Yok artık… Nerden çıktı bu şimdi dediğinizi tahmin ediyorum. Valla haksız da sayılmazsınız. Biz gazeteciler öküzün altında buzağı aramaya bayılırız.  

Ama küçük bir ihtimal de olsa haklı çıkarsam, şöyle “ben demiştim” yazısını zevkle yazarım.

Baştan anlaştık gibi… Yanılma payım yüksek. Vestel kısmını o çerçevede görün. Ya da isterseniz devamını okumayın. Ama ben yazmaya başladım artık…

Şimdi Vestel mevzusundan önce CHP’nin iddialarıyla ilgili birkaç dünya kelamı edelim.

Son günlerde malumunuz Manisa’daki bir numaralı gündem maddesi... Tartışmaların nedeni malum arazinin Ergün’ün kızına ait çıkması. Veya Sayın Merve Ergün tarafından arazinin satın alınmış olması.

Süreçle ilgili CHP’nin ortaya attığı iddiaların ardından önce MHP Manisa İl ve İlçe Başkanı, sonra Büyükşehir Genel Sekreteri ve Maski Genel Müdürü, en son Merve Ergün’den açıklama geldi. Bu arada CHP suç duyurusunda bulundu. Yani anlayacağınız CHP ile Ergün arasında devam etmesi gereken tartışmaya MHP ve büyükşehrin bürokratları da dahil oldu.
Bu iş karşılıklı yargı süreciyle devam edecek. Öyle görünüyor.

Bu arada MHP’nin en büyük ortağı Ak Parti ve CHP’nin en büyük ortağı İyi Parti henüz topa girmediler.

Şuana kadar Cengiz Ergün’den de henüz bir açıklama yok. Ancak sosyal medyada Ergün’ün hesaplarından çeşitli belgeler ve yapılan açıklamalar paylaşıldı.   

Konunun bu noktaya gelmesinin nedeni Cengiz Ergün’ün Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı olmasıdır. Yani oturduğu koltuk, yaptğı görev, imar planının hazırlanmasında en yetkili isim olmasıdır. Karar mercidir yani. Eleştirilerin temelinde de bu var. Belki de Sayın Merve Ergün’ün talihsizliği. Sıradan bir girişimci olsa kimse konuyla ilgilenmeyecekti. Babasının belediye başkanı olması hayalindeki işi yapmasında dezavantajlı bir durumla kendisini karşı karşıya bıraktı.

Eleştirilerde haklılık payı var mı? 

Bence var...  

Düşüncem şudur; Cengiz Ergün’ün başarılı bir belediye başkanı olduğunu gösteren en önemli gösterge üç dönemdir seçiliyor olmasıdır. 2009 yılında yapılan ilk seçimde MHP’nin merkezdeki oyunu 3 binlerden 60 binlerin üstüne çıkardı ve Ak Parti karşısında çok konuşulan bir zafer kazandı.  

2014 yılında bu kez Ak Partili Hüseyin Tanrıverdi’yle yarıştı ve tüm ilçelerden aldığı 350 bini aşkın oyla Manisa’nın ilk büyükşehir belediye başkanı oldu. İki kez Ak Parti’ye karşı kazandı.

2019 yılında bu kez ittifakların yarışında Cumhur İttifakı’nın ortak adayı olarak en yakın rakibi olan Millet İttifakı’nın adayı Orkun Şıktaşlı’ya yanılmıyorsam 100 binin üzerinde oy farkı atarak yeniden büyükşehir belediye başkanı seçildi.  

Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz?  

Halk sana güveniyor, seni partiler üstü görüyor, senin dürüst olduğuna inanıyor. Senin farklı olduğunu düşünüyor. Yemez, yedirmez, tenezzül etmez diyor.     

Çıraklık, kalfalık dönemi derken artık ustalık döneminde olan bir Cengiz Ergün var. Ama şu son yaşananlar ustalık dönemiyle çok bağdaşmadı.

Nasıl ve neden böyle bir durum yaşandı, anlayamadım. Çünkü Cengiz Ergün'ün böyle bir riske girmeye hiç ihtiyacı yok. 

Belgeler, meclis kararları, kayıtlar, kanun maddeleri sadece konunun teknik kısmıyla ilgili. Kaç kişi ikna oldu bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var. Halkla, vatandaşla iç içe bir gazeteci olduğumu düşünüyorum. Ve o hayal kırıklığına birkaç gündür şahit oluyorum.  

Hiçbir rakibi, hiçbir siyasi hamlesi hatta yaptığı hiçbir yanlış Ergün ile seçmeni arasına bu kadar girememişti.

Siyasetçilere olan güvenin iyice sarsıldığı bir dönemden geçiyoruz.  

Farkında olmak da ayrı bir erdemdir. Yanlıştan dönmek de…

Bundan sonra Cengiz Ergün yeniden bir güven kazanma, bir gönül alma süreci başlatır mı bilmiyorum. Buna ihtiyaç var mı derseniz bence kesinlikle var.  

Doğruyu şimdi, sıcağı sıcağına söyleyeceğiz ki anlamı olsun. Yanlışa doğru dersek kötülük yapmış oluruz. Umarım söylediklerim bu çerçevede anlaşılır.

Gelelim diğer konuya.

Cengiz Ergün’ün Vestel’e ziyareti dikkatimi çekti. Ama aynı gün sosyal medya hesabında Semih Vardarer ziyaretini de görünce ister istemez çağırışım yaptı. Diyorum ya belki bir ihtimal bile söz konusu değil. Ama olsa ne güzel olurdu değil mi?

Manisaspor’a Vestel’in sponsor olduğu rüya gibi yılları hatırlattı fotoğraf kareleri.

Aslında sadece bu değil…

Yıllar önce de yazmıştım, mümkün olmadı.  Keşke Manisaspor’u tekrar ayağa kaldıracak, Manisa FK’yı da herkesin benimseyeceği bir birleşme olabilse. Bunun kanunen, ekonomik olarak çok zor olduğunun farkındayım.  Ama olduğunu varsayın. Şehrin tek takımı, taraftarlar arasında küskünlüğün olmadığı ve Vestel’in sponsorluğunda yeni bir Manisa takımıyla önümüzdeki yıl 1.Lig Şampiyonluğu, sonrasında Süper Lig…   

Benim dememle olmayacağını iyi biliyorum. 

Ergün’ün Ahmet Nazif Zorlu’yu ziyaretinde ne konuşuldu kim bilir.

Ama Vestel'le de olsa mevcut durum da devam etse bir gerçek değişmeyecek. 

Bu meselede şapiyonluk yolu helalleşmeden, birleşmeden geçer. 

Ve belki bu günler bir fırsattır.