Yazan: Ali Haydar Aksakal
Manisa Dağı’nda, yaban çiçekleri ve dağ gülleriyle güzelleşen gizemli kanyonda, dağcılarla beraberdik. Kanyon girişi, deniz seviyesinden 665 metre yükseklikte… Endemik bitkilerin yoğun olarak bulunduğu vadide, dağdan kopup gelen küçük dere, bir müddet sonra toprağın derinliklerinde kayboluyor… 
Suyun kenarında oturmuş, doğayı seyrediyordum. 
Güneşin ışıklarıyla renk değiştiren bitkiler ve dağ çiçekleri doğanın en güzel resmini çiziyordu… 
Kuşlar için bir cennetti, gizemli kanyon. Gökyüzünde uçan kartalları izliyorduk. 7
Hoş kokuların içinde, ada çaylarını topladık. Çocukluğumuzda, ağzımızın damak tadı olan kuzukulaklarını da unutmadık… 
Manisa Dağı’nın içinde kaybolan kanyon, çevresiyle keşfedilmeyi bekliyor… 
Çam, ardıç, çınar, kavak, ceviz, kızılağaç, karaağaç gibi birçok ağaç türü burada boy atmış… Milli parkta belirlenen 20’den fazla endemik bitkinin, bir kısmı da kanyonun bulunduğu vadide yetişiyor…
Osmanlı döneminde, Avrupa ülkelerine götürülen Manisa lalesi ve soğanları, vadinin sırtlarında ve dere kenarlarında yerini almış. 
Manisa Dağı Spil Milli Parkı, kente 24 km uzaklıkta… Gizemli kanyon, yolun yarısında, kışın ve bahar aylarında kanyondan aşağıya inen dere, yaz aylarında kuruyor. Bu gizemli vadiye giriş, suyun aktığı dönemde oldukça zor. Kanyonun sol tarafındaki tepe aşılarak, vadiye iniliyor... 
Manisa Dağı’ndaki kanyonlar, dağın üzerinde oluşan büyük depremler sonunda ve binlerce yıl önce, III. Jeolojik devirde oluşmuş… Kanyonun yan duvarları, aşınmaya ve erozyona dayanıklı sert granit kayalardan... Kanyon vadileri, inler, mağaralar, dolinler Spil Dağı üzerinde yer alan karstik oluşumlardır. 
Dağın jeolojik yapısından kaynaklanan ilgi çekici yerlerdir. 
Tarihi, mitolojisi, jeolojisi, bitki varlığı, yılkı atları, hayvan varlığı ve görülecek yerleriyle Manisa Dağı dünyanın en güzel dağlarından birisidir… 
Milli parkta, sülün üretme istasyonu kurulmuştur. Beyaz kartallar, binlerce yıldan beri muhteşem Manisa Dağı’nın (Sipylus) doruklarında uçmaktadır. 
Yol kenarında görülen yöreye has aprodiziak etkisi olan Prangos bitkisini fotoğraf karelerine aldım. Bu bitki Mesir yapımında kullanılabilir ve Manisalı girişimcilere bir gelir kapısı olur. Kayaların geçit verdiği yere kadar incelemelerimiz sürdü. 
Üzüntümüz, doğanın ve kanyonun çok kirletilmesinden kaynaklandı. Bira şişeleri, her türlü atıklar ve naylon poşetler, çiçeklerin ve bitkilerin üzerindeydi…
Etkinliğe katılanlar, Manisa Dağı’nın gizemli havasından etkilendiler. Bir müddet sonra 770 metre yükseklikteki seyir tepesindeydik. Manisa Yaylası gerilerde kalmıştı. Geziye katılanlar İzmir Körfezi’ni fotoğraf karelerine aldılar… 
Manisa Dağı’nda yetişen Cirsium Spylene bitkisinin yedi çeşidin tüm dünyaca biliniyor. 
1235 metre yükseklikte, At Alanında, asırlık bir çam ağacının altında yılkı atlarını izledik. 
Endemik bitki Heracleum’un boyunun 1,5 metreye kadar ulaştığı, beyaz çiçeklerini haziran ve
Temmuz aylarında açtığını, bitkiye dokunmanın tehlikeli olduğu söyleniyor. Kaşıntıya, tahribata ve göze sürülürse körlüğe sebep oluyormuş… 
Manisa Dağı’nda konaklamamız kısa sürdü. Rüzgârlar bize eşlik ediyordu. Gidilecek yerler çoktu. Düşlerimizin ötesinde tarihle, doğasıyla bütünleşen, insanlarıyla dolu bir kentte yaşıyorduk. Kentte yaşayanlar boş gözlerle Manisa Sipylos Dağı’na bakarlar, orada kaybolan tarihsel gerçekleri ve doğanın güzelliğini görmezler.
ARAŞTIRMACI YAZAR: HAYDAR AKKASAL 

Editör: TE Bilişim