konuşmaya değmeyecek kadar çözümü kolay bir sorun.

Ama büyüdükçe büyüdü. Sürdükçe sürdü. Kabus gibi her yıl farklı bir yanıyla krize dönüştü.

Perşembe Pazarı!  

Aslında Manisa’nın en büyük AVM’si.

İçinde gıdadan giyeceğe ne desen var.

Hatta eskiden bit pazarını bile barındırırdı içinde. Ki hala Perşembe pazarının kurulduğu günlerde bit pazarı da Kuyumcular Çarşısının üst tarafındaki o alışılmış cadde ve sokaklarda kuruluyor.

Bir şehir bu kadar büyüyüp gelişirken, onca dünya markasının fabrika kurduğu, yatırım yaptığı bir komumdayken, ismiyle sembolleşmiş bir halk pazarını neden adam akıllı yapamaz.

Neden?

İşin bir tarafında belediyeler diğer tarafında pazarcı esnafını temsilen Pazarcılar Odası var. Ve tabi ki pazarı ayakta tutan Manisalılar.

Herkes yapabileceği fedakarlığı yapsın artık.  

Çünkü pazarın her tarafı sorun. Öncesi sorun, kurulu kaldığı koca bir gün sorun ve devamı sorun. Bir gün önce başlıyor trafik aksamaya. Akşamdan hatta Çarşamba günü öğleden sonra başlıyor pazarı kurma hazırlıkları. Çarşamba akşamı Manisa Lisesi’nden eski garaja giden yol tıkanıyor.

Esnaf perişan, pazarcı perişan, bölgede evi olanlar perişan. Yani memnun olan, mutlu olan tek bir kimse yok. Varsa da ben karşılaşmadım.

Pazarın kurulduğu koca bir gün boyunca o bölgedeki bilmem kaç cadde ve sokak trafiğe kapanıyor. Hayat duruyor.

Pazar kalktıktan sonra bu kez belediye temizlik işçilerinin çilesi başlıyor.

Perşembe günü pazarın kurulduğu yerlerde oturanlara Allah sabır versin.

Ve o daracık sokaklarda tezgah açmak zorunda kalan pazarcılara da…

Sorun öyle bir sorun ki, kimse halinden memnun değil ama pazar kurulmak zorunda.

E peki ne olacak.

Aslında çözüm çok yakın.

Eski garaj içindeki pazaryerinin tamamen kapatılarak daha kaliteli, yağmurdan çamurdan etkilenmeyen modern bir pazar yerine dönüştürülmesi gerekiyor.

Adım da atıldı. Bir şeyler yapıldı.

Ama yine takıldık kaldık.  

“Salı sallanır, çarşamba çarşafa dolanır, perşembe perişanlıktır” diye devam eden esprili bir deyim var. Ondan mıdır nedir bilmiyorum ama şu bir gerçek.

Perşembe yine perişan etti.

Pazarlık bir türlü bitmedi.

Bitmesi gereken iş bitmiyor.

Eski Manisa’ya yakışırdı belki ama şu değişen, büyüyen Manisa’ya yakışmıyor.

Yıl olmuş 2020, biz hala Perşembe Pazarı'nı tartışıyoruz.

Ve hala çözemiyorsak söylenecek tek bir söz kalıyor geriye.

Onu da siz yazın...