Haber: Ahmet Ünsal

Ellerindeki Pankartlar ve dövizlerle Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi bahçesinde toplanan sağlıkçılar, eylemde hastaneye yakınlarını tedavi ettirmek ve onların sağlıklarını yakından takip etmek için bulunan vatandaşlarda hazır bulundu.    

Manisa Tabipler Odası Manisa Şube Sekreteri Peyker Temiz, ise hastane önündeki eylemde yaptığı açıklamasında şunları kaydetti:

“Bugün maalesef çok acı bir olayın ardından burada toplanmış bulunmaktayız.Ankara Şehir Hastanesi Kadın Doğum Kliniği’nde asistan hekim olarak çalışmakta olan Dr. Rümeysa Berin Şen nöbet çıkışı geçirdiği trafik kazası sonrası hayatını kaybetti. Kaza görüntüleri Dr. Rümeysa Berin Şen’in yorgun, uykusuz, stresli bir şekilde evine dönerken önünde duran kamyonu fark edemediğini, muhtemelen uyumuş olabileceğini gösteriyor. Aslında bunun bir kaza değil, çalışma şartlarının neden olduğu bir cinayet olduğu açıkça anlaşılıyor.
Hastanelerin ticarethane, hastaların müşteri gibi görüldüğü; para kazanma baskısının şifa dağıtma görevinin üstüne çıktığı bir anlayışla kışkırtılmış sağlık hizmeti talebi, olağanüstü bir iş yükü yaratmaktadır. Eğitim veren kurumlarda bu iş yükünün büyük kısmı asistan hekimler tarafından karşılanmaktadır. Yasalara göre hekimler aylık 128 saatten fazla çalıştırılamaz ve 24 saatlik mesai sonrasında izin kullanmaları gereklidir. Oysa tuttuğu nöbetlerin ancak bir kısmı ücretlendirilen, ama aylık geçimini sağlayabilmek, faturalarını ödeyebilmek için alacağı bu azıcık nöbet ücretine ihtiyaç duyan asistan hekimlerin izin kullanma gibi bir seçeneği hiç bulunmamaktadır. 
Genç meslektaşlarımız, nöbet sırasında serviste yatan hastaya, acile, konsültasyona yetişmeye çalışıp aç ve uykusuz bir şekilde ertesi günkü mesaisine devam etmek, ameliyathanede veya poliklinikte hizmet vermek zorunda kalmaktadır. Gün aşırı nöbetlerle hastanede geçen hayatından sonra, evini, ailesini görmeye fırsatı kalmadan, dinlenemeden, moral bulup yeniden enerji toplayamadan aynı döngünün içine girmektedir. 
Bütün bu olumsuz koşullar içinde bu kurumlarda bulunmalarının asıl amacı olan eğitim ise hep ikinci planda kalmaktadır. Ucuz iş gücü hatta bazen her türlü işi yüklenecek köleler olmadıkları, uzmanlık öğrenmeye gelmiş bu gençlerin bilgili, donanımlı bir şekilde yetişmesinin asıl amaç olduğu unutulmaktadır.Bizler, büyük ideallerle, zor bir öğrenim hayatından geçerek, çocukluğumuzu, gençliğimizi dersler ve sınavlarla geçiren Türkiye’nin en başarılı öğrencileri, tıp fakültesine girince arzu ettiğimize kavuştuğumuzu sanıyoruz. Okul yıllarının zorluğunu görünce mezun olunca rahatlayacağımızı, o da olmazsa Tıpta Uzmanlık Sınavı’nı kazanınca her şeyin yola gireceğini düşünüyoruz.
  Asistanlıktaki zorluklar karşısında, birkaç yıl katlanıp uzman olunca istediğimiz hekimliği yapabileceğimizi ve refaha ereceğimizi düşünerek sabrediyoruz. Ardından zorunlu hizmet çilesi, atamalar, geçici görevler geliyor. Sonuç olarak bu sistemde hiçbir zaman idealimizdeki, öğrendiğimiz hekimliği yapmaya fırsat bulamadan, maddi anlamda tatmin edici bir gelire ulaşamadan tükenip gidiyoruz. 
  Bu acı olay, uzmanlık eğitimi almaya gelmiş genç hekimlerin ne ağır bir iş yükü, ne büyük bir stres, nasıl bir yorgunluk içinde olduğunu bir kez daha gösterdi. Daha önce strese dayanamayıp intihar eden, hastası hatta birlikte çalıştığı mesai arkadaşı tarafından darp edilen ya da katledilen asistan arkadaşlarımız oldu. Covid-19 salgınında da uzmanlık öğrencileri acillerde, polikliniklerde, servislerde bire bir en ön safta, canları pahasına hizmet verdiler, Covid-19’a yakalanıp hayatlarını kaybettiler.

Sonuç olarak, eğitim veren sağlık kurumlarındaki iş yükünün hafifletilmesi, Nöbet ertesi iznin ertelenmeksizin ve herhangi bir ücret kaybı olmaksızın kullanılması,
Asistan hekimlerin gelirlerinin artırılması şarttır. 
Bununla ilgili YÖK ve Tıpta Uzmanlık Kurulu’nun yeni yasal düzenlemelere gitmesi için Türk Tabipleri Birliği’nin pek çok girişimi vardır. Eğer bu hakları talep edeceksek, bunlar için mücadele edeceksek, uzmanlık eğitimi alanlar, bu eğitimi verenler, yarının asistanı olacak öğrenciler, pratisyen hekimler, bu yollardan geçmiş uzmanlar hep birlikte hareket etmek, birbirimizin sorunlarına sahip çıkmak zorundayız. Bunu da ancak meslek örgütümüz içinde, bir bütün halinde yapabiliriz. 

