Her gün yeni örnekler ekleniyor. Toplumun siyasetçilere olan güveni azalırken tepkisi büyüyor. Asıl tepki tutarsızlığa bence…     
Meclisteki ilk tartışma 2017’nin Aralık ayında yaşanmıştı. AK Parti ve CHP’li üyelerin karşı çıktığı suya zam konusunda Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün tepkisini dile getirmişti. 
Mecliste suya zam konusu yine bir MASKİ genel kurulunda yaklaşık 1 yıl sonra, 2018 yılının kasım ayında gündeme gelmişti. Allah’tan o günlerde Cumhur İttifakı’nın yerel seçimlere tek aday çıkarma mevzusu kesinleşmediği için Ak Parti ile MHP arasındaki çekişme vatandaşa yaramış ve suya zam yapılamamıştı. 
Yani Ak Parti zamma sırf Ergün’e muhalefet etmek için karşı çıkmıştı. Daha doğrusu bugün öyle olduğu anlaşılıyor!  
Gel zaman git zaman yine bir Maski Genel Kurulu geldi çattı. Ve suya zam konusunda bu kez güçlü bir meclis grubuna sahip olan Ak Parti ile MHP anlaştı. Geçtiğimiz pazartesi günü suya zam kararı alındı. 
İlçelere göre değişmekle birlikte ciddi bir zam oranı söz konusu.
Suya zam konusuna karşı çıkan CHP, ne hikmetse KAYSÜ zammına aynen onay verdi. Hani şu ilçe belediyelerinin talebiyle su faturalarına eklenecek olan yaklaşık 10 TL’lik fark var ya, işte o! 
Bir tek İYİ Parti herhangi bir belediyesi olmadığı için zamlara onay vermedi. İYİ Parti’nin CHP’li ilçe belediyelerinin bazı giderlerinde zam talebi olması durumunda nasıl karar vereceği merak konusu. Akhisar, Saruhanlı, Alaşehir ve Turgutlu gibi ilçelerde bakalım İYİ Parti CHP’nin herhangi bir zam talebine hayır diyebilecek mi?       
Konuyu çok dağıtmadan asıl anlatmak istediğime geleyim. 
Meclisteki son tabloyu görünce o çekişmeli günleri aradık ister istemez. İki parti çekişirken zamlar da arada kaynayıp gidiyordu ne güzel. En azından son 2 yıldır böyleydi. 
Tabi işin esprisi bir yana asıl üzerinde durulması gereken, bu noktaya nasıl gelindiği. 
Önce şunu belirteyim; Suya zam olur veya olmaz. Ben zam olmasın demiyorum, diyemem de. Eğer şartlar bunu gerektiriyorsa zam pek tabi ki doğal bir haktır. Ancak ortada görünen çok net bir tutarsızlık var. Bir tezatlar zinciri var.  
Toplum vicdanının tepkisi buna…
Suya zam talebinin üzerinden 6-7 ay geçmiş. O zaman Ak Parti grubu zam talebine neden karşı çıktı ve şimdi neden zam yapalım diyor? Eğer o zaman zam hak idiyse sırf siyaset olsun diye mi bu tavrı sergiledi. Yoksa son 6-7 ayda ne değişti de şimdi zam oldu? 
Ak Parti’nin hamlesine karşıt bir hamle yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün, 2019 yılında zam olmayacağını ilan etmesine rağmen şimdi bu ısrar niye? 
Benzer bir durum Katı Atık Yönetim Sistemi Ücreti (KAYSÜ) konusunda da yaşanmış, Ak Partili belediyelerin ısrarına rağmen MHP onay vermemişti. 
Şimdi 9 AK Partili, 4 CHP’li ve 4 MHP’li belediyenin ortak teklifiyle su faturalarına KAYSÜ zammı eklenecek. Bu eklenti ayrıca yapılacak olan zammın dışında biraz zamcık gibi bir şey! 
     
Bakın tekrar ediyorum. Zam neden yapılıyor noktasında değilim. Şartlar bunu gerektiriyorsa zam yapılır. Tepkiler zammın yapılış şekli ve zamanlamasına… 
Burada siyasetin verdiği bir açık var. Siyasetçi diyor ki; Ben halkın menfaatini düşündüğüm için değil sadece kendi siyasi hegemonyamın devamı için karar veriyorum. İşime gelirse evet gelmezse hayır der geçerim! 
Eee aradaki halk peki? 
Onlar masanın garnitürü mü yani?  
Evet diyor siyasetçi, aynen öyle maalesef… Bu yapılanlar bu anlama geliyor, fotoğraf çok net. 
Oysa siyaset parti için değil halk için, ülke menfaatleri için yapılır.      
Hal böyle olunca alınan zam kararı siyasilerin günlük menfaatleri doğrultusunda aldıkları bir kararmış algısı oluşturuyor. 
Ki öyle zaten…
Belki bu tutarsızlıklar olmasa Maski olağan zam hakkını daha olağan bir şekilde elde etmiş olurdu. 
Süreç eleştiriye çok açık…
Bütün bunlar siyasetçiye olan güveni darmadağın etmiş durumda. Kimin nerede nasıl durduğu, hangi kararı niçin verdiğini anlamak gittikçe zorlaşıyor. 
Ve maalesef ülkemizde siyasete ve adalete olan güven azaldıkça geleceğe dair umutlar da azalıyor… 
Adalet demişken alın size bir örnek; 
Ünlü oyuncu Ömür Arpacı’nın Bostancı’daki evine giren hırsızlar, ziynet eşyası ve paranın yanı sıra geldikleri yolu yaya gitmemek için garajdaki lüks otomobili de çalıyor! Polis, hırsızlardan C.Ö.’yü günler süren teknik ve fiziki takibin arından film sahnelerini aratmayan kovalamaca ile çaldığı araçla birlikte yakalıyor. C.Ö. bin bir güçlükle gözaltına alınıp sorgulamasının ardından adliyeye sevk ediliyor. 
Sonuç mu? 
Adli kontrol şartıyla serbest...
Ziynet eşyası, para ve bir de üstüne araba çalan hırsız "adli kontrol" adı altında serbest bırakılıyorsa vay bu ülkedeki namuslu, şerefli, dürüst insanların haline...