Başlığı okuyunca belki şaşırdınız. Belki de başka bir şey ima edeceğim diye düşündünüz. Hayır başka bir şey ima etmeyeceğim.  Mecaz ya da gönderme de yok. Sorduğum soru gerçekten tavuğun kaç bacağı olduğu. 'Bu konu nereden çıktı, ne alakası var' dediğinizi duyar gibiyim. Biraz sabredin o zaman. Önce topraktan bahsedelim, sonra tavuk meselesine geliriz.

Kırsal hayatı yaşadıktan sonra kentsel hayata geçenleri şanslı görüyorum. Toprağı, toprağın tadını bilirler en azından. Eee malumunuz, topraktan geldik toprağa döneceğiz.

Son zamanlarda her yerde aynı muhabbet. Kimi görsem bir toprak telaşında. Efendim şöyle Manisa'nın yakınlarında 2 dönümlük bir toprağımız olsa da kendi yiyeceğimizi ekip biçsek. Şöyle kıpkırmızı domatesimizi, yemyeşil sivri biberimizi yetiştirsek. (Sırf bunun için hobi bahçeleri kiralayan çok tanıdığım var) Gerçekten güzel hayal. Sadece ekip biçmek de değil olay. Mesela toprakta yürümek bile insanın negatif enerjisini alıyor.

Bir de iki üç tavuğumuz olsa, kümesten sıcacık tazecik yumurtaları alsak, yesek. Bir nevi köy hayatı. Ama köyde durmayacağız çok. Sıkılıyoruz. O yüzden bulunduğumuz ile yakın olacak ki sıkılınca yine şehrin gürültüsüne kaçıp gelelim.

Ferdi Babanın, 'Bu şehir beni boğuyor' diye feryat ettiği durum büyük şehirlerde yaşayanlarda her gün artarak devam ediyor. Şehrin gürültüsü, hava kirliliği, betonlar arasına sıkışıp kalmak, koşturmaca, trafik, stres. Hele bir de şu virüs günlerinde kalabalıklardan kaçarak sakin yerlerde yaşama arzusu epey revaçta.

Şehirde büyüyen çocuklar toprağı görmeden, tanımadan büyüyüp gidiyor. Meyve ya da sebzelerden hangisinin ağaçta, hangisinin yerde yetiştiğini bilemeden büyüyor. Çünkü bir soğanı, patatesi, elmayı markette ya da manavda görüyor. O yüzden elma toprağın altında mı yetişiyor, soğanın ağacı mı var bilemiyor çocuk.

Başka neleri bilemiyor derseniz, mesela bir tavuğun kaç ayağı olduğunu bilemeyebiliyor.  Evet, bunu bilemeyen olur mu demeyin, yaşanmış olay. Anlatayım efendim. Eski bir komşumuzun çocuğu. Çok küçük de sayılmaz. İlkokul 3'e ya da 4'e gidiyor. Malum matematik sorularını bilirsiniz: '15 inek, 4 koyun ve 5 tavuğun ayak sayılarının toplamı kaçtır' gibi. Çocuk bu soruyu çözecek ama çözemiyor işte. Çünkü tavuğun kaç tane ayağı olduğunu bilmiyor ki çocuk, nasıl çözsün? Annesine sesleniyor: Anne, tavukta kaç ayak bulunur?

Görmemiş ki çocuk yakından bir tavuğu, nereden bilsin. Ya pişmiş olarak fırında görmüş ya da tavuk suyu çorbasının içinde. Yürürken görmemiş çocuk tavuğu yakinen, nereden bilsin efendim?

Hadi tüketim toplumuyuz, şehirde yaşıyoruz köylerden uzak. Tavuğu, koyunu, ineği yakinen göremiyoruz anladım. Peki, hiç kitaplarda ya da televizyonda da mı görmedin be çocuğum bir tavuk?

Sağlıcakla kalın.