Okulun önüne resmi plakalı araç yanaştı. Çocuk araçtan indi araba devam etti. Muhtemelen her sabah aynı şey oluyor. Devletin arabasıyla, devletin yakıtıyla okula özel servis! 
Bu çok uzun yıllardır böyle maalesef.
Devletin malı deniz yemeyen…
Daha neler vardır kim bilir?..
Devlet demişken belediyeler de bir devlet kurumu!     
Ve Türkiye tam bir “kamu” cenneti.
Devlet kurumlarında israf hiçbir dönemde bitmedi, bitirilemedi. Ülkemiz resmi araç sayısıyla Almanya ve Japonya’yı 20’ye katlıyormuş. Ve bu lüks araçların büyük bölümü makam aracı olarak kullanılıyor.
Öyle ki; Müdür unvanını almış hemen herkese makam aracı tahsis edilmiş.
Hele eskiden lojman da veriliyordu. Şimdi bu uygulama var mı tam emin değilim.
Belediyelerde herkese bir makam aracı var neredeyse… Kiralama yoluyla alınan bir sürü araç ve bunların yakıtı. 
Bugün geldiğimiz noktada belediyeler sırf personel, araç ve yakıt giderleri nedeniyle adam gibi hizmet edemez duruma geldi.
Sistem alarm verince hemen tasarruf tedbirleri. Ama sözde tabi…
Bir tek makam aracı garaja çekilecek mi?    
Sanmam.
Şatafattan bir gram eksilme olacak mı?
Ne gezer…
İşçinin, memurun, emeklinin maaşından, bizim ve çocuklarımızın geleceğinden kısarak makam hizmetleri sağlanacak.
Sağlanıyor.
Rakamlara bakar mısınız?
Almanya’da 10 bin adet resmi araçla kamu hizmetlerini karşılıyor. Bize 193 bin araç yetmiyormuş, araç kiralama yoluna gidiyoruz.
Çok dikkatli bakanlar, bürokratlar, müdürler var. Onlara alkış… Ama öyle asalaklar var ki devletin imkanlarını dibine, son damlasına kadar kullanıyor.
Hal böyleyken “Tasarruf” deyip güldürmeyin.
Bak sayın başkan, sayın müdür, sayın milletvekili, sayın, sayın, sayın;
Devletin parasını, yakıtını, aracını ve sana verilen makamı sadece hizmet için, halkın menfaatleri için kullanıyorsan sana helal olsun. Lafım yok, bilakis takdir ederim böyle davranıyorsan.  
Amaaaa özel işlerin için harcadığın her kamu kuruşu zehir zıkkımdır, bilesin. Çocuklarına vatandaşın hakkını yedirme… Ve kimse görmüyor diye de zannetme. Şu Manisa sokaklarındaki resmi araçların nereye girip çıktığını herkes görüyor.
Ve en önemlisi Allah da görüyor!
 
MAKAM ODASI OLMAYAN MÜDÜR
Güzel örnekler de yok değil. Yunusemre Belediyesi İmar İşleri Müdürü Hakan Akgöl’ün makam odası yok. Hatta şöyle arkasına yaslandığında ayakları yerden kesen doğrü düzgün bir koltuğu da yok. Misafirlerini İmar İşleri Müdürlüğü’nün girişindeki bir bölümde ağırlıyor. Öyle kocaman bir masa ve önünde kocaman isimlik de yok. Küçük bir masa ve birkaç sandalye…   
Peki ya yapılan iş?
Manisa'daki belki de en yoğun müdürlük. Ve buna rağmen gelen herkesle sabırla ilgilenen, gerekirse hemen masasından kalkıp ilgili birime giderek sorunu anında çözmeye çalışan, samimi güzel bir insan. Birçok kişi tarafından takdirle karşılandığına şahit oldum. Hani bir söz vardır “1’inden kötüyse 10’undan iyi” diye. Hakan Akgöl’ü uzun yıllardır tanıyan birisi olarak şu bürokrasi içinde gördüğüm en çalışkan insanlardan biri olduğuna kanaatim tamdır. Bilmediğim bir yanlışı varsa onunla Allah arasında. Benim gördüğüm Hakan müdür birçok yönüyle örnektir…