•  GÜNÜN SOHBETİ 

Çocuklarda Ramazan Bilincini Geliştirme 

Anne babanın ayak izlerini takip eden çocuklar, ahlaki ve manevi gelişimlerinde de onları model almaktadır. Özellikle çocukluk döneminde “aileden öğrenme” daha fazla olduğu için anne ve babanın inancı, ibadetleri ve ahlaki referansları çocuğun dini gelişimi açısından büyük önem arz etmektedir.

  Çocuğun, yetişkinlerin dini yaşantısına şahitliği önemli olup yaşı sebebiyle sürekli bu tecrübe alanının dışında bırakılmamalı, olumlu duygular edinmesi ihmal edilmemelidir.

  Çocukluk döneminde anne babadan gördüğü ibadetleri adeta bir oyun gibi telakki edip taklit eden çocuk, zamanla ibadet için gerekli bilgileri de öğrenmelidir. 

  Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki ramazan, çocuk için, yetişkinlerin ona sunduğu manevi atmosferdir. Hissettirdikleri duygulardır. Çocuklar, önce çevrelerinde olup biteni duygu olarak hissederler ve nasıl tepki vermeleri gerektiğine yetişkinlerin duyguları üzerinden karar verirler. Dolayısıyla ebeveynin ramazan ayındaki ruh hâli ve tavırları davranışlarındaki değişimler, çocukların içinde bulunduğu atmosferi olumlu veya olumsuz tanımlamasını sağlar. Bu da yetişkinlere, çocukta “ramazan ve oruç” ile ilgili doğru şemaların oluşumu için ayrı bir sorumluluk yüklemektedir. Ramazan, “din eğitimi için fırsat ayı” olarak görülerek, çocuklar, gelişim özelliklerine göre ibadete alıştırılmalıdır. 

  Ailedeki ramazan ve oruç iklimi en çok ilk çocukluk dönemindeki 3-7 yaş arası çocukları etkilemekte, onlarda merak uyandırmaktadır. Hayatı “oyun” olarak gören ve oyunla deneyimleyen çocuklar, yetişkinlerin dünyasında olup bitenleri de bu şekilde görebilir. Dolayısıyla ibadet de oyun için bir fırsat olup ramazanda yaşanılanlar çocuğun dünyasında eğlenceden ibaret olabilir. Sahura kalkmalar, iftar sofraları, teravih namazları ve ramazana mahsus uygulanan âdetler çocuklar için âdeta bir şölene dönüşür. Bu yaşlarda çocuklarımız, istekli olduklarında “çocukça” oruç tutabilmelerine müsaade edilmelidir. Bir iki saatlik tecrübeden ibaret bile olsa çocuğun, “Ben de oruç tutuyorum” diye düşünmesi ve oruç tuttuğuna inanması ibadet eğitiminde önemli bir adımdır. 

  İlkokul çağlarındaki çocuklar için ramazan tecrübesi biraz daha farklı olmalıdır. Oruç tutmanın manevi atmosferinden istifade etmekle birlikte 7, 8 yaşlarından itibaren çocuklar yarım günlük oruç tecrübelerinden tam gün oruç tutma denemelerine geçiş yapabilirler. Sağlık durumlarına ve istekli olmalarına dikkat edilerek istedikleri kadar oruç tutmalarına da imkân verilebilir.

  Ramazan ayı, sadece oruç eğitimi için değil aynı zamanda çocukların namazı sevmesi ve öğrenmesi için de bir fırsattır. Aynı zamanda paylaşma, yardımlaşma ve dayanışma ayı olması hasebiyle ramazanın çocuklar için farklı eğitimsel bir değeri daha bulunmaktadır.

   Bu bağlamda ailenin bir ferdi olarak hangi yaşta olursa olsun çocukların da dâhil olduğu paylaşımlarda bulunmak, hatta onların eliyle vermek çok önemlidir.

Derleyen: Dilber KAYNAK/İl Vaizi

  •  GÜNÜN AYETİ 

“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun…” (Tahrim Suresi; 6)

  •  GÜNÜN HADİSİ 

“Her doğan fıtrat üzere doğar. Fakat çocuğun annesi ve babası onu kendi dinlerine döndürürler. Yahudi iseler Yahudi, Hristiyan iseler Hristiyan veya Mecusi iseler; Mecusi yaparlar.” (Buhari, Tefsir, 2; Kader, 3)

  •  GÜNÜN DUASI 

Ey Rabbim; sadece Sana emanet ettiklerimizi, gözümüzden sakınıp sevgiyle büyüttüklerimizi ve dualarımızda her zaman iyiliğini istediklerimizi Sen koru ve kolla.

Bizim gücümüz sadece dua etmeye yetiyor ama senin kudretin ise her şeye kadirdir.

Ey Rabbim! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle..!

