Manisa'yı, muhteşem Spil Dağı’nın vakur duruşunu, bedeninde sakladığı serinliği özledim. 
Birbirinden güzel, tarihi camilerinden semaya yükselen ezan seslerini özledim. 
İnsanı canından bezdiren o trafiği bile arar oldum... 
Ulu Cami önünde
bir yandan serinleyip çay içerken, tarihi yudumlamayı…
Sultan Cami’nin şifalı mesiri bu güne kadar kimlere şifa oldu diye düşünürken, Muradiye Cami’nin zarafetini, ruhu dinlendiren siluetini…
Manisa'nın gevreğini, çiğdemini, yemişini, Manisalının "hadi gari" deyişini...
Sabah, öğleden sonra ve gece yoğunlaşan sanayi çalışanlarının işe yetişme, eve koşma telaşını… Tanıdık dost yüzleri...
Havanın bunaltan sıcağından sonra akşamın serinliğini...
Parklarını, çay bahçelerini...
Pazardaki sebze-meyve bolluğunu...
Manisa'yı Manisa yapan dokusunu, kültürünü ,
yaşanmışlıkları....
Kısacası Manisa'ya ait ,Manisa kokan tüm değerleri, güzellikleri özledim.
Magosa'dan herkese selamlar...