Savaşmaktan çok sevişen bir adam imajı!   Tarihçi yazar Mustafa Armağan’ın söyledikleri duygularıma tercüman oldu. Çünkü yayınlanmaya başladığı günden bugüne hiç kimse bu kadar vurucu, bu kadar net eleştirmemişti Muhteşem Yüzyıl dizisini… Bu son dere

Savaşmaktan çok sevişen bir adam imajı!  

Tarihçi yazar Mustafa Armağan’ın söyledikleri duygularıma tercüman oldu. Çünkü yayınlanmaya başladığı günden bugüne hiç kimse bu kadar vurucu, bu kadar net eleştirmemişti Muhteşem Yüzyıl dizisini…

Bu son derece önemli bir mevzu! Çünkü Mustafa Armağan’ın da dediği gibi “Muhteşem Yüzyıl” gerçek tarihmiş gibi yutturuluyor. En önemlisi Kanuni Sultan Süleyman hakkındaki tüm bilinenler adeta yerle bir edildi. Osmanlı’nın uzun ve en önemli dönemini başarıyla yöneten, mevcut kanunları titizlikle uyguladığı için “Kanuni” lakabını alan,  batılıların “Muhteşem Süleyman” olarak adlandırdığı bir şahsiyetten bahsediyorum. Onlarca savaş kazanmış, onlarca ülkeyi fethetmiş ve babası Yavuz Sultan Selim gibi İran’ı defalarca dize getirmiş bir Osmanlı Padişahı’nın düşürüldüğü duruma bakar mısınız?  Dizide öyle bir imaj çiziliyor ki; Kanuni Sultan Süleyman, bütün zamanını Sarayda geçiren, haremde eşleriyle cilveleşen, sözün özü; savaşmaktan çok sevişen bir adam sanki! Olaylar hep sarayda cereyan edince ve işin içinde bir sürü hatun olunca Osmanlı’nın en muhteşem dönemi böyle yansıyor seyirciye. 4 duvar arasında geçen, garip bir sitcom tarzı diziye sığar mı o muhteşem dönem?

Sığmıyor, sığamaz zaten… 

Senaryosu bizzat bizim tarihimiz. Yanlış yansılıyorsa hesap sormaya, eleştirmeye hakkımız var.   

Bu bir Aşk-ı Memnu değil ki! Dizinin senaristleri olayı çarpıtmışsa hesabını kitabın yazarı Halid Ziya Uşaklıgil’e verir. O yoksa hayatta ki yok, ailesine, geride kalanlara verir.

Peki ya Muhteşem Yüzyıl?

Onlar senaryoyu çarpıtmışsa hesabı kime verecekler. Çünkü Muhteşem Yüzyıl’ın senaristi tarihtir. Şanlı Türk tarihi…

Bu kadar basit değil ki o dönemi anlatmak. 46 yıllık Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı İmparatorluğu yani Ottaman Empire tam anlamıyla günümüzde süper güç tabir edilen konuma ulaşmış. Bu dönemde 13 büyük sefer düzenlemiş. 1521'de Belgrad, 1522'de Rodos, 1526'da Mohaç, 1534'de Bağdat ve Tebriz, 1538'de Boğdan'ın tamamı ve Preveze, 1541'de Macaristan'ın tamamı, 1543'de Estergon, 1551'de Trablusgarp, 1553'de Safevi topraklarının bir kısmı, 1566'da Zigetvar… Kanuni, babası I. Selim'den 6.557.000 km2 olarak devraldığı Osmanlı İmparatorluğu'nu, kırk altı yılda 14.893.000 km2'ye ulaştırmış. Ve dizide gösterildiği gibi hatunların koynunda değil, Zigetvar fethedilmeden bir gün önce, yani savaşta, yani sarayda değil cephede, 6 Eylül 1566 tarihinde hayatını kaybetmiş.

Osmanlı’nın Fatih dönemiyle birlikte en parlak dönemi olan 46 yıllık bu süreç dizide işlenirken nasıl bu kadar basit düşünülebilir?

Bu çok mu önemli diye düşünenlere şunu sorayım; Kanuni Sultan Süleyman denince aklınıza ne geliyordu, bu dizi yayınlandıktan sonra ne geliyor. Halit Ergenç mi yoksa Hürrem Sultan’ı canlandıran ve taklitleri bol bol güldüren Meryem Uzerli mi? Yoksa filmdeki adıyla Pargalı’nın çaldığı keman mı?   

Tarihçi yazar Mustafa Armağan’ın bu konudaki eleştirilerini sitemizde de yayınladık. Şunları söylüyor Sayın Armağan;

“Dizi, tarihi yanlışlarla dolu. Dizinin senaristinin iyi bir danışmana ihtiyacı var. Dizide, İbrahim Paşa'ya Pargalı diyorlar. Osmanlı literatüründe Pargalı denmez. ''Pargalı İbrahim'' diye birisi yoktur. Onu Batılılar uydurdu, sonra bu diziye Pargalı diye girdi. Aslı, Makbul İbrahim Paşadır. Öldürülünce de Maktul İbrahim Paşa denmiştir. 'Makbul iken Maktul oldu İbrahim Paşa' diye de şiirler yazılmış. Adama keman çaldırıyorlar. Yahu o zaman daha keman icat edilmemişti. Kemanın icat edilmediği bir çağda, adama keman çaldırıyorlar. Bu kadar da olmaz. Adama kemanı veriyorlar, o da size Vivaldi'yi çalıyor. Vivaldi ne zaman yaşamış- Arada 3-4 yüzyıl var. Bunlar, insanlara gerçek bir tarihmiş gibi yutturuluyor. Sanal tarih dayatılıyor.''

Ve ekliyor;  

''Ecdadımıza saygı duymayı öğretmeliyiz. Ecdadımıza saygı duymayı öğretmezsek, bize de saygı duymazlar. Nasıl başlarsak öyle biter. Kılıç ile gelen, kılıç ile biter. Bunu hiç unutmayacağız. Biz onlara söversek, bizim çocuklarımızın da bize sövmesine kimse sesini çıkartamaz. Hepimiz bunu aile hayatımızda yaşıyoruz. Onun için tarihle ilişkimizi düzgün kurmamızın çok büyük önemi var.'' 

“Duygularıma tercümen oldu” derken tamda bu ifadeleri kastettim.

Sizin duygularınıza tercüman olmadı mı?

Eğer olduysa en azından çocuklarınıza bu diziyi izletmeyin! Kanuni Sultan Süleyman denince akıllara bu diziyle ilgili en ufak bir detay gelmemeli, gelmesin! Kanuni’yi gerçek tarihten öğrensinler. Ecdatlarına böylece saygı duyarlar. Çünkü ecdadımız bu saygıyı fazlasıyla hak ediyor…