Dr. Rümeysa Berin Şen kardeşimizi ve daha önce meslek yaşamı sırasında hayatını kaybeden tüm genç meslektaşlarımızı bir kez daha saygıyla, rahmetle anıyoruz."

SES Manisa Şube Eşbaşkanı Figen Pehlivan Demirel, sağlık çalışanların içinde bulunduğu sıkıntıları dile getirerek, şunları kaydetti:

“Yine boğazımız düğümlenerek bir güne başlıyoruz. Türkiye geneli yataklı tedavi kurumlarında 130 bine yakın hekim görev yapmakta olup, bu hekimlerin  %26’si asistan hekimlerden oluşmaktadır. Türkiye geneli sağlık hizmetlerine artan talep karşısında ayaktan başvuru ve yatan hasta yoğunluğundan kaynaklı asistan hekimlerin yükü her geçen gün artmaktadır.
Sağlık hizmetlerinin daha çok hastane hizmetlerine dönüştürülmesi bir taraftan da Pandemi ile mücadelenin hastane kapılarında başlaması sağlık emekçilerini ağır iş yükü altında tükenme noktasına getirmiştir.
İktidar sağlık hizmetlerinin sunumunda oluşan sorunların faturasını sağlık emekçilerine çıkarmaktadır. Ayaktan başvuru ve yatan hasta yükündeki artış karşısında asistan hekimler uzun mesai saatlerine maruz bırakılmış artan talep karşılanmaya çalışılmıştır.
Ülkemizde eğitim ve araştırma hastaneleri ve üniversite hastanelerinde gerek poliklinik hizmetleri gerek yataklı tedavi hizmetleri çoğunlukla asistan hekimler tarafından yürütülmektedir. Asistan hekimlerin çalışma şartlarına ilişkin sorunları pandemi ile birlikte katlanarak artmıştır. Bu süreç hem ruhsal hem de bedensel olarak yıpranan asistan hekimleri, başta tükenmişlik olmak üzere ciddi sorunlar ile karşı karşıya bırakmıştır.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası yaptığımız çalışma, asistan hekimlerin iş yükünü bir kez daha ortaya koymuştur; Asistan hekimler 32 saatlik kesintisiz mesailer yapmaktadır,Asistan hekimler ucuz iş gücü olarak görülmektedir, Özellikli birimlerde dahi iş riskine rağmen asistan hekimler yeterli kadar dinlenememektedir, Ayın 4 günü evinde geçiren ve dinlenme zamanı yakalayabilen, bu zaman diliminde sosyal ihtiyaçlarını karşılayabilen asistan hekimler kendilerini şanslı saymaktadır.Asistan hekimlerin mali hakları zamanında ödenmemektedir,Devlet memuru aylık 21 aktif çalışma günü üzerinden 168 saat mesai yaparken, asistan hekim aylık 45 aktif çalışma gününe denk gelen 360 saate varan mesai gerçekleştirmektedir,Örneğin ;bir birimde 27 asistan hekimin tamamlayacağı toplam mesai saati 13 asistan hekim tarafından tamamlanmaktadır. İdare istihdam edeceği 14 hekime ödemesi gereken 109 bin tl yerine bu iş 13 asistana fazladan nöbet tutturarak yaptırmakta ve karşılığında 42 bin tl ödemektedir,Asistan hekimlerin yoğun iş yükü ve dinlenme haklarının yok sayılmasına rağmen toplam gelirlerinin %30’na denk gelen nöbet ücretleri hastanelerin ekonomik sıkıntıları var denilerek  gecikmeli ödenebilmektedir,Pandemiyle mücadelede ve daha sonrası nitelikli bir sağlık hizmeti için asistan hekimlerin sorunları giderilmeli ve talepleri bir an önce karşılanmalıdır. Asistan hekimler ucuz insan gücü değildir. Asistan hekimler nitelikli eğitim hakkına sahiptir ve güvenceye alınmalıdır.Halk sağlığının temini olan sağlık hizmeti tüm unsurlarıyla birlikte bir ekip hizmetidir. Mobing, usulsüz görevlendirmeler, liyakatsız atamaları da eklediğimizde bu yük tüm sağlık emekçileri için katmerlenerek artmaktadır. Her gün bir yenisini duyduğumuz kayıplara artık tahammülümüz kalmamıştır. Demokratik çalışma ortamından, eşit çalışma koşullarından, yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz. Öfkeliyiz ve haklarımızı alana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Eyleme katılan Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi 6. Sınıf öğrencisi Gizem Eğlu ise “Ben 6 yıldır intörn olarak eğitim görüyorum.Bu kadar sürede sağlıklıların ne denli kötü koşullarda çalıştırıldıklarına şahidim.Ancak sizler bizlerden kat ve kat daha şahitsiniz bu nedenle buraya katılanların sayını çok yetersiz gördüm.Sizler kendi sorunlarınıza sahip çıkmazsanız değil 36 saat 72 saat çalıştırırlar.Bence hep birlikte bir duruş göstermek gerekir” dedi.

Editör: TE Bilişim