29 Ekim Kadınları Derneği Manisa Şubesi adına açıklamada bulunan Dernek Başkanı Fatma Ayhan, "Medeni Kanun; kişiler hukuku, aile hukuku, miras hukuku ve eşya hukuku kurallarıyla; vatandaşların doğumundan ölümünden sonraki döneme kadarki süreçteki ilişkilerini düzenleyen temel bir kanundur" dedi.

Başkan Ayhan açıklamasında şunları kaydetti:

"17 Şubat 1926 tarihinde kabul edilen Türk Medeni Kanunu, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan Cumhuriyetimizin hukuk alanındaki en büyük devrimlerindendir. Laiklik esas alınarak çok hukukluluk kaldırılmış, bireyler eşit ve özgür yurttaşlar haline getirilmiştir.

Türk Medeni Kanunu özellikle Kadın Haklarının güvencesi olmuştur. Kadınlarımız; evlenme, boşanma, mal varlığı edinme, miras gibi özel yaşamlarına ilişkin haklar bakımından erkeklerle eşit konuma getirilmiştir. Erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanmaya ilişkin düzenlemeler kaldırılarak, evlilikte resmi nikâh zorunluluğu, tek eşle evlilik esası getirilmiştir. Kadınlara boşanma hakkı, velayet hakkı ve malları üzerinde tasarruf hakkı, mahkemede tanıklık yapma, eşit miras hakkı tanınarak; kadın-erkek eşit hale getirilmiştir. Türk kadınının iktisadi, siyasi ve sosyal yaşama katılımının önündeki engeller kaldırılarak, medeni, siyasi ve kültürel haklar yönünden eşitlik sağlanarak çağdaş bir toplumda kadının hak ve özgürlüklerine kavuşmasının önü açılmıştır.

Kadınları eşit ve özgür yurttaş olmaktan uzaklaştıracak her türlü sosyal, ekonomik, siyasi ve hukuki düzenlemeler, kadının insan haklarının ihlaline yol açacaktır. Medeni Kanun'un kabulüyle elde edilen ve Yeni Medeni Kanun'un kabulüyle daha da genişleyen kadın hakları kazanımlarını ortadan kaldıracak her türlü söylem, eylem ve yasal değişikliklerden uzak durulmalıdır. Yoksulluk nafakasının kaldırılması, İstanbul Sözleşmesinden imzanın çekilmesi, aile hukukunda zorunlu arabuluculuk gibi konularda yapılması düşünülen her türlü değişiklik, kadın hakları kazanımlarından ödün verilmesine neden olacak, kadınlar açısından mağduriyet yaratacaktır. Anayasamızda yer alan laiklik ilkesini göz ardı eden gelişmeler, kadını eşit ve özgür bir birey-yurttaş olmaktan uzaklaştıracak olup, bu tür söylemlerden, uygulamalardan ve yasal değişikliklerden geri durulması Anayasal bir zorunluluktur.

Kadınların hak ve özgürlüğü demokratik ortamlarda gelişir. Gittikçe muhafazakârlaşan toplumlarda kadınların yaşam biçimi, bedeni üzerindeki haklar, çalışma hakkı, giyimi erkekler tarafından kullanılan haklar haline gelir. Oysa dünyada yönetimler toplumsal cinsiyet eşitliğine verdikleri önem ve yaptıkları katkı ölçüsünde toplumsal gelişmede ve ekonomide başarılı oluyor. Eşitlik ekonomide verimliliği ve gelişmeyi artırır. Bu nedenle yönetimlerin kadınlara fırsat eşitliğini sağlayacak politikalar üretmesi ve bu eşitliğin önündeki engelleri kaldırması gerekir.

Cumhuriyet Devrimini bir kadın devrimi haline getiren Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Medeni Kanun’un mimarı Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’u saygıyla anıyoruz."

Editör: TE Bilişim