Şehirler büyüdükçe, teknoloji geliştikçe gelenekler şekil değiştirdi. Aslında bizi birbirimize bağlayan çok güzel geleneklerimiz var. Maalesef artık “geleneklerimiz vardı” diyoruz. Yaşatamıyoruz onları… 
Ramazan Bayramı'nda da birçok kişide bir hüzün fark ettim. Gerçi bu son yıllarda sıkça dile getirilen bir durum. “Nerede o eski bayramlar…” diyen insanların sayısı hızla artıyor. 
Bayramları özlüyoruz çünkü artık bayram yapamıyoruz. Bayramlar toplu atılan WhatsApp mesajlarından ibaret hale geldi. Mesajların çoğunda samimiyet de yok. Bakıyorsunuz en yakın arkadaşımızdan gelen mesaj söyle başlıyor; “Sizin ve ailenizin bayramını kutluyorum falan filan...” 
Senli benli konuştuğum dostum ne zamandan beri bana "siz" diye hitap ediyor? 
Kötü niyet yok elbette ama belli ki bir mesaj yazılmış topluca herkese atılmış. 
Bayram denince gözlerimizin içi gülerdi. Çünkü Bayram demek yeni giysiler, yeni ayakkabılar, harçlık ve şeker demekti. Şimdi yılın 12 ayı, hatta bazılarımızın 365 günü alışveriş ile geçtiği için bayramlarda artık yeni giysi heyecanı yok. Ki bu doğaldır. Eleştirmek için yazmadım. 
Akraba ziyaretleri oldukça azaldı. Bağlar koptu. En kötüsü komşu ziyaretlerinin bitmiş olması... 
Hele apartmanlar... 
Kimsenin kimseyi tanımadığı veya asansörde selamlaştı apartmanlar bayramlarda adeta bir hapishane gibi. Hiç kimse kendi hücresinden çıkmıyor. Kimse kimsenin ziline basmıyor, kapısını çalmıyor. 
Apartmanlarda bayram bitmiş!  
Komşuluk olmadığı gibi bayramlaşma da yok. 
Çocukluğumuzun belki de en güzel anıları bayramlarda saklıydı oysa. 
Çünkü bayramda tatil değil bayram yapardık! 
Daha bayram gelmeden heyecanımız artar, hangi giysi yiyeceğimizi, hangi ayakkabıyı alacağımızı planlardık. 
Şimdi hangi tatil köyüne, hangi otele yerleşeceğimizi planlıyoruz. 
Bayram telaşının yerini rezervasyon heyecanı aldı! 
Bayramı unuttuk. Bayramlaşmayı da... 
Bunun çok çeşitli nedenleri var tabii. Bu nedenleri artık ortadan kaldırmamız çok zor. Çünkü bayramlaşmanın güzelliğini anlamak için bayram yapmak gerekiyor. Ve özellikle yeni nesil bu hazdan habersiz büyüyor, değişiyor. 
Çocuklarımıza aktaramadık o heyecanı. Yeni nesil bayram nedir bilmiyor.      
Kendi oturduğum apartmanda karşı komşunun kapısını çaldım, bayramını kutladım. Birkaç tanıdığım komşunun kapısını çaldım evde yoklar galiba tatildeler. 
Ne olur ne olmaz diye kolonya ve şeker de aldım. Çocuklar gelir mi diye bekledim. 
baktım gelen yok, hissiyatımı Facebook hesabımdan şöyle paylaştım;
Apartmanlar böyle... Şeker, kolonya boşuna aldım. Bayram boyunca tek bir komşu veya çocuk zili çalmadı. Bir kez çaldı, umutlandım koştum kapıyı açtım. O da davulcuymuş.
Sonuna da gülücük ekledim.  
Üstelik davulcu da şeker değil para istedi. 
Bu paylaşımın altına anlamlı hatta durumu özetleyen değerli yorumlar geldi. 
Doğal gelişen bir münazara yaşadık dostlarımızla. Geldiğimiz durumu da çok güzel özetlediği için bu doğal etkileşimi sizlerle paylaşıyorum.  
İşte o yorumlardan bir kaçı; 
Abdullah Taşkan: Bayramların yaza gelmesin çok büyük bir etki. Bu izinlerin 10 gün olması ikinci bir etki. İnsanların güvenlik kaygısından dolayı çocuklarını başka bir eve göndermemesi üçüncü bir kaygı…
Tuba Göle: Ah Murat abi! Biz adi ucuz şeker için kapı kapı gezerdik. Şimdi en kaliteli çikolataları alıyoruz ama yine gelen giden yok. 
Hale Taştekin: Ağlanacak halimize gülüyoruz. Bayram demek, tatil demek, deniz kenarı demek olmuş. Yazık... Gelenek ve göreneklerimizi gitgide kaybediyoruz. Bu kadar uzun tatiller de gereksiz bence. 
Fatih Mehmet Yavıç: Durum çok kötü abi…
Çetin Söylemez: Bizde de durumlar aynı…
Selay Saykal: Davulcu şekere doymuştur…
Serdar Işık: Herkesin birbirinden uyuz olduğu bir ortamda sonuç bu olur abi. Karşındakini kendin gibi zannetme diye diye bu nesil çıktı ortaya… Allah hayra çevirsin inşallah…
Yasemin Yıldız: İnternet çıktı, bayram bitti ve davulcu çok gereksiz…
Barış Sezer: Ben Manisa’da olsaydım "konum at" derdim valla…
Halil Özkan: Maalesef bu acı 10 yıl sonra tüm yurtta olacak gibi…
Osman Sarıtunalı: Murat sen de eski günleri arıyorsun ama geride kaldı o günler…
Cihad Taysi: Apartmanda oturmayacaksın demek ki…
Ve benden son bir yorum; 
Bayramları seviyorum. Çünkü insanlar el sıkışıyor. Birbirimizin elini sıktığımız çok az nedenimiz kaldı. Bayram yapacağız ki bayramlar yaşasın. 
Bayramlarda “bayram yapmak” dileğiyle…