Hakikaten hepimiz için zor bir süreç.
Yapılan şu paylaşım durumu özetliyor: 
Bugüne kadar hayvanlar için aşılı mı diye sorardık. Roller değişti. Artık insanlar için aşılı mı sorusunu soracağız.  
İnsanlığın geldiği nokta! 

Yaklaşık bir yıldır yaşadıklarımız ne acı. Geçtiğimiz mart ayında biri çıksa ve önümüzdeki ocak ayına kadar Türkiye genelinde 22 bini, Manisa’da ise 2 bini aşkın insan hayatını kaybedecek deseydi hangimiz inanırdı?
Bugün itibariyle maalesef bu acı sonu yaşıyoruz. Ve gittikçe azalmakla birlikte can kayıpları devam ediyor.  
Bugün itibarıyla Türkiye’de yapılan test sayısı 25 milyonu geçmiş durumda. Yani nüfusun nerdeyse üçte birine test yapılmış. Toplam 2 milyon 283 bin kişi koronavirüse yakalandı.  22 bin 70 kişi hayatını kaybetti. Ve şükür ki 2 milyon 164 bin kişi iyileşti. 
Peki ya Manisa? 
Bugüne kadar Manisa’da kaç bin kişiye test yapıldı biliyor musunuz? 
Tam 330 bin.
Toplam vaka sayısı 88 bin 500. Yani Manisa’da koronavirüse yakalanan kişi sayısı 90 bine yaklaştı.  
Yaklaşık 84 bin kişi iyileşip sağlığına kavuştu. 
2 bini aşkın insanımız maalesef hayatını kaybetti.
Şuan aktif hasta sayısı ise 2 binler civarında. 
Tablonun iyiye gidiyor olması tek tesellimiz. 
Türkiye geneli ve Manisa’da koronavirüs tablosunda umut veren bir iyileşme var. 
Bir taraftan vaka sayıları düşerken diğer tarafta farklı mağduriyetler yaşanıyor.     
Son yasaklar esnafı, çalışanları zor durumda bıraktı. Hareket azaldığı için vaka sayıları da düştü. 
Kısıtlamalar daha ne kadar sürer ya da sürmeli zaman gösterecek. Bence ocak ayının ortalarında, yani bir hafta sonra bazı kısıtlamalar kalkacak. Devam edecekse de mutlaka kepenk kapatan esnafa yönelik daha tatmin edici adımlar atılmalı. 
Her şeye rağmen umutlar henüz tükenmiş değil. Hatta umutlanmak için sebepler artmaya başladı. Aşı ve ilaç çalışmaları umudumuzu artırıyor. 
İki korkumuz var. 
Ya aşı başarılı olmazsa! Bu birincisi.
İkinci korkumuz mutasyona uğrayan virüsün yeni bir dalgaya yol açma ihtimali.    
Eğer aşı başarılı olursa önümüzdeki mart ayına kadar günlük hayatımız biraz daha normalleşir. Yaz mevsiminin de gelmesiyle birlikte salgının etkisinin azalacağını düşünüyorum. En azından kontrol altına alınmış olur. Ki genel kanı da bu yönde. 
İnşallah çifte baharı yaşarız.  
Öyle hemen kucaklaşmayacağız. Hatta bir süre daha mesafeli duracağız. Ama gecenin geç vakitlerine kadar çay kahve içip sohbet edebilsek, o bile yeter.
Hayali ne güzel değil mi?  
Biz umudumuzu yetirmeyelim. 
Umut fakirin ekmeğiydi ya bence artık insanlığın ekmeği.

ŞU PANDEMİDE ERKEN SEÇİM İSTEMEK! 
Diğer tarafta siyaset koronavirüse rağmen hiç şaşırtmıyor! 
Her şey değişiyor, siyasetin amacı değişmiyor. 
Önce bir soruyla başlayalım. 
An itibarıyla en önemli sorunumuz nedir? 
Hiç kuşkusuz koronavirüs salgını.
Bu konuda herhalde farklı düşünen yoktur. 
Belki de biz öyle zannediyoruz.  
Baksanıza özellikle muhalefet partilerinden yükselen erken seçim çağrısı var. 
Erken seçim istemek muhalefetin en doğal hakkı. Tamam da şimdi zamanı mı?  
Erken seçim demek 50-60 milyon seçmenin şu olağanüstü şartlarda evlerinden çıkıp sandıklara taşınması demek. Böyle bir süreçte erken seçim istemek, ‘halkın sağlığından banane’ demek değilse ne? 
Şu dönemde yapılacak en anlamlı şey el ele verip şu beladan kurtulmaktır. 
Önce sağlık…