15 Temmuz 2016 gecesi TSK'nın silahları FETÖ’cü darbeciler tarafından halka çevrildi, TSK'nın uçakları Cumhurbaşkanlığı'nı, Meclis'i, sokakları bombaladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla halk sokağa döküldü ve ülkesine, birliğine sahip çıktı. 251 kişi şehit oldu, 2 bin 196 vatandaşımız ise yaralandı.
Darbe gecesi Manisa’da halk sokaklara dökülürken Cumhrubaşkanı Erdoğan’ın bulunduğu Marmaris’e doğru yola çıkan isim Ak Parti Manisa Milletvekili Murat Baybatur’du.   
Baybatur o gece yaşananları dakika dakika Manisahaberleri.com’a anlattı. İşte Baybatur’un ağzından o gece yaşananlar; 


SİLAHIMI ALDIM VE EVDEN ÇIKTIM 
TBMM’de o haftaki yasama faaliyetlerinin tamamlanmasının ardından 15 Temmuz Cuma günü öğleden sonra Ankara’dan Manisa’ya dönmüştüm. Evimde ailemle birlikte, çocuklarımla birlikte dinlenirken İl Başkan Yardımcımız Cüneyt Kamal aradı. Bir hareketliliğin olduğunu, Boğaz Köprüsü’nde tankların olduğunu söyledi. Tabi o dönemde DAEŞ ve PKK kaynaklı terör olayları olduğu için “Allah Allah bir terör olayı mı var?” diye düşünmekle birlikte “Bir bakayım” dedim. O dönem de Ankara’daki danışmanlarımdan emniyet kökenli danışmanım Duran Nazlım’ı aradım. Duran Bey, “Evet Sayın vekilim şu anda Genel Kurmay kavşağındayız. Uçaklar havadan alçak uçuş yapıyorlar. İnsanlar burada toplanmış durumda, askerler insanlara ateş ediyor” dedi. Telefonu kapattığım gibi eşimi ve çocuklarımı kayınvalideme bırakıp helalleştikten sonra İl Başkanlığı binamıza geldim. Partili arkadaşlarımız da orada toplanmaya başlamışlardı. Arkadaşlarımızla kısa bir istişarede bulunmamızın ardından o gün Marmaris’te bulunan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı korumak üzere Marmaris’e gitmeye karar verdim. Danışmanım Sinan Kurt, İl Başkan Yardımcımız Cüneyt Kamal ve Aykut Büyüktaş’la birlikte arabaya bindik. Tabi evden çıkarken her ihtimali düşünerek kendi silahımızı da alarak yola koyulduk.

YOLUMUZU KESERLERSE DURMAYIN
Arkadaşlarıma da yol üstünde durdurulmaya çalışılmamız halinde kesinlikle durmadan Marmaris’e kadar gideceğimizin talimatını verdim. Tabi o gece çok uzun bir geceydi. Marmaris yolu çok uzun gelmişti. Muğla Milletvekilimiz Nihat Öztürk de o gün tevafuk Marmaris’teydi. Yolda Nihat Bey’i arayarak Cumhurbaşkanımızın kaldığı otele gitmek üzere yolda olduğumuzu ifade ettim. Kendisi de Cumhurbaşkanımızın kaldığı otele doğru yola çıktığını, vatandaşların da otelin çevresinde toplanmaya başladığını söyleyerek “Gelirseniz iyi olur” dedi. Tabi Muğla Milletvekilimiz Nihat Bey Marmaris’te olduğu için sık sık telefonla irtibatta olduk yol boyunca. En son Söke kavşağında iken aradığımda bana “Geri dönün Cumhurbaşkanımız çıkıyor” dedi. Ben ilk önce inanamadım, “Nereye gidiyor?” diye sordum. Nihat bey,”Uçakla İstanbul’a gidecek” dedi. Allah muhafaza darbecilerin ele geçirmiş olduğu savaş uçakları var. Bir zarar verir mi? Noktasında endişem hat safhaya çıkmıştı. Cumhurbaşkanımıza acaba bir şey olur mu? Korkusuyla. Bunun üzerine biz Söke kavşağından Manisa’ya geri döndük. Belki o gün biz ısrar edip gitseydik, Cumhurbaşkanımızı alı koymak isteyen, şehit etmek isteyen alçaklarla biz burun buruna kalacaktık.