Ey Rabbim! Beni ve çoluk çocuğumu namazı dosdoğru gereği gibi kılan kimselerden eyle! Allah’ım Dinim, dünyam, ailem ve malım hakkında af ve afiyet istiyorum. Lutfeyle..! Amin.. 

  •  ESMAUL-HÜSNA 

"En güzel isimler Allah'ındır. O halde, O'na bu güzel isimlerle dua edin..." (A'râf, 7/180; bk. Tâ-hâ, 20/8; Haşr, 59/24)

Vedûd: Kullarını çok seven ve çok sevilen; sevilmeye lâyık olan demektir. Allah Teâlâ, sâlih kullarını sever, sâlih kulları da Allah’ı sever. Sâlih kullarından râzıdır. Allah yaratılmış bütün varlıkların hayrını ister. Bu nedenle onlara ihsân ve ikrâmlarda bulunur. Sevilmeye en çok lâyık olan da O’dur. Her mü’minin hedefi Allah dostluğunu kazanabilmek olmalıdır. Bunun için her türlü fedakârlığa katlanmalıdır. .

  •  BİR SORU BİR CEVAP 

Uzman bir doktorun oruç tutmamasını önerdiği kimse ne yapmalıdır?

Uzman bir doktorun, oruç tutmasının sağlık açısından zararlı olacağı teşhisini koyduğu bir hasta, Ramazan’da oruç tutmayabilir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 404). Şayet hastalığı geçici ise tutmadığı oruçlarını iyileşince kaza eder. Hastalığı kalıcı ise tutamadığı oruçlar için fidye verir. Konuyla ilgili âyet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır: “Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse), o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.” (Bakara, 2/184). Fidye verecek gücü olmayanlar ise bu imkânı buluncaya kadar dinen sorumlu olmazlar (İbn Kudâme, el-Muğnî, IV, 396)

  •  RAMAZAN MANİSİ 

Aldanma sağa sola

Gel gidelim hak yola

Güzel oruç tutanın

Akıbeti hayrola

  •  İFTAR VE SAHUR SAATİ 

Manisa sahur: 04.55

Manisa iftar; 19.56

İFTAR DUASI VE ANLAMI

"Allahümme leke sumtu ve bike âmentü ve aleyke tevekkeltü ve alâ rızkıke eftartü ve savme'l-Ğadi min şehri Ramazane neveytü, feğfirli mâ kaddemtü ve mâ ahhartü."

"Allah'ım! Senin rızan için oruç tuttum, sana inandım ve sana güvendim. Senin rızkınla orucumu açtım ve Ramazan ayının yarınki orucuna da niyet ettim. Benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla!"

  •  KISSADAN HİSSE 

İHLASLI İNFAKIN BÜYÜK ECRİ

Hz. Osman (r.a) malını Allah yolunda infak etmekle meşhurdur. Rahmet rüzgârları gibi her yöne hayır saçar, bir gün tasaddukta bulunur, ertesi gün köle âzâd eder, diğer gün fakir ve yoksulları doyurur, böylece sürekli vermek üzerine kurulu bir hayat yaşardı.

Bir gün bir zât Hz. Osman’a (r.a) gelerek şöyle dedi: “–Ey mâl sâhibi zenginler! Bütün hayrı alıp götürdünüz; malınızdan tasaddukta bulunuyor, köle âzâd ediyor, hacca gidiyor ve infak ediyorsunuz!”

Hz. Osman (r.a):“–Siz gerçekten bize gıpta ediyor musunuz?” diye sordu.

O zât: “–Evet, vallahi size gıpta ediyoruz!” dedi.

Bu sefer Hz. Osman (r.a) şu cevâbı verdi:

“–Allah’a yemin ederim ki bir kimsenin zorluk çekerek infâk ettiği bir dirhem, çok malın bir kısmından infâk edilen on bin dirhemden daha hayırlıdır.” (Beyhakî, Şuab, III, 251; Ali el-Müttakî, VI, 612/17098)

Zaman olur az, çoğu geçer. İhlâsla, îsârla, sabır ve tahammülle verilen bir sadaka veya yapılan küçücük yardım, kolaylıkla yapılan nice büyük infak ve yardımlardan daha kıymetli olur, daha çok makbûle geçer.

  •  RAMAZAN SÖZLÜĞÜ 

Mukabele: bir kimsenin Kur'an'ı ezberden veya kitaptan yüksek sesle okuması ve onu dinleyen topluluğun da sessizce Kur'an'dan takip etmesidir.[1] Mukabele anlamca karşılıklı verme, karşılıklı okuma anlamına gelir.

Not: Ramazan Sayfası Manisa İl Müftülüğü ’nün katkılarıyla hazırlanmaktadır.  Sorumlu: Dr. Ahmet ERDİNÇLİ/ Manisa İl Vaizi, İletişim; 0236 231 17 77

Editör: TE Bilişim