Her şehrin kendine has özellikleri vardır. Şehzadeler şehrimiz Manisa da nevi şahsına münhasır bir şehirdir.

Peki, belli başlı özelliklerini nedir Manisa’nın ya da Manisalı olmanın?

Yaşamış olduğum bir anımla yazıya giriş yapmak istiyorum.

            1998 yılıydı. Gördes Sağlık Meslek Lisesinde okuyorken Gördes’ten Manisa’ya staj yapmaya geliyoruz. Bir öğretmenimiz, “Sigorta binasına evrak bırakılacak. Bina Beyazfil’in orda” diye tarif etti. Evrakı teslim etmek üzere Beyazfil’in yerini sorduk, tarif ettiler.

            Döndük dolaştık, bir türlü bulamıyoruz. Biraz gidip tekrar soruyoruz, “çok geçmişsiniz, geride kaldı” diyorlar. Yine bulamıyoruz. Meğer beyaz fil dedikleri, beyaz boyalı büyük bir binaymış. Biz de kocaman fil heykeli arıyoruz. Fil heykeli göremeyince de dönüp durmuşuz.

            Bu anıyı durup dururken neden anlatma gereği duydum, söyleyeyim.

            Hafta sonu, Ot Dergisi’nin 16. cildini (61.-64. sayılar) okuyorum. Sanırım 61. sayıda, “Memleket Hikayeleri” bölümünde Manisa anlatılıyor.

Derginin müdavimleri bilir bu bölümde, her sayıda farklı bir şehir anlatılır. Okuyucular, yaşadıkları şehrin klasik özelliklerini maddeler halinde anlatarak dergiye gönderir. Dergi de uygun gördüklerini yayınlar. Bu sayıda da,  “Manisa’da Yaşamak” başlığıyla Manisa anlatılmış. 21 maddede Manisa’yı anlatan, Manisa’da yaptığı edebiyat söyleşileriyle tanıdığımız Yazar Engin Topuz. (Fotoğrafkafe’de yazar söyleşileri adı altında, Şair Orhan Haşim Elmalı ile Yazar Engin Topuz’u misafir etmiştik. Çok verimli bir söyleşi olmuştu.)

            Ot Dergisi’ndeki yazısında Beyazfil ile ilgili şöyle bahsetmiş Topuz:

            “Şehrin merkezinde adres tarif ederken sıklıkla kullanılan, Beyazfil’in bir kamu binası olduğunu bilmek, gözleri beyaz bir fil heykeli arayan şehir dışından gelenleri tebessümle karşılamaktır.”

            Engin Topuz’un bu ifadelerini okurken, yukarıda anlattığım anım gözümde canlandı.

            Yazıda; her yerde dökülen lokmalardan dolayı “Manisa’ya gelen aç kalmaz” yorumunun yapıldığı, Manisa’dan İzmir’e gitmenin şehrin herhangi bir ilçesine gitmekten daha kolay olduğu, Türk Edebiyatının en büyük isimlerinden olan Yusuf Atılgan’la aynı havayı solumanın gururunun yaşandığı, Tarzan’ın bu kent için bir hayal kahramanı olmadığı, Manisa’da yaşamış gerçek ve çevre dostu bir insan olduğu anlatılmış.  Engin Topuz’un yazısında daha fazlası da mevcut.

            Peki siz olsaydınız Manisa’yı nasıl anlatırdınız Sevgili Okur.

            “Manisa’da Yaşamak” sizin için ne ifade ediyor?