MANİSA’DA DÖNDÜĞÜMÜZDE HALK SOKAKLARDAYDI
Biz gece yarısı 12:30 sularında geri döndüğümüzde Manisa’da vatandaşlar sokaklara dökülmüş, Cumhurbaşkanımızın çağrısına kulak vermişti. Biz de vatandaşlarımızla birlikte bir direniş ortaya koyduk. O akşam tevafuk milletvekili olarak bir ben vardım Manisa’da, diğer arkadaşlarımız Ankara’daydı. Biz de toplanan vatandaşlarımızla sabaha kadar önce Hükümet Meydanı sonra Manolya Meydanı’na yürüyüşler yaparak konuşmalar yaptık. Olası taşkınlıkları önleyebilmek adına da telkinlerde bulunduk. Buradaki askeri lojmanlar ya da silahlı kuvvetlerimize ait Batı Kışla, Doğu Kışla gibi yerlerde provokasyonları önlemek için özellikle de gayret ettik. Tabi biz geldiğimizde İl Başkanımız, İlçe başkanlarımız, Yunusemre ve Şehzadeler Belediye Başkanlarımız olaya vaziyet etmişlerdi. Yunusemre Belediye Başkanımız Mehmet Çerçi ve Şehzadeler Belediye Başkanımız Ömer Faruk Çelik’e bu vesileyle bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. İki kışlanın önünü de belediye araçlarıyla kapatmışlardı. Bütün vatandaşlarımızla birlikte sokaklardaydık ve nöbet tuttuk o gece.


ORDUMUZUN ÜNİFORMASI İÇERİSİNE SAKLANMIŞ TERÖRİSTLER BÜYÜK BİR İHANET İÇERİSİNDEYDİ
Tabi bu arada değişik değişik haberler geliyordu. En son Cumhurbaşkanımızın uçağının İstanbul’a indiğini öğrenince rahatlamıştık. Kendisi emniyetteydi. Bizde burada kendimize göre silahlı kuvvetlerden olabilecek her türlü olaya karşı tedbir almıştık arkadaşlarımızla. Tabi bahtsız bir geceydi. Şanlı ordumuzun üniforması içerisine saklanmış teröristler büyük bir ihanet içerisindeydi. Ülkemizi parçalatmak, işgalin önünü açmak için büyük bir operasyonun taşeronluğunu yapıyordu. O gece Emniyet Teşkilatımızın aldığı tedbirler, hiç şüphesiz Manisalı hemşerilerimizin göstermiş olduğu duyarlılık Manisa’da da karanlık emelleri olan, yanlış hesapların içerisine girmiş hainlere fırsat vermedi. Sadece Manisa merkezde değil, neredeyse ilçelerimizin tamamında vatandaşlarımız, teşkilatlarımız, belediye başkanlarımız meydanlardaydı. Sürekli ilçelerimizle de irtibattaydık. Ne yapılması gerektiği ne yapmaları lazım. Bunları konuşuyor, bir sıkıntı gördüklerinde de şunları yapın, şunlara dikkat edin, şunları yapmayın gibi talimatlar veriyorduk. Sabah namazına kadar böyle sürdü.

ANKARA’YA GELDİĞİMİZDEKİ O TABLO DEHŞET VERİCİYDİ
Sabah namazının ardından hiç uyumadan biz direkt Ankara’ya geçtik. Ertesi gün için Meclis’in açılması kararı alınmıştı.
Ankara’ya geldiğimizdeki o tablo dehşet vericiydi. Arabalar dümdüz edilmiş, Polatlı tarafında füze rampalı kamyonlar lastikleri patlatılarak durdurulmuş böyle bir tabloyla karşılaştık. Meclis’in bombalanmış, yerle bir edilmiş halini görünce de Ankara’da ne kadar büyük bir tehlike atlatıldığını tekrar müşahede etmiş olduk. Manisa’da da o gece hamdolsun hemşerilerimizle, emniyet mensuplarımızla ve arkadaşlarımızla beraber bir duruş sergiledik.
Özellikle şunu açık ve net ifade etmek isterim ki; Manisalı olmaktan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan ne kadar gurur ve onur duysam azdır. Çünkü büyük bir destan yazdılar. Bizler de bu destanı görerek ve bilerek şunu söylüyoruz; Ankara ve İstanbul ağırlıklı olmak üzere 251 şehidimiz 2 bine yakın gazimiz var. Milletimiz bize bu devlete sahip çıktığını, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a sahip çıktığını, al bayrağımıza, vatanımızın bölünmez bütünlüğüne sahip çıktığını bir kez daha göstermiştir. İnşallah bizlerde bu kararlılıkla beraber 15 Temmuz’u unutmayacağız. Unutturmayacağız. Bu hain kalkışmayı yapan, organize eden, destekleyen, milletimize silah doğrultanlara yönelik hukuki çerçevede gerekenler yapılıyor ve yapılmaya da devam edilecek. Burunlarından fitil fitil getireceğiz. Diğer yurt dışına kaçan başta FETÖ elebaşısı olmak üzere tüm alçaklara da önce bu dünyada sonra da öbür dünyada yakalarına yapışıp hesabını soracağız.”

 

Editör: TE Bilişim