TBMM Genel Kurulu'nda konuşan Özel, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Partili bir cumhurbaşkanı, yasamayı, yürütmeyi, yargıyı tahakkümü altına almış, devletin tüm kademelerindeki tüm atamaları tek başına yapan, tüm devletin, tüm milletin, tüm halkın değil; sadece bir partinin, bir parçanın, bir görüşün cumhurbaşkanına, bir tek adam rejimine yani demokrasimizi Türkiye özelinde yetmiş yıl, siyaset tarihi ve felsefesinde, siyaset sosyolojisinde iki yüz elli yıl geriye götürecek, kuvvetler ayrılığını ayaklar altına alan bu düzenlemeye var gücümüzle karşı çıktık. Meclisi, milleti, halkın iradesini, kuvvetler ayrılığını savunmaya ve bunu elimizden almak isteyenleri halka şikâyet etmeye, halka anlatmaya gayret ettik.  İlk başta çok kibirliydiniz, kendinize güveniniz çoktu; hor gördünüz, küçük gördünüz, alay ettiniz. Yüzde 65'lerle başladınız, son gece yüzde 51'i, mühürsüz ve şaibeli yüzde 51'i kendinize başarı sayıp, zafer mesajları atıp konvoylar yapmaya çalışarak, kuyruğu dik tutmaya çalışarak ele güne karşı, dosta düşmana karşı inanmadığınız, hissetmediğiniz ve büyük bir mağlubiyeti zafer gibi göstermeye çalıştınız." 

BİZ İNANDIĞIMIZI SAVUNDUK 

"Hayır"a inanan herkesin kapı kapı çalıştığını söyleyen Özel:"Aramızda bir fark vardı. Biz inandığımızı savunduk, savunduğumuza inandık; siz altına imza atmış olduğunuz metni savunmaya çıkamadınız. Televizyonlarda karşımıza çıkamadınız. Meydanlarda çıkıp metni savunmak yerine hakaret, iftira, yalanları gerçek gibi anlatan ve daha sonra 23 milyon kişilik büyük bir aile, büyük bir güç olduğu ortaya çıktığında şaşkına döndüğünüz tertemiz insanlara "terörist" demekten de, "darbeci" demekten de, aklınıza gelen her hakareti yapmaktan da geri durmadınız. Bu zehirli dile sarıldınız, biz gerçeklere sarıldık. İnandığımızı savunuyorduk, savunduğumuza da inanıyorduk. Ve bugün geldiğimiz noktada "Yüzde 65 oy alacağız." diye yola çıktınız, netice "yüzde 51" diye ilan edilmiş. Hileli, şaibeli, mühürsüz ama ortaya getirmeye çalıştığınız bu frensiz sisteme, ortaya getirmeye çalıştığınız bu denetimsiz sisteme karşı karşınızda bir yüzde 50 çıktı, iki kişiden biri dur dedi, fren benim, denge benim ve siyaseten pat oldunuz, ülkede de pat oldunuz, parti içinde de pat oldunuz, kilitlendiniz kaldınız ve buradan çıkmak için son çare artık birbirinizle hesaplaşacaksınız" diye konuştu. 

DEMOKRASİYİ ARA DÖNEME SOKTUNUZ

Özel, esas sıkıntıyı şöyle ifade etti: "Maalesef bu hırsla, maalesef bu gözü dönmüşlükle maalesef bu iradeyi teslim etmişlikle ister istemez demokrasiyi bir ara döneme soktunuz ve bir gün toplumun tamamını kapsayan; kadını, engelliyi, dezavantajlı grupları, çevreyi, doğayı gören; etnisitelere, mezheplere karşı kör, her türlü farklı renge karşı kucaklayıcı olan yeni bir toplumsal sözleşmeyi hep beraber, yüzde 100'ü kucaklayarak Türkiye'deki insanlar yapana kadar maalesef bu ara dönemde devam edeceğiz." 

VİCDANLARDA MAHKUMSUNUZ

"Bugün artık Türkiye'deki beklenti demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri geliştiren yeni bir toplumsal metnin ortaya çıkmasıdır." diyerek sözlerini sürdüren Özel,  "Unutmayın, 1982 Anayasası'nın Kenan Evren yüzde 92'yle geçirdi ama taşıyamadı. Yüzde 51'le Kenan Evren'in sıkıyönetimde yaptığı işi OHAL'de yaparak, Kenan Evren'in dipçikle yaptığı işi copla yaparak, Kenan Evren'in şeffaf zarfla yaptığı işi mühürsüz zarfla yaparak bu yüzde 51'i taşıyamazsınız. İlk gece başlayan meşruiyet tartışması kabusunuz olarak bu Anayasa yürürlükte oldukça sizin peşinizden koşacaktır. Bu Anayasa yayımlandığı günden itibaren hiç şüphe yok resmîdir ama mühürsüzdür, meridir ama meşru değildir, yürürlüktedir ancak vicdanlarda mahkûmdur ve gözümüzün içine baka baka "Bu Anayasa bu toplumun yeni anayasasıdır." diyemezsiniz çünkü bizim inandığımızı savunduğumuz gibi siz savunduğunuza inanamıyorsunuz çünkü vicdanlarda mahkûmsunuz" şeklinde konuştu.

BİZ YENİSİNİ YAPANA KADAR BU ANAYASA MEŞRU DEĞİLDİR

Anadolu Ajansının yüzde 65'ten başlayacağını herkesin bildiğini iddia eden Özel, "65'ten başlayınca hiç vicdanınız sızlamadı mı? Ne yapıyoruz, "dürüstler hareketi" diye başladığımız noktada biz nasıl bir pisliğin içine battık, bunu yaptıran mekanizma nedir, biz bu iktidara nasıl bu kadar mahkûmuz, nasıl bir günahın parçasıyız diye endişe etmediniz mi? Bunu, yatağa başınızı ya da alnınızı secdeye koyduğunuzda hiç düşünmediniz mi? Ve Yüksek Seçim Kuruluna karşı hile yapacakları bilindiği için "Aman trafolara kedi girmesin." diye biz uğraşırken, ana trafoya kaplan sokulurken hiç vicdanınız sızlamadı mı? Meşru mu görüyorsunuz? Meşru değil. Meridir, meşru değildir, hep beraber biz yenisini yapana kadar" diye konuştu
 

Editör: TE Bilişim